Kapasite Kullanım Oranı verimlilik ve yeni dönemin çıktıları
Türkiye ekonomisine ilişkin makroekonomik göstergeler arasında pek popüler olmayan ancak özellikle gelişmekte olan ekonomilerin mutlaka yakından takip etmesi gereken göstergelerden bir tanesi kapasite kullanım oranıdır. Bu konudaki verilere göz atmadan önce kısaca kapasite kullanım oranı ile neyi kastettiğimizi ve nasıl hesaplandığını izah etmekte fayda var.
Makine veya tüm diğer üretim araçlarının duraksama yapmadan çalıştırılması ve üretimin nitelikli işgücü ile sürdürülmesi neticesinde ulaşılabilecek maksimum üretim miktarını “teorik kapasite” olarak adlandırıyoruz. Ancak teoride ulaşılması mümkün görünen bu kapasiteye çeşitli nedenlerle ulaşmak pratikte mümkün olmuyor.
Öte yandan eldeki üretim araçları kullanılarak belirli bir dönemde ulaşılan üretim miktarını da fiili kapasite olarak tanımlıyoruz. Kapasite Kullanım Oranı da fiili kapasitenin teorik kapasiteye oranlanması ile elde ediliyor. Elbette fiili kapasitenin teorik kapasitenin altında kalmasının nedenleri var. Örneğin talepteki düşüş, üretimde aksamaya neden olacak arızalar, enerji kesintileri, tamir, bakım ve onarım gibi nedenler teorik kapasiteye erişimi engelleyebilir.
Bu kabul edilebilir gerekçelerin ötesinde yanlış fizibilite, ihtiyaçtan daha fazla makine parkı yatırımı ve vardiya sisteminin uygulanmaması gibi nedenlerden dolayı atıl kapasiteler oluşabilmektedir. İşte böyle durumlar bir yandan kaynak israfına diğer yandan da verimlilik kayıplarına neden olmaktadır.
Bu şekilde kaynak israfı ve verimlilik kayıplarının oluşmaması için kapasite planlamasının doğru yapılması gerekmektedir.
Yukarıdaki grafik İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı’nın (KKO) hesaplanmaya başlandığı 2007’den bu yana gelişimini göstermektedir. Verinin 200 aylık ortalaması yüzde 76,09’dur. Bu durum kabaca imalat sanayinin kapasitesinin dörtte birini kullanmadığına işaret etmektedir. 2008 Küresel Finansal Krizi sonrası dönemde ulaşılan maksimum seviye yüzde 79,5 olarak hesaplanmıştır.
Elbette bu verimsizliğin ne kadarının teknik nedenlerden ne kadarının gereksiz yatırımlardan kaynaklandığını ölçmek tam olarak mümkün değil Ancak Türk sanayicisinin genel davranış kalıplarına baktığımızda ihtiyaç dışı makine ve teçhizat yatırımına meyilli davranışların bu oranların oluşmasında önemli derecede etkisi olduğu varsayılmaktadır
Önceki paragraflarda saydığım teknik nedenlerin yanı sıra kapasite kullanım oranı yurt içi ve yurt dışı makro ekonomik koşullardan da etkilenmektedir. Örneğin kriz dönemlerinde kapasite kullanım oranı sert düşüşler göstermektedir. Grafikte de gözlemleyeceğiniz üzere 2008 Küresel Finansal Krizi ve 2020 Covid19 pandemisi dönemlerinde oran hızlı bir düşüş göstermiştir. 2008’de krize bağlı toplam talebin düşmesi, 2020’de ise salgın nedeni ile üretimin durması gibi gelişmeler Kapasite Kullanım Oranı’na etki etmiştir.
Yazının devamı Z Raporu 51. sayısında