Küresel bağışıklık için herkese aşı
Aşı alanındaki gelişmeler hayatın nihayet normale dönebileceğine dair umutları artırsa da, Kovıd-19 salgını birçok alandaki küresel eşitsizliği iyice belirgin bir hale getirdi. Bazı hesaplamalara göre, aşı dağıtımı bu hızla sürer ve aşılar yeni varyantlara karşı da etkili olursa, küresel sürü bağışıklığının kazanılması yedi yılı alabilir.
Yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınından çıkış umudu olan aşılar az sayıda ülkede uygulanmaya başlanırken, dünyanın en yoksul ülkelerinde insanlar hastalık riski altında aşılara erişmeyi bekliyor.
‘Ourworldindata’ isimli internet sitesine göre 1 Şubat itibariyle 64 ülke vatandaşlarını aşılamaya başlarken, 130 ülke henüz toplu aşılama programlarına başlamamış durumda. Şimdiye kadar uygulanan 101 milyon doz Kovid-19 aşısının kıtalara göre dağılımı ise Kuzey Amerika’da nüfusun yüzde 5,7’si, Avrupa’da yüzde 3,3’ü, Asya’da yüzde 0,9’u, Güney Amerika’da yüzde 0,6’sı Afrika’da ise yüzde 0,01’ine tekabül edecek şekilde. İngiltere, ABD gibi ülkeler ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri halihazırda yüksek miktarlarda aşı temin etmiş durumdalar ve bunları nüfuslarının çoğunluğuna 2021 yılı içinde ulaştırmayı, fakat özellikle de yaşlılar, pandemi mücadelesinin ön saflarında çalışanlar ve sağlık sorunları olanlar gibi öncelikli gruplara 2021 yazından evvel bağışıklık kazandırmayı planlıyorlar. Çoğu Güney Yarım Küre’de yer alan dünyanın yoksul ülkelerinde yaşayan milyonlarca kişinin henüz aşılanmaya başlanamaması, küresel boyuttaki salgının tamamen kontrol altına alınmasını önleyeceği gibi, ekonomik eşitsizliğe bağlı ‘bağışıklık uçurumu’ yaratma tehlikesi taşıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de, “10 ülke dünyadaki korona virüs aşılarının yüzde 75’ini alırken 130 ülkeye bir doz aşı bile gitmedi” diyerek aşı adaletsizliğine tepki gösteriyor.
Aşılar sonuç vermeye başladı
Öte yandan, Novavax ve Johnson & Johnson’ın da kısa bir süre önce ürettikleri aşıların yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı başarılı olduğunu duyurup, Moderna, Pfizer-BioNTech, Oxford-AstraZeneca gibi şirketlere ve bunların Rus ve Çinli rakipleri Sputnik V ile Sinopharm ve Sinovac’a katıldığı bu sıralar dünya çapındaki Kovid-19 aşılama kampanyalarının olumlu sonuçları da görülmeye başladı. Sürü bağışıklığı için nüfusun yüzde 75’inin aşı olması gerektiği hesaplanırken Amerikan Bloomberg’in modellemesine göre, aşılamada hızlı davranan İsrail 2 ay sonra, ABD ise 2022 itibariyle sürü bağışıklığı kazanabilir.
İki doz aşıya göre yapılan hesaplamada, Türkiye’nin ise 2.6 yıl sonra nüfusunun yüzde 75’ini aşılayarak sürü bağışıklığı kazanması öngörülüyor. Bu süre, 3,2 yıl ile Almanya, 3,4 yıl ile Brüksel ve 3,9 yıl ile Hollanda gibi pek çok Avrupa ülkesinin önünde.
328 milyon nüfuslu ABD’de aşılanan kişilerin nüfusa oranı 9.1. Ülkenin yeni başkanı Joe Biden, görevdeki ilk 100 gününde 100 milyondan fazla kişinin aşı olmasını hedefliyor. Bloomberg’in haberine göre, aşılama mevcut şekilde ilerlediği takdirde, 1 Ocak 2022 itibariyle nüfusunun yüzde 75’ini aşılamayı başaran Amerika sürü bağışıklığı kazanmış olacak.
