İsrail-İran gerginliği mi Fed’in belirsizliği mi?

Doç. Dr. M. Levent Yılmaz.
Doç. Dr. M. Levent Yılmaz.

Küresel ekonomi pek çok açıdan sınamalarla karşı karşıya kalıyor. Özellikle son dönemde İran-İsrail gerilimi ile karşımıza çıkan problemler bu sınamaların sadece bir tanesi. Bildiğiniz üzere küresel ekonomi 2007’de ABD'de başlayan mortgage krizinden bu yana çok ciddi sınamalarla risklerle karşı karşıya kalıyor.

2008 Küresel Finansal Krizi, 2010 Avrupa Borç Krizi, devam eden dönemde krizden çıkma çabalarının yarattığı sorunlar, 2020 yılında başlayan Kovid-19 pandemisi ve 2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı ekonomileri yormaya devam ediyor. Tüm bu sorunlara ilave olarak 2023 yılı itibariyle İsrail-Hamas Savaşı'nı da ekleyebiliriz.

Savaşın insani boyutu, her türlü ekonomik hesaplamanın üzerinde olmakla beraber küresel ekonomi için belirgin riskleri beraberinde getiriyor. Özellikle Ortadoğu’da artan gerilimin ilk olarak petrol fiyatlarını etkilediğini biliyoruz. Petrol fiyatlarının artması ve daha fazla artma riski zaten enflasyonla mücadele eden ülkede ekonomi yönetimlerini giderek daha fazla sıkıntıya sokuyor. Halihazırda pandemi sonrası çıkış döneminde enflasyonla mücadele eden ekonomiler, bir de petrol fiyatlarındaki artıştan etkilenmek istemiyorlar. Ancak Ortadoğu’da artan gerilim her zaman petrol fiyatlarını tetiklemeye gebe.

İsrail-Hamas savaşı ilk baş gösterdiğinde en çok korkulan konu petrol fiyatlarındaki yukarı yönlü hızlı hareketti. Ancak Ortadoğu’daki ülkeler söz konusu savaşa beklenen tepkileri vermediği için petrol fiyatlarında korkulan olmadı. İlk günlerde hızlıca varil başına 90 doların üzerine çıkan fiyatlar yeniden 90 doların altında dengelenmeye başladı. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nin de petrol üretimini artırmasıyla beraber fiyatlarda korkulan seviyeler gerçekleşmedi. Ancak riskler devam ediyor.

Brent Petrol Fiyatı (Varil/ABD Doları)
Brent Petrol Fiyatı (Varil/ABD Doları)

Devam eden risklerin başında ise İran-İsrail gerilimi geliyor. Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz ay İran İsrail’e bir hava saldırısı düzenlemişti. Ancak saldırının içeriği ve boyutu İsrail’in İran’a gittiği bir cevap vermesini gerektirecek seviyede değildi. Dahası takip eden günlerde İsrail’in İran’a verdiği cevap da petrol piyasalarını etkileyecek sonuçlar doğurmadı. Elbette bu iyi haber. Zira petrol fiyatlarındaki artış zaten enflasyonla mücadele eden ülke ekonomilerini oldukça zorlayacak sonuçlar üretebilir. Ancak gördüğümüz kadarıyla petrol fiyatlarındaki hareketler jeopolitik risklerden daha ziyade arz-talep koşullarına göre belirlenmeye devam edecek. Arz-talep koşulları ise ağırlıklı olarak ekonomilerin seyrine bağlı. Bildiğiniz üzere ekonomiler büyürken petrol talebi artıyor. Daralırken petrol talebi azalıyor. OPEC+ Ülkeleri ise petrol arzı miktarını ayarlayarak fiyatı belirli bir dengede tutmaya çalışıyor. Son dönemde petrol fiyatlarının bu dengeye göre belirlendiğini ifade edebiliriz.

Altın Fiyatı (Ons/ABD Doları)
Altın Fiyatı (Ons/ABD Doları)

Söz konusu savaş olunca takip ettiğimiz bir diğer emtia ise altın. Altın, savaş ve kriz zamanlarında güvenli liman olarak değerlendirilen bir emtia. Dolayısıyla dünyada jeopolitik riskler arttığında altın fiyatlarında da yukarı yönlü hareketler gözlemleriz. Ancak son dönemde altın fiyatlarındaki hareketler jeopolitik risklerden daha ziyade Fed'in politikalarına bağlı olarak hareket ediyor.

Hatırlayacağınız üzere bu yılbaşında Amerikan Merkez Bankası Fed’in 6 faiz indirimi yapabileceği konuşuluyordu. Bu ihtimal Fed'in 300 baz puan faiz indirimi yapacağı anlamına geliyordu. Ancak Amerikan enflasyon verisi işleri değiştirdi. Amerikan enflasyonunda yılbaşından bu yana devam eden seyir, Fed'in politikalarında ve faiz indirimi sayısında değişikliğe işaret ediyor. Ocak ve Şubat enflasyonunun açıklanmasıyla beraber Fed'in bu yıl 6 yerine 3 faiz indirimi yapabileceği konuşulmaya başlanmıştı. Ancak Mayıs verisiyle beraber faiz indirimi beklentileri başka bir bahara kalmışa benziyor.

Görüldüğü üzere birbirini tetikleyen risklerden bahsediyoruz. Elbette hem jeopolitik risklerin hem de Fed politikalarının başta gelişmekte olan ekonomiler olmak üzere dünyanın geri kalanındaki etkileri aşikar. Ancak hangisinin küresel ekonomiyi daha fazla etkilediği hususunda fikir ayrılıkları var. Bazı yorumcular, jeopolitik risklerin küresel ekonomiyi daha fazla etkilediğini ifade ederken bazı yorumcular da Fed belirsizliğinin küresel ekonomi üzerinde çok daha etkili olduğunu iddia ediyor. Ben kendimi ikinci kısımda konumlandırıyorum. Çünkü uzun süreden bu yana Fed’in yarattığı belirsizliğin küresel ekonomiler üzerindeki en büyük risk olduğunu değerlendiriyorum.

  • Fed politikalarının Dolar Endeksi’ni etkilemesi, Dolar Endeksi’ndeki hareketlerin diğer ülke para birimleri üzerinde yarattığı baskı ve fed'in sık sık politika değiştirmek zorunda kalması küresel ekonomi üzerindeki en büyük risk olarak karşımıza çıkıyor.

Açıkçası Fed'in bu yıl faiz indirim yeme ihtimali Ortadoğu'daki jeopolitik risklerden daha büyük sorunlara işaret ediyor.