Küresel ekonomideki mevcut riskler ve bizi bekleyenler
Çinlilerin birbirine beddua etmek için su cümleyi söylediği ifade edilir: İlginç zamanlarda yaşayasın! gerçekten bugün içinden geçtiğimiz döneme bakarsak ve yine ne ilginçtir ki Çin’den yayılan bir virüsün dünyayı getirdiği noktayı göz önüne alırsak oldukça ilginç bir zamanda yaşadığımızı söyleyebiliriz. Peki ya bu ilginç dönem artık “yeni normal” haline dönüşürse?
Cevaplaması oldukça zor ve hatta mevcut konjonktüre baktığımızda hiç duymak istemediğiniz bir soru sorduğumun farkındayım. Ancak korkunun ecele faydası yok. Gerçeklerle yüzleşmeden sorunlara çözüm üretmemizin imkanı yok. İlk gerçek şu; pandemi devam ediyor ve her ne kadar elimizde aşılar olsa da pandeminin yakın tarihte sonlanacağına ilişkin net bir beklenti oluşmuş durumda değil. İkincisi; pandemi bitse bile “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!” klişesine tam karşılık gelen bir dönemi yaşıyor olabiliriz. Üçüncüsü; küresel enflasyon geçici değil en azından bir süre daha kalıcı olacak!
Küresel gıda fiyatları artmaya devam ediyor!
Küre üzerinde yaşayan herkesi yakından ilgilendiren en önemli konuların başında kuşkusuz gıda fiyatları geliyor. Ekonomideki eşitsizliklerin en yüksek seviyeye ulaştığı bir dönemde gıda fiyatları ve gıdaya erişim meselesi eski dönemlere oranla çok daha önemli bir hale geldi. İşte tam da böyle bir dönemde küresel gıda fiyatları Eylül 2011’den bu yana en yüksek seviyesini görerek 10 yılın zirvesine çıktı.
Küresel gıda fiyatlarındaki gelişmeleri takip etmek için en sık başvurduğumuz veriyi Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü üretiyor. Örgüt aylık olarak bir gıda fiyat endeksi hesaplıyor ve yayınlıyor. Bu yazıda doğrudan “Küresel Gıda Fiyat Endeksi” ele alındı ancak söz konusu endeksin alt endeksleri de mevcut. Mesela et ürünleri, süt ürünleri, tahıllar, bitkisel yağlar ve şekerdeki fiyat gelişmelerini ayrı ayrı izlemek mümkün.
Küresel Gıda Fiyat Endeksi’ndeki son veriye göre endeks aylık bazda yüzde 1,2 yükselirken, yıllık bazda yüzde 32,8 arttı. Böylelikle endeks 130 puana yükseldi.
Bloomberg emtia endeksi rekor seviyede
Dünya Sağlık Örgütü’nün 11 Mart 2020’de Covid19’u küresel bir salgın yani pandemi ilan etmesinin ardından dünya ekonomisi eşanlı olarak arz ve talep şokuyla karşı karşıya kaldı.
- Pandemi ile mücadele edebilmek için alınan tedbirler önemli ölçüde üretimi kısarken belirsizliğin etkisi ile değişen tüketici davranışları talep tarafında ciddi sorunlara neden oldu.
Demir cevherinden tutun da hububata kadar pek çok emtiadaki fiyat artışlarına enerji grubu da eşlik edince küresel emtia fiyatları dünya ekonomilerinin en önemli gündem maddelerinden birisini oluşturmaya başladı. Elbette tek tek tüm emtiaları ele almak mümkün ancak yer kısıtı sebebi ile bu yazıda son derece kapsayıcı olan tek bir endekse bakacağız.
Bloomberg Emtia Spot Endeksi, enerji, metal ve tarım ürünlerinin yer aldığı 23 farklı emtiayı içeren bir sepetten oluşuyor. Her bir emtiayı ve endeksteki ağırlıklarını aşağıdaki tabloda görebilirsiniz. Göreceğiniz üzere oldukça kapsayıcı bir endeks ve genel seyri izlemek açısından yeterli bir veri sunuyor.
