“Her şey dahil” güncellenmeli mi?
Tarihi, kültürel, doğal güzellikleriyle ve kalifiye insan kaynağıyla büyük bir turizm potansiyeline sahip olan Türkiye, 2022 yılında kişi başı turizm gelirinde Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak 46,2 milyar dolar gelir sağladı. Ancak bu rekora rağmen, Türkiye’nin turizm potansiyeli düşünüldüğünde kişi başı turizm gelirlerindeki artış ivmesi yetersiz kalıyor. Pandeminin de etkisi olduğu düşünülen bu sürece en büyük sebep olarak ise ‘her şey dahil’ sistemi gösteriliyor. Sürece Y ve Z jenerasyonunun bireysel seyahat tercihi de eklenince, turizmde yeni bir dönüşümün temelleri atılıyor.
Geçmişi 1990’lı yılların başına dayanan paket tur sistemi, turizm sektörü için en önemli girişimlerden biri olarak sayılıyor. En başta belli bir topluma hizmet etmek için ortaya çıksa da zaman içinde hızlı ve ucuz tatilin ilk adresi olan paket turlar, içine uçak biletleri, oda kahvaltı, rehberlik hizmetleri ve havaalanı transferlerinin de dahil edilmesiyle yerini ‘her şey dahil’ sistemine bırakıyor. İlk örnekleri Karayipler’de atılan ve aktivite eksiklikleri, çevre koşullarının yetersizliği nedeniyle turist sayısında önemli bir yol kat edilse de gelirler de hala hedeflere ulaşılamayan her şey dahil sistemi, sonraki dönemde Akdeniz’e kıyı olan ülkelerle birlikte Türkiye’de de uygulanmaya başlıyor.
Tarihi, kültürel, doğal güzellikleri, yetişmiş insan kaynağı ile büyük bir turizm potansiyeline sahip olan Türkiye, uzun yıllardır paket turlar ve paket turların ileri aşaması olarak her şey dahil paket tur sistemini başarılı bir şekilde yönetiyor. Her şey dahil sisteminin birçok avantajını kullanan Türkiye, Akdeniz bölgesinin ılıman iklimi sayesinde de daha uzun turizm sezonu yaşıyor. Ancak pandemi ile beraber değişen turizm trendleri, Türkiye'nin temel dayanak noktası olan her şey dahil sisteminin sonuna gelindiğinin sinyallerini veriyor. Özellikle aktif sosyal medya kullanan, paket turlar yerine bireysel seyahatleri tercih eden Y ve Z jenerasyonunun turizm sektöründe etkin olması ile birlikte, Türkiye'deki her şey dahil otellerin 10 yıllık ömrü olduğu düşünülüyor. Antalya ve çevresinde her şey dahil sistemiyle ayakta kalan yaklaşık 450 otelin ise yeni trend ve talepler doğrultusunda yeniden değişime gitmesi hedefleniyor.
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO) ‘Turizm karnesi’ niteliğindeki 2022 yılı barometresine göre 2022 yılında dünyada 963 milyon turist uluslararası seyahat gerçekleştirdi. Türkiye 46 milyon ile en çok ziyaretçi alan 4’üncü ülke oldu. Tüm dünyada 2022 yılında kişi başı turizm harcaması, ortalama olarak 51 dolar olurken, Türkiye 816 dolar ile 7’nci sırada yer aldı.
Sistem kalmalı ama revize edilmeli
Her şey dahil sistemi, tüketicilerin talepleri doğrultusunda uygulanan bir sistem. Hepimiz daha çok katma değer sağlayan uygulamaları istiyoruz. Ancak gerçeklikten de uzaklaşamayız. Türkiye yılda 50 milyonun üzerinde konuk ağırlayan, 100 milyon misafir konuk etmeyi hedefleyen bir ülke. Küresel enflasyon nedeniyle dünya genelinde tüketicilerde fiyat odaklı bir yaklaşım ön plana çıkarken, rakip olduğumuz birçok ülkede de her şey
dahil sisteminin yaygınlaştığını gözlemliyoruz. Bununla beraber, Türkiye'deki hizmet kalitesi ile birlikte düşünüldüğünde Türkiye 'her şey dahil' sistemini en başarılı uygulayan ve pazarda bu şekilde kendisine avantaj sağlayan bir ülke. Dolayısıyla sahip olduğumuz bu avantajı elimizden kaçırmadan birtakım düzenlemelerle 'her şey dahil' sisteminin revize edilmesi düşünülebilir. Bu kapsamda haftada bir veya iki gün misafirlerin otel dışı aktivitelere katılımlarını sağlayacak düzenlemeler yapılabilir.