İsrail ve İngiltere önde gidiyor
Aşılama konusunda dünyada en iyi ülke konumundaki İsrail’de, yalnızca 2 ay içinde nüfusun yüzde 75’i aşılanmış olacak. 8,8 milyon nüfuslu ülkede, Amerikan Pfizer ile başında Türk bilim insanları Prof. Uğur Şahin ile Dr. Özlem Türeci’nin bulunduğu Alman BioNTech’in ortak geliştirdiği aşı kullanılıyor. Aşılamada bir başka başarılı ülke de İngiltere. Oxford Üniversitesi ile AstraZenaca’nın ortak geliştirdiği aşının yoğun şekilde uygulandığı Birleşik Krallık’ın, bu modellemeye göre 6 ay içinde sürü bağışıklığı kazanacağı belirtiliyor. AB aşılamada geri kalırken İngiliz basınında AB’den çıkmış olmanın İngiltere’yi aşılamada öne geçirdiği yorumları yapılıyor.
Türkiye, Avrupa ülkelerinin önünde
İki doz aşıya göre yapılan hesaplamada, Türkiye’nin ise 2,6 yıl sonra nüfusunun yüzde 75’ini aşılayarak sürü bağışıklığı kazanması öngörülüyor. Bu süre, 3,2 yıl ile Almanya, 3,4 yıl ile Brüksel ve 3,9 yıl ile Hollanda gibi pek çok Avrupa ülkesinin önünde. Mevcut tabloda, kuzey ve batılı ülkelerin görece daha kısa sürelerde sürü bağışıklığı kazanması ise dikkat çekiyor. Tüm dünya nüfusunun yüzde 75’inin aşılanmasının ise yedi yıl alması öngörülüyor.
Ancak yeni aşılar ve tedavilerin bulunması, üretim ve lojistik sıkıntıların aşılması durumunda bu sürenin kısalacağı düşünülüyor. Söz konusu modellemenin 67 ülkeden gelen günlük aşı verileri dikkate alınarak yapıldığını, bazı verilerin güncellenmemiş olabileceğini de unutmamak gerekiyor.
Çin, Türkiye’de de kullanılan ‘CoronaVac’ adlı COVID-19 aşısının ülkesinde yaygın kullanımı için onay verdi. Çin’de temmuzda acil durum kullanımına onay verilen aşı adayının 3’üncü aşama klinik denemeleri Brezilya, Şili, Endonezya ve Türkiye’de yürütülmüştü. Aşının 12 bin 396 kişiyle gerçekleştirilen yeni testlerinin sonuçları da açıklandı.
Deneylerde aşının etki oranının katılımcılara iki doz halinde uygulanmasından 14 gün sonra değerlendirildiği belirtilirken, aşının hastaneye kaldırılma ve ölümleri yüzde 100 önlediği bildirildi. Aşının tıbbi tedavi gerektiren vakaları önlemede yüzde 83.7 etkili olduğu belirtilirken, hastalığın bulaşmasını önlemede yüzde 50.65 etkili olduğu açıklandı.
Aşıda ‘istifleme’ çabaları
Eşitsizlik konusu, AB içinde ciddi şekilde göze batıyor. 8 Ocak’ta Birlik, Pfizer-BioNTech ile 300 milyon dozluk aşı almak için bir anlaşma yaptı ve bu rakam o sırada firmanın mevcut kaynaklarının yarısına tekabül ediyordu. AB’nin aşı tedarikinde küresel seviyede başı çeken bir şirketten bu kadar çok doz alabilmesi “aşı istifleme” anlamına geliyor. Aşılama konusundaki bu küresel eşitsizlik devam ederse, bu aynı zamanda Çin ve Rusya’nın jeopolitik nüfuzlarını artırmak amacıyla “aşı diplomasisi”ni kullanma fırsatlarını da artırabilir. Örneğin Çin, Sinopharm ve Sinovac ürünlerini piyasaya sürmek için çeşitli Afrika ve Asya ülkeleriyle anlaşmalar yaptı.
Çoğu Batı ülkesi, nüfuslarını birçok kez baştan sona aşılayabilecek kadar fazla aşı dozu sipariş etmiş durumda. Örneğin, İngiltere farklı şirketlerden yaklaşık 367 milyon doz aşı aldı ve bu rakam, 67 milyonluk nüfusunun beş katından fazla. Bu arada Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya, nüfuslarını teşkil eden her bir bireye yaklaşık dört doz aşı yapmaya yetecek miktarda doz satın aldılar.
