İlk seri otomobilimiz Anadol 50 yaşında
1966 yılının Aralık satışa çıkarılan Anadol, Türkiye’de seri olarak üretilen ilk otomobildi. Böylelikle Türkiye’de yerli otomobil serüveninde önemli bir ‘dönüm noktası’ geçilmiş oldu. Fiberglas adlı saca alternatif bir maddenin keşfedilmesi Türk otomobil sanayinde yeni bir sayfanın açılmasına neden oldu.
1928 yılında, Ankara’da kurduğu Otokoç firmasıyla Ford Motor Company’nin distribütörlüğünü alan işadamı Vehbi Koç, 1946 yılında da resmen Ford Motor Company’nin Türkiye temsilcisi olmuştu. Fakat Koç, Türkiye’nin kendi yaptığı otomobiline Türk insanını bindirmenin zamanının geldiğine inanıyor ve bu nedenle Ford’la ortak bir otomobil endüstrisi kurmak istiyordu.
Ancak bu dönem, Türkiye’de otomobil üretmenin ciddi güçlükleri vardı. Öncelikle, otomobil üretmek için gerekli saç kalıplarının maliyeti ciddi bir rakamdı. Üstelik bu yıllarda Türkiye’de satılan otomobil sayısı yılda 2-3 bini geçmiyordu. Böyle bir yatırımın rantabl olması için de 20-30 bin otomobil üretmek gerekiyordu. Ancak 1963 yılında ilginç bir gelişme, bu durumu değiştirdi.
Koç Topluluğu’nun yöneticisi Bernar Nahum ile Rahmi Koç, Otosan’ın Ankara’daki dağıtım şirketleri olan Otokoç’un önünde oturmaktaydılar. Gözlerine, yakınlarına park eden bir pikap takıldı. Pikabın karoserinin sacdan yapılmadığı açıkça ortadaydı. Derken pikabı yakından incelemeye başladılar. Gövde o güne kadar bilmedikleri bir maddeden yapılmıştı. Aracın kaputunu açtıklarında, “Made in İsrail ve Autocar” yazısını fark ettiler. Aracın sahibi geldiğinde, bu yeni malzemenin isminin “fiberglas” olduğunu öğrendiler. Vehbi Koç’un anılarında Koç Grubu’nun, fiberglası keşfetmesi böyle anlatılır. Bernar Nahum’un anılarında ise İzmir Fuarı’ndaki İsrail pavyonunda “fiberglas” ile yapılmış bir kamyonetin kendisinin ve Rahmi Koç’un dikkatini çektiğini söyler. Sac ile araba kalıbı yapmak o sıralar pahalı olduğu için, fiberglastan araba yapmak fikri, Anadol’un doğuşunun en önemli yanı oldu. Fiberglas adlı saca alternatif bir maddenin keşfedilmesi Türk otomobil sanayinde yeni bir sayfanın açılmasına neden oldu. Belki de bu maddenin varlığından haber olunmasaydı Anadol diye bir marka hayatımıza hiç girmeyecekti.
Fiberglastan araba yapma fikri Anadol'u doğurdu
Koç’un otomobil kısmının müdürlerinden Bernar Nahum ve Kenan İnal 1954’ten beri Ford’un müdürleriyle görüşüyor ancak bir türlü sonuca ulaşamıyorlardı. 1956 yılının başlarında Koç, Nahum ve İnal ile birlikte, Başbakan Adnan Menderes’ten Henry Ford II’ye hitaben yazılmış mektubu da alarak ABD’ye gitti. Ford Motor Company ile yapılan yoğun temaslar sonucunda otomotiv konusunda işbirliğine varıldı. Bunu 1959 yılında Topluluk için önemli bir adım olan Otosan’ın kuruluşu izledi. Ford kamyonlarının montajına Otosan’da başlandı.