Özellikle pandemi ile olumsuz etkilenen sektör, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ardından gelen artan yakıt fiyatları ve yüksek enflasyondan da nasibini aldı. Ürünlere ve hizmetlere zaruri olarak yansıyan fiyat artışı, turistlerin kişi başı tatil harcamasını da artırdı. Öyle ki, Türkiye'de kişi başı turizm geliri 2019 yılında 670 dolar iken, 2022 yılında 816 dolar oldu. Geçtiğimiz yıl tüm yılların en yüksek turizm gelirine ulaşarak 51 milyon 338 bin turist ile 46,2 milyar dolar gelir sağlandı. Bu rakam ile tüm yılların en yüksek turist sayısına ulaşılan 2019 yılını turist geliri olarak geride bırakan 2022 yılında ciddi bir hareketlilik başlamış olsa da Türkiye'nin kişi başı turizm gelirinin acil olarak daha da artması hedefleniyor.
Her şeye rağmen 'Her Şey Dahil'
bu artışın önündeki engel olarak ise birçok uzmana göre 'Her şey dahil' sistemi gösteriliyor. TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya'ya göre turistlere her şeyi bir paket program halinde sunan sistem, turizm sektörüne direkt olarak etki ediyor ve Türkiye'nin turizm alanındaki uluslararası rekabet gücünü artıran uygulamaların başında geliyor. Bağlıkaya, "Enerji ve gıda fiyatlarındaki yükselişten kaynaklanan maliyet artışları nedeniyle her şey dahil sisteminin genel olarak turizm sektörü üzerinde büyük bir yük oluşturduğu yönünde değerlendirmeler olmasına rağmen, her şey dahil sistemi artı ve eksileriyle birlikte değerlendirildiğinde satış ve pazarlama alanında sunduğu avantajlar açısından olumlu yanı ağır basan bir sistem" diyor.
Turist sayısı öncelik olmamalı
Önceliğimiz ülkeye gelen turist sayısından ziyade gelen turistlerin ülkeye bıraktıkları döviz. 2021 yılında ülkemize gelen turist sayısı 29 milyon civarındayken, 2022 yılında 45 milyona yaklaştı. Fakat turist sayısında yüzde 50'nin üzerinde bir artış yaşanmasına rağmen kişi başına düşen ortalama harcama tutarında artış olmadı. 2021 yılında ortalama bin 28 lira günlük harcama yapan bir turistin harcama tutarı 2022 yılında 901 dolara kadar indi. Bunun altında yatan en önemli etken ülkemize gelen turistlerin ucuz tatil anlayışıyla gelmesi ve her şey dahil sistem otelleri tercih etmesi. Turizm ve Kültür Bakanımızın da dediği gibi artık turist sayısı öncelik olmamalı. Turistlerin ülkemizin tarihi ve turistik yerlerini gezmeleri ve yöresel
mutfağımızı deneyimlemeleri daha fazla ekonomik katkı sağlar. Artık turistler seyahat ettikleri ülkelerin yalnızca tarihi ve doğal güzelliklerini değil, damak tadını da deneyimlemek istiyor. Özellikle sosyal medya kullanımının had safhaya ulaştığı bu dönemde gastronomi turizmi için gelenler paylaştıkları fotoğraflarla ülkemizin tanıtımına da katkı sağlıyor. Türk mutfağında her yörenin ayrı bir lezzeti var. Karadeniz'e giden turist ile Güneydoğu'ya giden turist birbirinden çok farklı lezzetleri tadabilme şansına sahip. Bu çeşitliliği çok iyi kullanarak turizme yeni bir ivme kazandırabiliriz. Aynı zamanda popülerliği her geçen gün artan sağlık turizmi de unutulmamalı. Geçtiğimiz yıl 876 bin civarında turist, sağlık turizmi için ülkemizi tercih etti ve ekonomiye 1 milyar 600 milyon dolar döviz getirisi sağladı. Bu rakamın daha da üstüne koyacak potansiyelimiz var.
