Gıda milliyetçiliği krizi tetikliyor
Pandemi, savaş, yaptırımlar derken dünya ekonomisi çok farklı bir dönemden geçiyor. Çünkü küreselleşen dünyada yaşanan bu olaylar ve belirsizlikler direkt fiyatlara yansıyor. Belirsizliklerle fiyat artışı yaşayan sektörlerin başında ise gıda yer alıyor. FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) gibi kuruluşlar gıda enflasyonunun en önemli nedenlerinden olan buğday için kırmızı alarm veriyor.
Tüm dünyada enflasyon her ay yeni bir rekora imza atıyor. Gıdada yaşanan enflasyon artışı ise harcama sepetindeki ağırlığı nedeniyle tüketicileri en fazla etkileyen ana harcama grubu. Pandemi nedeniyle yaşanan arz-talep dengesizliğine kuraklık ve ardından gelen savaşın da eklenmesi özellikle buğday gibi ana ürünlerde fiyat artışlarını tetikledi. Ülkeler enflasyonun yükselişini ise ihracat sınırlamasıyla önlemeye çalışıyor. İhracatta getirilen bu sınırlama tüm dünyada gıdaya erişimi de zorlaştırıyor. Savaşın etkisiyle FAO’nun Nisan raporunda gıda fiyatları zirveyi kaydederken, fiyatların yükselmesindeki en önemli ürün olan buğday da rekor tazelemeye devam ediyor. Son 30 yılın en yüksek seviyesini yaşayan FAO hububat fiyat endeksi, 170,1 puan seviyesinde. Savaşın buğday enflasyonu oluşturmasının nedeniyse gayet açık. Dünyanın en büyük buğday ihracatçılarının başında Rusya geliyor. Seneden seneye değişen ikincilik sırasında Avustralya veya Kanada yer alıyor. Devam eden buğday ihracatçıları sıralamasında ise Ukrayna ve Arjantin yer alıyor. Bu yüzden savaşın hızlı refleksi buğday fiyatlarında görülüyor. 14 Mayıs günü sabah saatlerinde Hindistan’ın aldığı buğday ihracatı yasağı da yükselen fiyatları körükledi.
Chıcago buğday piyasasında Hindistan depremi..
Hindistan’ın ihracat yasağını değerlendiren AgResources Ceo’su Dan Basse, buğday ticaretinin bu haberle daha da zora girdiğini söylüyor. Rusya ve Ukrayna’nın 60 milyon ton buğday ihracatına değinen Basse, Ukrayna bu ticaretin ortalama 15 milyonunu üstleniyordu diyor. Ukrayna’daki tarlaların ne halde olduğunun bilinmediğine dikkat çeken Basse, ülkenin önceden ticaret ortaklarına tren yoluyla buğday gönderdiğini belirtiyor. Basse, tren yoluyla Polonya ve Romanya gibi ülkelere artık buğday gönderen bir Ukrayna olmadığı için bu açığı Hindistan’ın kapatacağını düşündüklerini ifade etti.
- Ukrayna ve Rusya’dan kaynaklı küresel buğday açığının 20-24 metrik ton beklendiğini belirten Basse, Hindistan’ın da dünya pazarından çekilmesiyle dünya gıda krizi kapıda diyor.
1. IAOM Avrasya Uluslararası Kongre ve Sergisi’nde gıda krizine dikkat çeken IAOM Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy da Hindistan’ın piyasadaki etkisini vurguladı. Ulusoy, buğday fiyatlarında geçen hafta ton başına 400-420 dolarlar konuşulurken, Hindistan’dan sonra 450-460 dolarların görüldüğünü söylüyor.
ABD Tarım Bakanlığı’nın 15-16 yıldır araştırma yapan uydu destekli USDA raporu da bu etkileri analiz ediyor. Bu raporu referans olarak aldıklarını belirten Ulusoy, raporda tahıl stoklarının 12 milyon ton açık vereceğinin yer aldığına değiniyor. Stokların 279 milyon tondan 267 milyon tona düşmesi beklenirken, Ulusoy bunun 2016/17 sezonundan beri en düşük kapanış stok rakamları olduğunu söylüyor. 20 Mayıs’taki tahıl fiyatlarınınsa bu rakamları satın almış vaziyette olduğunu vurguladı. Kontrat fiyatlarının da yükseldiğine dikkat çeken Ulusoy, nedeninin belirsizlik olduğunu ifade etti. Çünkü normal şartlarda ileri vadeli satışlar sezonun Mayıs ayında yapılır ve tüccarlar tarafından Ağustos-Eylül yüklemeli alım satım gerçekleştirilir. Ama bu durumun şu anda böyle olmadığına değinen Ulusoy, tedarikçilerin ve uluslararası firmaların belirsizlikle boğuştuğunu söyledi. Rusya kısıtlama koyar mı, Rusya’dan buğday satın alan ülkeler sınırlama koyar mı veya navlun fiyatları ne olur sorularına cevap verilememesi de bu belirsizliğin kanıtı.