Şimdi verideki son seviyelere bakalım. Küresel emtia fiyatlarında yaşanan son gelişmeler neticesinde endeks bu yazı hazırlandığı sırada 527 puan ile tüm zamanların en yüksek seviyesine erişmişti. Bu rakam 2008 Küresel Finansal Krizi ve sonrasında 2011’deki zirvesinin de çok üstünde. Dahası endeksin düşmesi için maalesef henüz hiçbir sebep de yok.
FED ne yapacak dolar ne olacak?
Küresel ekonomideki belirsizlikler devam ederken en çok merak edilenlerin başında ABD Merkez Bankası Fed’in alacağı kararlar geliyor. Zira küresel rezerv para olan Dolar’ın sahibi Fed’in atacağı adımlar Dolar Endeksi’nin seviyesini belirliyor. Dolar Endeksi’nin seviyesi ise başta gelişmekte olan ekonomiler olmak üzere diğer tüm merkez bankalarının politikalarını belirlemesinde en önemli değişkenlerden birisini oluşturuyor. Bir süreden bu yana hem Fed Başkanı Powell’den hem de ABD Hazine Bakanı Yellen’dan gelen mesajlar Dolar Endeksi’nin artacağı bir döneme işaret ediyor. Fed’in varlık alımlarını azaltmaya başlayacağı ve 2022’in ortasına doğru varlık alım programını tamamen bitireceği kesinleşti. Henüz faiz artışlarına ne zaman başlayacağına ilişkin net bir görüş yok ancak pek çok küresel merkez bankası gibi Fed de enflasyonun kalıcı olabileceğine dair korku yaşamaya başladı. Bu durumda varlık alımlarının tahmin edilenden daha hızlı sonlanlaması ve faiz artışlarının öngörülenden daha önce başlaması riski artıyor. Elbette bunlar Dolar Endeksi’nin çok daha hızlı artması anlamına geliyor.
Kopan tedarik zincirleri ve artan lojistik fiyatları
Dünya ekonomisinin Covid19 pandemisi ile beraber karşı karşıya kaldığı bir diğer önemli sorun da tedarik zincirlerinde yaşanan kopmalar. En popüleri “çip krizi” olmak üzere tedariğinde sorun yaşanan pek çok hammadde veya emtianın kritik sektörlerdeki üretimleri durdurduğu günlerden geçiyoruz. Bu durum maliyetler üzerinde oldukça ciddi baskı oluştururken aynı zamanda işletmeler için gelir kayıplarına da yol açıyor.
Diğer yandan küresel taşımacılık fiyatları da bir süreden bu yana hız kesmeden artmaya devam ediyor. Bu alandaki gelişmeleri takip etmek açısından bize en önemli verileri “Freightos Baltic Index” veriyor. Freightos, fiziksel ve türev sözleşmelerin ticareti ve anlaşmaları için faaliyet gösteren dünyanın tek bağımsız denizcilik piyasası olan Baltık Borsası ile işbirliği içinde hesaplanan taşımacılık fiyat endekslerinden oluşuyor. Bir tanesi Küresel Konteyner Endeksi olmak üzere Pasifik, Atlantik ve Süveyş hatlarındaki toplam 13 farklı endeksten oluşuyor.
Aşağıdaki grafikte Freightos’un “Çin/ Doğu Asya’dan Akdeniz’e, Çin/Doğu Asya’dan Kuzey Avrupa’ya, Kuzey Avrupa’dan Çin/Doğu Asya’ya ve Akdeniz’den Çin Doğu/Asya’ya” endekslerinin seyrini görüyorsunuz. Taşımacılık fiyatlarındaki artışı tek kelime ile ifade edersek: “korkunç” diyebiliriz.
Enerji fiyatları daha da artacak mı?
Hemen cevap vereyim: evet! Maalesef enerji emtialarındaki artışların devam edeceği bir dönemin içindeyiz. Son gelişmeler varil başına petrol fiyatının çok hızlı bir şekilde 100 Dolar seviyesine gelebileceğine işaret ediyor.