Kişi başı turizm gelirlerini artırmanın katma değeri yüksek turizm segmentlerine olan ilgiyi artırmakla mümkün olduğundan bahseden Bağlıkaya, bunu yaparken de Türkiye'yi dünya turizm sıralamalarında üst basamaklara taşıyan kitle turizminden de vazgeçmemek gerektiğine değiniyor. Hem kitle turizmindeki büyümeyi sürdürmek hem de kongre, sağlık, gastronomi, spor, doğa, kültür turizmi gibi alanlardaki gelişimi sağlamak için çalışmaya devam edeceklerini ekliyor. Konuya farklı bir bakış açısı ise TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken'den geliyor. Palandöken'e göre uzun yıllardır uygulanan her şey dahil sistemi ile gelen turistler sadece otellerde zaman geçirmek zorunda kalıyor, Türkiye'yi yeterince gezemiyor ve esnaftan alışveriş yapamıyor. Bu sebepten dolayı ekonomiye kazanılacak olan gelirin önünde büyük bir engel oluşturduğundan bahseden Palandöken, "Her şey dahil sisteminden vazgeçerek turizm potansiyeli yüksek ve iklimi çeşitli olan ülkemizde turizmden en yüksek verimi almalıyız. Her şey dahil sistemi kaldırarak esnaf ve sanatkarlarımızın kazançlarına mani olmamalıyız" diyor. Geçen yıldan itibaren aktif olarak 'her şey dahil' sisteminin kaldırılması için çalışan Palandöken, sistemin Türkiye'nin özgünlüğünü de yok ettiğini söylüyor. Her şey dahil sisteminin ülke ekonomisine, esnafa, sağlık, gastronomi ve kültür turizmine olumsuz etkileri olduğuna değinen Palandöken, "Her şey dahil sisteminden vazgeçilirse gelen turist hem daha çok yer gezer hem de esnaf ve sanatkarlarımıza kazanç sağlayarak ülke ekonomisine katkıda bulunur" diyor ve turizm gelirini artırabilmenin en önemli başlıkları olarak döviz getirisi daha fazla olan sağlık, kültür ve gastronomi alanlarına yatırım yapmak gerektiğine değiniyor. Geçtiğimiz günlerde Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Ersoy'un tam da bu konuda önemli bir girişimi oldu. Ersoy, Artık turist sayısının öncelik olmadığını, 2030 yılına kadar turizmin ekonomiye katkısını yüzde 4'ten yüzde 8'e yükseltmeyi planladıklarını ve bunu da müşterileri otelde tutmadan, ülkeyi gezerek ve yerel mutfakları deneyimleterek sağlayacaklarını söylüyor. Her şey dahil sistemini savunan Bağlıkaya da sistemden uzaklaşmadan da bu konunun mümkün olduğuna değiniyor; "Kıyı bölgelerimize deniz-kum-güneş için gelenleri, günübirlik veya birkaç gece konaklamalı turlarla farklı destinasyonlarımıza yönlendirebilmeliyiz. Seyahat acentalarımız, bu konuda ve uzun konaklama yapan ziyaretçilere, farklı şehirleri görebilecekleri turlar da düzenliyor. Örneğin Antalya'ya gelen turistler birkaç günlük turlarla Kapadokya'yı görmeye gidebiliyor. Bu konudaki tanıtımlar ve çalışmalar daha da artırılabilir" diyor.
Rehber turizmi sona mı eriyor?
Z kuşağının yeni bir sistem ile geldiğinden bahseden araştırma şirketi İpsos ise turizmin deneyim odaklı 81 ile yayılması için adımlar atıldığından ve bu adımlarda da sosyal medya gücünün çok yüksek olduğundan bahsediyor. Günümüzde rehber turlarla düzenlenmiş 5 yıldızlı otellerin yerine, yeme içme deneyiminin ağırlıkta olduğu festival ve sanat etkinliklerinin etkili olacağı düşünülüyor.
Bu söyleme destek ise Bağlıkaya'dan geliyor. Türkiye'nin sahip olduğu zenginlikleri daha fazla insanla buluşturmak gerektiğine değinen Bağlıkaya, kültür, doğa-macera, gastronomi, şehir turizmi olmak üzere farklı turizm çeşitlerini geliştirmek için çalışmalar gerçekleştirdiklerinden bahsediyor. Özellikle gastronomi turizminin gelişimi için yoğun bir çaba sarf ettiklerini ekleyen Bağlıkaya, "Balıkesir Zeytin Kültür Yolu Projesi, Gastro Tren Projesi, Kastamonu Elma Kültür Yolu Projesi, Hatay Agro Turizm İnfo Gezisi, Bursa Agro Turizm İnfo Gezisi gibi gastronomi turizmini geliştirecek birçok projeyi hayata geçirdik. Bundan sonra da gerek gastronomi gerekse kültür ve alternatif turizm çeşitlerini geliştirecek çalışmaları hayata geçirmeye devam edeceğiz" dedi.
Bir de işin sürdürülebilirlik tarafı var!
Her şey dahil sisteminin kullanıldığı pek çok otelde su, gıda ve enerjideki yüksek kayıpların tasarrufu en önemli gündem konularından biri. Enerji, su ve yemek tasarrufu ilkeleriyle başlayan sürdürülebilir turizm, turizm sektöründe bugün, rekabet gücünün yükselmesinin en önemli faktörleri arasında gösteriliyor. Sürdürülebilir Turizm için turizm tesislerini daha yeşil olmaya teşvik amacıyla bir dizi destek de verilmeye devam ediyor. Dünyadaki pek çok rakibine göre hizmet kalitesi ve tesis özellikleriyle öne çıkan Türkiye'de de otellerin sürdürülebilir sistemler açısından rekabeti lehine çevirdiği görülüyor.
Kalifiye eleman bulmak çok zor
Sektörün en çok zorlandığı konulardan biri olarak ise istihdam gösteriliyor. Krizlere son derece açık olan turizm sektöründe yaşanan dönemsel dalgalanmalar ve turizmin mevsimsellik etkisinden kurtulamaması nedeniyle hizmet kalitesi için büyük önem taşıyan kalifiye personelin sektörde tutulması çok zor. Bu nedenle turizmin 12 aya yayılması ve istihdamın sürekli hale getirilmesi de büyük önem taşıyor. TÜRSAB bu konuda TÜRSAB Akademi ve Özel TÜRSAB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile sektöre kalifiye eleman kazandırmaya devam ediyor