Halihazırda yüksek seyreden Chicago vadeli buğday piyasası, Tarım Analiz firması Gro Intellegence Ceo’su Menker’in açıklamalarından sonra tekrar gündeme oturdu. 20 Mayıs’ta dünyadaki küresel buğday stoklarının yıllık tüketimin sadece yüzde 20’sini karşılayacağını açıklayan Menker, buğdayı enflasyon sürecinin başrol oyuncusu haline getirdi. Açıklamalara göre, dünyanın sadece 10 haftalık tüketime yetecek buğdayı kaldı ve bu 2008’den bu yana kaydedilen en düşük rakam.
Dünyanın ihtiyacı olan güvenilir tedarikçiler
Dan Basse, piyasaları derinden sarsan gıda enflasyonunun önüne geçmek için en önemli şeyin güvenilir tedarikçiler olduğunu söylüyor. Çünkü Hindistan gibi 29 ülke de hanehalkının talebi karşılamak için gıdadaki farklı ürünlere kısıtlama getiriyor. Basse ise ülkelerin gıda krizinden eşit etkilenmesi için güvenilir ihracatçıların gerekli olduğunu vurguluyor. Çünkü ‘‘Güvenilir tedarikçiler demek herkesin gıdayı eşit paylaşabilmesi demek’’ diyor. Fiyat artışlarının 2 yıl daha sürebileceğini söyleyen IAOM ABD Başkanı Randy Garvert, gıda enflasyonu nedeninin arz güvenliği sağlanamaması olduğunu söylüyor. Enflasyonun ABD’de gibi birçok ülkede sorun haline geldiğine değinen Garvert, Kuzey ve Güney Amerika’da kuraklığın da gıda enflasyonuna çok büyük katkı sağladığını belirtti. Dr. Eren Günhan Ulusoy da olumsuz iklim değişikliklerine dikkat çekerken, diğer tüm nedenlerle iklimin birleştiğinde açlık sınırı rakamlarının anlamlandığını ifade ediyor. Dünya Gıda Örgütü’nün Mayıs ayında yaptığı açıklamayı örnek veren Ulusoy, bugün 276 milyon insanın açlık sınırında olduğunu söylüyor. Halbuki 2019 yılında bu rakam 135 milyondu.
Ulusoy, gıda sektöründe önemli olan üç ülkenin (Rusya, Ukrayna, Hindistan) de tedarik sıkıntıları giderilmezse, 47 milyon insanın daha açlık sınırına katılacağını belirtiyor. Artan açlık sınırı ve gıda kıtlığıysa fiyatların yukarı yönlü ivme kazanmasını kaçınılmaz kılıyor. Çözüm kapısıysa yine aynı yere çıkıyor; güvenilir ihracat limanları.
Gübrede de kırmızı alarm veriliyor
Gıda enflasyonunun bir girdisi de ham madde fiyatlarındaki artışlar oluyor. TÜİK’in 2022 Mart ayı verilerine göre gübre ve toprak geliştiricilerin yıllık fiyat artışı yüzde 228,20 oldu. Tarımsal girdi fiyatlarının bu derece yükselmesinde Rusya savaşının etkisi görülüyor. Rusya ve Belarus’un dünyadaki gübrenin yüzde 40’ını oluşturduğuna dikkat çeken Dan Basse, 3 çeşit gübreyi de ihraç ettiklerini belirtti. Basse en önemli ticaret ürününün azotlu gübre olduğunu söylerken, bunun verimliliği yüzde 20-30 arttırdığını ifade ediyor. Kısacası piyasada Rusya ve Belarus’un yokluğu demek, tarladaki ürünlerin de rekolte kaybı anlamına geliyor. Yani sadece güvenilir tahıl ihracatçılarına değil, güvenilir gübre ihracatçılarına da ihtiyacımız var.