Gizli yükümlülükler olarak döviz takasları ve küresel finansal istikrar üzerindeki etkileri
Döviz takasları (FX swaps), forward işlemleri ve para takasları, küresel finansta önemli araçlar olarak öne çıkmakta; döviz ve para takası merkez bankaları, finansal kuruluşlar, belediyeler ve büyük şirketler tarafından yapılmakta ve kazanç sağlamanın yanı sıra döviz riski ve likidite yönetimi amacıyla kullanılmaktadır. Ancak bu araçlar bilançolarda görünmeyen ve geleneksel borç istatistiklerinde yer almayan gizli riskler ve yükümlülükler boyutuyla ulusal otoriteler bakımından öngörülemez ve yönetilemez araçlar olarak da dikkat çekmektedir. Bu durum, özellikle ABD dışındaki banka dışı kuruluşlar ve ABD dışı bankalar bakımından küresel finansal sistemde potansiyel kırılganlıklara yol açma riski taşıyor.
Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) istatistikleri
Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) internet sitesinde yer alan bir araştırmaya göre, döviz takasları ve ilgili araçlardan kaynaklanan toplam yükümlülükler 2022 sonu itibariyle alarm verici seviyelere ulaşmıştır. ABD dışındaki banka dışı kuruluşlar, bu "gizli" borçlardan 2022 sonu itibariyle 25 trilyon doların üzerinde borçlanmıştır. Döviz takası yükümlülüğü, 2016 yılında 17 trilyon dolarlık seviyesinden neredeyse yüzde 50’lik artış göstermiştir. Artan uluslararası ticaret ve para hareketleri ve entegre hale gelen küresel finansal piyasalar nedeniyle bu sonuç beklenen bir gelişmedir. Döviz takasları, küresel finansal yükümlülüklerin önemli bir bölümünü oluşturan, ancak şeffaf bir şekilde raporlanmayan bir durumu temsil etmekte ve düzenleyiciler ile piyasa katılımcıları için belirsizlikleri ve dolayısıyla sistemik risk potansiyelini artırmaktadır. Güncel BIS veri tabanı, dövize dayalı forward işlemleri, döviz takasları, para takasları ve opsiyonların 2024 ortasında 236 trilyon ABD dolarını bulduğunu göstermektedir (Tablo 1)
1). Kısa vadeli borçların tehlikesi
ABD dışındaki bankaların 35 trilyon doları aşan bir yükümlülüklerinin olduğu tahmin edilmektedir. Dolayısıyla ABD dışındaki finansal kuruluşlar daha büyük bir yük altındadır. Bu borçlar genellikle kısa vadeli olup, sık sık yenileme gerektirmektedir. Bu araçların kısa vadeli doğası, dolar likiditesinin yetersiz olduğu durumlarda borçlanma sıkışıklıklarına neden olma riskini artırmaktadır. Bu durum, özellikle 2008 Büyük Resesyonu sırasında ve daha yakın dönemde Kovid-19 pandemisinin yol açtığı piyasa çalkantıları sırasında açıkça gözlemlenmiştir.
Yenileme riski ve piyasa aksaklıkları
Döviz takasları ve ilgili araçlardaki yenileme riski, kurumların pozisyonlarını sürdürmek için sözleşmelerini sürekli olarak yenilemeleri gerektiği anlamına gelmektedir. Piyasa koşulları sıkılaştığında veya ABD dolarına olan talepte ani bir artış olduğunda, bu kurumlar gerekli fonları sağlama konusunda önemli zorluklarla karşılaşabilirler. Olası bir küresel çalkantıda, büyük sayıda kuruluşun aynı anda kısa vadeli yükümlülüklerini yenilemeye çalışması durumunda, yaygın bir piyasa bunalımı ortaya çıkabilir.
Merkez bankalarının takas hatları ve şeffaflık sorunu
Bu riskleri hafifletmek için merkez bankaları arasında para takas hatları kurulmuştur. Bu takas hatları, merkez bankalarının birbirleriyle para takas ederek piyasaya likidite sağlamalarına olanak tanıyor. Ancak, bu politika tepkilerinin etkinliği genellikle şeffaflık eksikliği nedeniyle sınırlı kalmaktadır. Gizli borcun coğrafi dağılımı belirsiz olduğu için; politika yapıcıların müdahalelerini etkili bir şekilde hedeflemeleri de zorlaşmaktadır. Bu yükümlülükler üzerindeki "sis", merkez bankalarının risklerin nerede yoğunlaştığını tam olarak anlamalarını engelleyerek, yetersiz veya yanlış yönlendirilmiş politika tepkilerine yol açabilir.
Gelişmekte olan ekonomiler için riskler
Gelişmekte olan ekonomiler için, döviz takasları ve türev ürünlerden kaynaklanan gizli borç yükümlülükleri, özellikle döviz rezervlerinin sınırlı olduğu durumlarda, ciddi riskler oluşturabilir. Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) verilerine göre, gelişmekte olan piyasalardaki toplam döviz borcu, küresel finansal sistemdeki toplam borcun önemli bir kısmını oluşturmakta olup, bu tür borçların şeffaf bir şekilde raporlanmaması, olası bir döviz likidite sıkışıklığında ülke ekonomilerini savunmasız hale getirebilir. Gelişmekte olan ekonomilerde dolar borçlarının kısa vadeli doğası, piyasa şoklarına karşı kırılganlığı artırmakta ve merkez bankalarının bu tür durumlarda etkin politika müdahaleleri yapma kabiliyetini sınırlandırabilmektedir.
Küresel finansmanda şeffaflık ihtiyacı
BIS'in vurguladığı bu durum, küresel finansmanda daha fazla şeffaflık ve gelişmiş raporlama standartlarına duyulan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Döviz takasları ve ilgili araçlar küresel ekonomide önemli bir rol oynamaya devam ederken; düzenleyiciler, politika yapıcıları ve piyasa katılımcılarının bu risklerin tam kapsamını bilmesi ve buna göre pozisyon almaları kritik önem taşımaktadır. Bu da verilerin gerçek boyutuyla bilinmesini yani veri şeffaflığını gerektiriyor. Aksi halde, küresel finansal sistem ani şoklara ve fonlama sıkışıklıklarına karşı savunmasız yakalanabilir.