Kur korumalı sistem savaşta bile korudu
Türkiye’nin Aralık 2021’de devreye aldığı kur korumalı mevduat sistemi, TL için çelik zırh görevi görüyor. Türk lirasının değerini koruyan sistem hem bireysel yatırımcılardan hem şirketlerden büyük ilgi gördü. İki ayda 450 milyar lirayı aşan kur korumalı hesapların büyüklüğü, Türk bankalarındaki toplam mevduatın yüzde 10’una yaklaştı.
Ekonominin ihtiyaç duyduğu finansmanın önemli bir kısmının yurt dışından karşılanıyor olması, TL’yi küresel rezerv paralar karşısında güçsüz kılıyordu. Yıllardır değişmeyen bu savunmasız durum, hem vatandaşın alım gücünü zayıflatıyor hem de yüksek faizden beslenen uluslararası finans sistemine Türkiye’nin her yıl yüklü miktarda para ödemesini zorunlu kılıyordu. Bu mekanizma birileri için paradan para kazanmak anlamına gelse de, Türkiye’deki tüketici için alım gücünün zayıf kalması demek. Vatandaşın verdiği vergilerin önemli bir kısmının faizcinin cebine girmesi demek. İşletme gelirlerinin ise yarısından fazlasına faizcinin ortak olması demek. Bununla da sınırlı değil. İşin vahim bir yanı daha var. Son yıllarda Türkiye’de oluşturulmak istenen toplumsal kaos artık finansal operasyonlarla oluşturulmak isteniyor. Ağustos 2018’de Türkiye ekonomisini hedef alan batı kaynaklı kur saldırısının asıl hedefi şüphesiz siyasal iktidardı.
Türkiye; yıllardır katlanmak zorunda kaldığı bu sömürü aracını devre dışı bırakan önemli bir adım attı. Geçtiğimiz Aralık ayında büyük bir finansal manipülasyon yaşayan Türkiye, “Kur Korumalı TL Mevduatı” sistemini devreye aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın 20 Aralık 2021 günü duyurduğu sistem, kısa sürede karşılık buldu. Önceleri bireysel yatırımcılar için başvuru imkanı olan sisteme daha sonra şirketler ve yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlar da dahil edildi.
Merkez Bankası’nı faiz-kur-enflasyon kıskacından kurtaran yeni finansal enstrüman, yatırımcıların tasarruf alışkanlığını değiştirdi. Çok önemli bir kaynağın 3 ay ve 6 ay gibi uzun vadelerle TL’de kalmasını sağladı. Doları 18,50 seviyesinden döndüren “Kur Korumalı TL Mevduat Hesabı”, aradan geçen üç ayda, para piyasalarındaki dalgalanmayı durdurdu. TL’nin dolar ve euro gibi rezerv para birimleri karşısındaki kan kaybını minimize etti.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal harekatı TL’yi koruyan kur korumalı sisteminin önemini bir kez daha gösterdi. Finans piyasalarında ve emtia borsalarına büyük sarsıntı yaşatan yanı başımızdaki savaşın başladığı 24 Şubat günü Dolar/TL seviyesi 20 kuruşluk artışla 13,82’den 14,02’ye yükseldi. Borsa İstanbul yüzde 8,17 değer kaybetti. Altının gram fiyatı ise yüzde 6 artışla 850 liradan 900 lira seviyesine çıktı. Hem altın hem pay piyasalarının bu kadar sert iniş çıkışlar yaptığı savaş ortamında TL’nin büyük bir değer kaybı yaşamamasının en önemli nedeni şüphesiz ki kur korumalı finansal sistemdir.
Türk parasını büyük şoklardan koruyan bu sihirli enstrüman; yatırımcı için risksiz bir kazanç kapısı. Her halükarda getiri sağlayan kur korumalı sistemin bu denli ilgi görmesinin nedeni de bu ya. İki ay gibi kısa bir sürede kur korumalı mevduat/katılma fonu hesaplarında 452 milyar lira birikti. Bu kaynağın yüzde 57’sini (260 milyar lira) dövizden dönüşler oluşturuyor. Sistemin müşteri sayısı ise 733 bini gerçek ve 24 bini tüzel kişi olmak üzere toplamda 757 bin kişiyi buldu. Finansal istikrara katkı sağlanması, TL cinsinden tasarrufların özendirilmesi ve TL yatırımcılarının korunması amaçlanan sisteme girişler devam ediyor. Bireylerin ağırlıklı olarak 3 aylık, işletmelerin ise 6 aylık vadelerle hesap açarak kaynak aktardığı kur korumalı sistemde 31 Aralık 2022 tarihine kadar hesap açmak mümkün. Milli dayanışmaya dönüşen bu tasarruf kapısı, hem yatırımcıya hem Türkiye’ye kazandırdığı için önemli. Sahip çıkmak lazım.