Her yıl milyonlarca hektar toprak iklim değişikliği nedeniyle yok oluyor
Dünya genelinde kuraklık ve çölleşme nedeniyle her yıl yaklaşık 12 milyon hektar toprak yok oluyor. Kuraklık ve çölleşme, ekilebilir toprakların kaybına, kıtlığa, zorunlu göçe ve çatışmaların artmasına neden olarak 1,5 milyar kişiyi tehdit ediyor. İklim değişikliği ve küresel sıcaklıktaki yükselişlerin küresel ekonomiye zararı ise yıllık olarak 15 trilyon doları buluyor.
Birleşmiş Milletlere (BM) göre, kuraklık ve çölleşmenin neden olduğu sorunlar dolayısıyla küresel ekonominin 2050 yılına kadar yaklaşık 23 trilyon dolar zarar etmesi öngörülüyor. Yaklaşık 120 ülkeyi arazi bozulmasını ve çölleşmeyi durdurma konusunda destekleyen BM, bu ülkelerde, yoksulluğun ortadan kaldırılması, cinsiyet eşitliğinin sağlanması, temiz suya erişim, ekonomik büyüme ve iklim konularında da gelişme sağlanmasını hedefliyor.
İklim değişikliğinin etkilerinden kaynaklanan aşırı ve değişken hava olayları sonucunda küresel olarak yaşanan çölleşme yalnızca gıdaya erişimde zorluğa neden olmanın yanı sıra zorunlu göçmenlerin artışına, radikalleşme ve aşırılığa veya hayatta kalmak için kaynaklara dayalı savaşlarında yaşanmasına da neden oluyor. Aşırı ve değişken hava olayları, özellikle Sahra Çölü’nün kuzey bölümündeki yarı kurak kesim ve Güney Asya gibi bölgelerde yoksulluğun daha ciddi boyutlara gelmesine yol açıyor.
Sera gazı emisyonları içinde en büyük paya sahip karbondioksit salımı, daha çok fosil yakıtlar vasıtasıyla atmosfere yayılıyor. Küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılabilmesi için ülkelerin emisyonlarını 2030’a kadar yarıya indirmeleri gerekiyor. Endüstri devriminden itibaren hızlanan kömür kullanımı ile birlikte atmosferdeki sera gazı salımında ciddi artış oldu. Bununla birlikte sanayileşmenin hız kesmeden artması, artan enerji talebi, ormanlık alanların azalması gibi faktörler de karbon emisyonlarının artışında etkili oluyor.
İklim değişikliğinin küresel ekonomiye yıllık zararı 15 trilyon dolar
Dünyada iklim değişikliği ve küresel sıcaklıktaki yükselişler nedeniyle giderek etkisini artıran orman yangınları, çölleşme, kuraklık ve arazi bozulması her yıl küresel ekonomiye 15 trilyon dolar zarar veriyor. İklim değişikliğinin en önemli nedeni atmosferdeki sera gazlarının artması. En fazla karbon salımına gelişmiş ülkeler neden oluyor. Gelişmiş ülkelerin neden olduğu karbon emisyonlarının büyük bir bölümü ulaşım, enerji ve imalat sektöründen kaynaklanıyor.
Dünyada endüstri devriminden bu yana, çoğunlukla insan kaynaklı faaliyetlerden ötürü, atmosfere en az 2 bin 500 milyar ton karbondioksit salımı oldu. Atmosferdeki karbon emisyonu yoğunluğu 2019’da 2 milyon yıl içinde en yüksek seviyesine ulaştı. Önemli sera gazları olan metan ve azot oksit gazlarının konsantrasyonları 2019’da 800 bin yıldaki en yüksek seviyesinde gerçekleşti. 9 Ağustos 2021 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nde insanlık için “kırmızı alarm” koduyla açıklanan raporda ise küresel ısınmanın korkunç sonuçlarının daha da belirgin hale geldiğine ve iklimin korunmasına yönelik çabaların yetersiz kalındığına dikkat çekildi. Raporda son 5 yıl, 1850’den beri kaydedilen en sıcak yıl olduğu ve iklim krizinin tartışmasız insan kaynaklı olduğuna vurgu yapıldı.
- Küresel Karbon Projesi (GCP) verilerine göre, dünya genelinde toplam karbon salımı, 2020 yılında 34 milyar 810 milyon ton olarak gerçekleşirken bu emisyonun yüzde 51,1’i Çin, ABD ve Hindistan tarafından gerçekleştirildi.
2030 yılına kadar karbon emisyonlarını zirveye çıkaracağını, 2060 yılına kadar da karbon nötr hedefine ulaşacağını açıklayan Çin, küresel karbon emisyonunun yüzde 30,6’sından sorumlu. Çin’in ardından en fazla karbon emisyonuna neden olan ülke ABD olurken, 2020’de gerçekleştirdiği 4 milyar 713 milyon ton karbon salımını ile küresel salımın yüzde 13,5’ine sebep oldu.
Dünyanın en çok karbon emisyonu üreten üçüncü ülkesi Hindistan’ın ise 2020’de gerçekleştirdiği karbon salımı 2 milyar 442 milyon ton ile küresel emisyonun yüzde 7’sini oluşturuyor. En çok karbon emisyonu üreten üçüncü ülke konumunda yer alan Hindistan, ekonomisinin karbon yoğunluğunu 2030’a kadar yüzde 45’in altına indirmeyi, 2070’de ise net sıfır hedefine ulaşmayı amaçlıyor.