Hiç kuşku yok ki dünyadaki en önemli emtialarından birisi petrol. Petrol, sadece ihtiyaç duyulan enerjinin üretilmesinde değil diğer pek çok sektörde de önemli bir hammadde kaynağı. Bu bakımdan fiyatındaki hareketler çok yakından takip edilir. Son veriler Brent tipi petrolün varil başına fiyatının son 3 yılın zirvesine geldiğini gösteriyor.
Küresel enflasyon geçiçi mi yoksa kalıcı mı?
Pandeminin başlarında IMF de dahil olmak üzere ekonomik aktörlerin tamamı enflasyonu bir kenara bırakıp ekonomileri ayakta tutmanın yolunu aramışlardı. Dönem dönem yaşanan fiyat artışlarının pandemi dönemine has koşullardan kaynaklandığı konusunda genel bir fikir birliği vardı. Ancak son dönemdeki veriler ve bu verilerle merkez bankalarının yaptığı analizler değişmeye başladı. Örneğin küresel enflasyonun geçici olduğunu düşünen bazı merkez bankaları yavaş yavaş bu söylemden vazgeçmeye başladı. Dahası söz konusu merkez bankalarının bazı üyeleri enflasyonun kalıcı olabileceğine dair endişelerini kayıtlara geçirdiler. Bugün geldiğimiz noktada küresel enflasyonun kalıcı olması riski geçici olması beklentisinin ötesine geçti.
Küresel borçlar artıyor
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) verilerine göre 2021 yılının ikinci çeyreğinde küresel borç 4,8 trilyon dolar artışla 296 trilyon dolara ulaşarak tarihin en yüksek seviyesine yükselmiş durumda. Hemen bu rakamın geçen yılın aynı döneminde 270,9 trilyon dolar seviyesinde olduğunu hatırlatayım.
IIF verilerine göre son dönemde borçlanmada yaşanan 4,8 trilyon dolarlık artışın 1,3 trilyon doları gelişmiş ülkeler kaynaklı iken gelişmekte olan ekonomilerin bu dönemde borçlarındaki artış 3,5 trilyon dolar. Bu artış gelişmekte olan ekonomilerin toplam borcunu 92 trilyon doların üzerine çıkarmış durumda.
Sonuçta bizi ne bekliyor?
Yukarıda dünya ekonomisinin içinden geçtiği sürece ilişkin verilerle mevcut durumu ve grafiklerle de trendi göstermeye çalıştım. Elbette sürece ilişkin daha fazla değişkeni ele almak mümkün. Ancak genel geçer takip ettiğimiz veriler bize cari durumu analiz etmek ve geleceğe ilişkin öngörüler oluşturmak için yeterli görünüyor.
Tüm bu veri ve bilgi akışının bize söylediği acı bir gerçek var: artık pandemi öncesi döneme göre daha fazla borçlu ve daha yüksek enflasyona sahip bir küresel ekonomi var. Emtia fiyatları artmaya devam ediyor. Gelir eşitsizlikleri giderek daha fazla sorun haline geliyor. Gıdaya erişim zorlaşırken fiyatlar eskisine göre çok daha yüksek. Tedarik zincirlerinde yaşanan kopmalara taşımacılık maliyetlerindeki artışlar eşlik ediyor.
Sonuç olarak küresel enflasyonist baskının giderek daha fazla hissedileceği dünya ekonomilerin işsizliğe neden olacak ekonomik daralmalarla karşı karşıya kalacağı bir döneme giriyoruz. Burada elbette Fed’in politikaları başat rolde olacak ve başta gelişmekte olan ekonomilerin merkez bankaları olmak üzere tüm merkez bankalarının başının derde gireceği bir süreç başlayacak gibi görünüyor. Elbette ülkelerin ekonomi yönetimlerini de zorlu bir süreç bekliyor. Hali hazırda uygulanmak zorunda kalınan genişletici maliye politikalarını azalan vergi gelirleri ile dengelemek oldukça zor hale gelmişken bu durumun sürdürülebilir olması da giderek zorlaşıyor.