Merhum Vehbi Koç’un onayıyla, İngiltere’de Reliant ve Ogle Design firmalarıyla anlaşılır, prototiplerin siparişi verilir. Daha sonra Otosan’ın bir dönem genel müdürlüğünü de yapan Ali İhsan İlkbahar, fiberglass üretimi konusunda İngiltere’de eğitime yollanır.
Otosan, Şubat 1966’da yeni üreteceği D-750 Serisi kamyonları bayilerine tanıttı. Ama aynı toplantıya, kamyonun arkasında başka araba da getirilmişti. Vehbi Koç’un ‘bebek’ dediği, İngiltere’den karayoluyla kullanılarak getirilen araç, Anadol’un ilk prototipiydi. Bayiler, gördükleri araç karşısında heyecanlanmış ve “Bu otomobili satarız, hem de çok satarız” demişlerdi.
Bu arada araca isim bulunması için yarışma düzenlenmiş, 150 binin üzerinde başvuru olmuştu. ‘Anadol’, ‘Koç’ ve ‘Anadolu’ en çok oy alanlar isimlerdi. Ancak öneriler arasında ‘Tosun’, ‘İstanbul’, ‘Kartal’, ‘Maya’, ‘Turna’, ‘İleri’ hatta ‘Bora’ da vardı. Burhan Felek, Necmettin Erbakan, Cevat Fehmi Başkut’un da bulunduğu jüri, ‘Anadol’u uygun buldu.
Anadol'u eşekler yedi mi?
Böylece, 1966’nın Aralık ayında seri üretime geçen ilk yerli otomobil “Anadol”, Ford işbirliğinin sonucu olarak üretilmeye başlanarak, 26 bin 800 liradan satışa sunuldu. Anadol’un ilk Türk otomobili olarak piyasaya çıkması o yılların belki de en popüler olayıydı.
Nihayetinde Türkiye’de de artık bir otomobil üretilmişti. Anadol, 1966’ın Aralık ayında Otosan kapısından çıkarken onu, üretiminin devam ettiği 1984 yılına kadar 87 bin adet Anadol takip etti. Ancak Anadol piyasaya çıktığında, aleyhine çeşitli yazılar yazılıyor ve “fiberglas” gövdeyi atın, öküzün yiyeceğinden bahsediliyordu. Tiyatrolarda oyunlara da konu olan bu duruma rağmen, halk zamanla Anadol’u sevdi ve Türkiye’nin her tarafına yayıldı.
Zaten Anadol’dan çok önce dünyanın en büyük otomotiv şirketi General Motors da fiberglas gövde kullanıyordu. Fiberglas madde bugün sadece otomotiv sanayiinde değil, uzay ve havacılık sanayinin en önemli girdi maddelerinden biri. Anadol, o günlerin yan sanayi yokluğunda çok iyi düşünülmüş bir otomobiliydi ve Anadol’un üretimiyle Koç, Türkiye’de otomotiv endüstrisinin kurucusu oldu.
Anadol’un üretildiği yıllarda iç pazarda otomobil talebi 3-5 bin kadardı. Ancak ilginç bir şekilde, ilk çıkacak Anadollar için 76 bin kişi başvuru yapılmıştı. Anadol, bu talebe yetişmekte zorlanıyordu çünkü kullanılan malzeme ve üretim tekniğinin zahmetli olması nedeniyle yılda en fazla 8 bin tane üretebiliyordu. Bu nedenle Anadol almak isteyenler 1.5 yıl kadar sıra beklemek zorundaydı. 1984’e kadar otomobil ve pick-up olmak üzere toplam 87 bin üretilen Anadol’un Spor STC, Buggy (Böcek), Stationwagon ve pick-up türevleri de üretildi. Bu arada Anadol pick-up’larda son yıllarda kullanılan dizel motor ‘Erk’, tamamen Otosan tarafından geliştirilen Türkiye’nin ilk yerli dizel motoruydu. Bu sayede Ar-Ge kabiliyetini kazanan Ford Otosan, Ford için özellikle de kamyon motorları geliştirmeye devam ediyor.