İhanetin üzerinden geçen 8 yıl

Türk ekonomisi bu şoku kısa sürede atlattı, ancak saldırının ekonomiye dolaylı faturası da oldu...
Türk ekonomisi bu şoku kısa sürede atlattı, ancak saldırının ekonomiye dolaylı faturası da oldu...

15 Temmuz gecesi sokaklarda demokrasiye sahip çıkan Türk halkı aynı günün sabahı ekonomiye de sahip çıktı. Bir ülkenin karşılaşabileceği en büyük krizlerden biriyle karşılaşmasına rağmen Türkiye ekonomisi güçlü yapısıyla ekonomide oluşan şoku kısa sürede atlattı.

15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminin üzerinden 5 yıl geçti. Darbe girişiminde 251 kişi şehit olurken, 2 binden fazla kişi de yaralandı. Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) düzenlediği hain darbe girişimi, Türk demokrasisine yönelik yürütülen saldırıların en vahşi en kanlı halkasıydı. Saldırının hedefinde sadece Türk demokrasisi yoktu, Türk ekonomisi de vardı. Saldırı sonrası hızla uygulanan finansal önlemler ve destekler sayesinde Türk ekonomisi bu şoku kısa sürede atlattı, ancak saldırının ekonomiye dolaylı faturası da oldu.

Finansal tetikçiler devrede

15 Temmuz gecesi hedeflerine ulaşamayan hainlerin hedefinde bu kez ekonomi vardı. Kredi derecelendirme kuruluşları, uluslararası yatırım şirketleri bütün mesailerini artık Türkiye için harcamaya başlamışlardı. 15 Temmuz’un ekonomideki yansımalarını görmeyi beklemeden kredi derecelendirme şirketleri art arda Türkiye’nin kredi notunu ve not görünümünü düşürmeye başladı.

İlk harekete geçen kuruluş Moody’s oldu. Kuruluş 15 Temmuz darbe girişiminden tam 3 gün sonra, ilk işlem gününde Türkiye’nin Baa3 olan notunu negatif izlemeye aldığını duyurdu. Ardından S&P Türkiye’nin BB olan kredi notunu durağandan negatife çevirdi. Ardından DBRS Türkiye’nin BB olan kredi notunu durağandan negatife çevirdi. En nihayet 19 Ağustos’ta da Fitch Türkiye’nin BBB- olan kredi notunu negatife çevirdi. Derecelendirme şirketlerinin Türkiye’ye yönelik takvim dışı değerlendirmelerinin yanında uluslararası yatırım şirketleri de olumsuz Türkiye raporlarıyla operasyona destek verdi. Amaç Türkiye’de kriz algısı oluşturmaktı. Oysa Türkiye için yapılan olumsuz değerlendirmelerin makroekonomik verilerde karşılığı yoktu. Bütçe açığında Türkiye pek çok AB ülkesinin uyamadığı Maastricht kriterlerinde en iyi performansı sergileyen ülke konumundaydı. Yüzde 3’ü aşmaması gereken borçluluk oranları Türkiye’de yüzde 1’in altındaydı. Ancak buna rağmen kuruluşların Türkiye’ye yönelik haksız değerlendirmeleri aralıksız sürüyordu. Bu çabalar sonucunda Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye girişi azaldı. Sıcak para akımları geçmiş yıllara oranla büyük düşüş gösterdi. Yaşanan güven kaybı döviz talebini artırdı. Piyasalarda oluşan tedirginliği azaltmak için, ekonomi yönetimi tüm aktörleri ile koordineli çalışarak darbe girişiminin etkileri azaltılmaya çalışıldı.

Ekonomi hızlı toparlandı

Darbe girişiminin maliyetinin ya da faturasının ne olduğuyla ilgili farklı rakamlar ortaya atılsa da, en net sonuç GSYH hesaplamalarında görülüyor. 15 Temmuz hain darbe girişimi nedeniyle 2016 yılının 3. Çeyreğinde GSYH yüzde 1,3 daraldı. Ancak bir çeyreklik negatif büyümenin hemen ardından ekonomi pozitif büyümeye geçti. 4. Çeyrekte ekonomi yüzde 3,5 oranında büyüme gösterdi. 2016 yılını darbe girişimi yaşanmasına rağmen yüzde 2,9 büyümeyle kapattı.