Mevcut veriler yüksek düzeyde aşı istiflemesine işaret ederken, Güney Asya, Afrika ve Güney Amerika’daki birçok ülke çok daha az miktarda aşıya erişim imkânına sahip. Ekonomik İstihbarat Birimi (EIU) tarafından yapılan bir araştırma, 84 fakir ülkenin 2024 yılına kadar aşılara yaygın bir erişim elde edemeyebileceğini ortaya koydu. Bu arada, Uluslararası Af Örgütü, Frontline AIDS, Global Justice Now ve Oxfam dahil olmak üzere bir dizi insan hakları grubu, toplam 67 düşük gelirli ülkenin, önde gelen aşı ürünlerinden herhangi birinden henüz sipariş veremediği için 2021 yılı içinde aşıya erişemeyeceği konusunda uyarıda bulundu. Çok sınırlı kalan dağıtım oranları nedeniyle mevcut durumun özellikle Afrika’yı nasıl etkileyebileceğine dair endişeler var. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yetkililerine göre Gine, Ocak ayında Rus Sputnik V aşısının piyasaya sürülmesinin ardından aşılara başlayan tek Afrika ülkesi oldu. Diğer birçok ülke, aşı bileşenlerinin güvence altına alınması, üretim kotaları, teslimatta yaşanan gecikmeler, zayıf tıbbi altyapı ve enjeksiyonları uygulamak için nitelikli sağlık çalışanlarının eksikliği gibi zorluklarla karşı karşıya.
Düşük gelirli ülkeler aşıdan mahrum kalıyor
Uzmanlara göre, gelişmiş ülkelerin sadece kendi vatandaşlarını aşılaması, diğer kesimle ilgilenmemesi, kendi ülkelerindeki gelişmeyi de yüzde 50’ye yakın azaltacak. Sadece salgının azalmasında değil, ekonomilerde de her ülke güvende olmadan hiçbir ülke güvende olmayacak. Dünyada aşı ulaşımında eşitsizlik hem yayılımı azaltmayı hem de ekonomiyi canlandırmayı geciktiriyor.
Düşük gelirli ülkeler Pfizer, Moderna ve Oxford-Astrazeneca gibi büyük ilaç şirketlerinden çok, Küresel Aşı ve Aşılama Birliği (GAVI), Salgın Hastalıklara Hazırlık İçin Yenilik Koalisyonu (CEPI) ve DSÖ öncülüğünde sürdürülen Kovid-19 Aşıları Küresel Erişim Programına (COVAX) daha çok güveniyor. Bu durum ise COVAX’ın aşı tedariki potansiyel olarak daha yavaş olabileceğinden, aşının geç yayılmasına neden olabilir. COVAX, 2021 sonuna kadar Afrika’nın yüzde 20’sinden fazlasını aşılayabileceğini açıkladı. Ortadoğu, bu eşitsizliklerin çoğunun açığa çıktığı bir başka bölge. Örneğin, petrol zengini Körfez ülkeleri aşıları hızla satın alırken ve vatandaşlarını aşılamaya başlarken, Yemen, Suriye ve Libya gibi ülkeler istikrarsızlık ve çatışma koşulları nedeniyle kısıtlılıklarla karşı karşıya. Bu arada, ekonomik bir krizin ortasında olan Lübnan, yakın zamanda satın aldığı bir milyon doz Pfizer aşısına rağmen, henüz herhangi bir aşı uygulaması duyurmadı. Daha zengin ülkelerde bile etnik azınlıklar için daha az erişim söz konusu olabilir. Afrikalı Amerikalıların aşıya erişme olasılığı da beyaz ve Hispanik hemşehrilerine göre daha az. Örneğin, Kuzey Carolina’da siyah Amerikalılar, eyalet nüfusunun yüzde 22’sini oluşturmalarına rağmen aşı yapılanların şimdiye kadar sadece yüzde 11’ini oluşturdular.
Uzmanlar, bu düşük oranların arkasında, Afrikalı Amerikalı toplulukların geçmişte maruz kaldıkları ayrımcı muameleden dolayı tıbbi kuruluşlara karşı duyduğu derin güvensizlik ve aşıya erişim eksikliği gibi birkaç faktörün olabileceğini düşünüyor. Bu durum, ABD ve diğer Batı ülkelerinde pandemiden çok önce var olan, sağlık hizmetlerinde görülen ırk temelli eşitsizliklerin yaygınlaşması riskinin çok yüksek olduğunu gösteriyor.