Finans teknolojilerinde milli atak

Bugün insanların cüzdanlarında 112 milyon banka kartı ve 59 milyon kredi kartı ile Avrupa’da lider durumdayız.
Bugün insanların cüzdanlarında 112 milyon banka kartı ve 59 milyon kredi kartı ile Avrupa’da lider durumdayız.

Türkiye finansal teknolojiler konusunda büyük bir atılım içinde. Bankalararası Kart Merkezi’nin milli ödeme sistemi TROY geçen ay devreye girdi. Borsa İstanbul, BISTECH projesiyle Nasdaq’ta bile kullanılan yazılımlar üretmeye başladı... Yine Borsa İstanbul ve Boğaziçi Üniversitesi işbirliğiyle dünyanın ilk finansal teknoloji odaklı Finans Teknopark’ı faaliyete geçti. Elektronik ticaretten bankacılığa, borsa işlemlerinden dijital paraya kadar bir çok alanda milli finans uygulamaları geliştirilip büyük tasarruf sağlanırken, yurtdışına da satılarak gelir elde edilecek.

375 milyar doların büyüklüğünü hayal edebiliyor musunuz? Şöyle diyelim Türkiye’nin milli gelirinin aşağı yukarı üçte biri. Türkiye’de geçen yıl banka ve kredi kartlarıyla harcanan para miktarı bu. Bugün insanların cüzdanlarında 112 milyon banka kartı ve 59 milyon kredi kartı ile Avrupa’da lider durumdayız. Bu kadar devasa bir para trafiği ise büyük oranda uluslararası ödeme sistemi şirketlerinin üzerinden akıyor. Yani bu işlemlerden alınan komisyonlar da yurtdışına gidiyordu.

Milli ödeme sistemi:

TROY 28 Nisan 2016 tarihi, Türkiye bankacılık ve finans sektörü için çok önemli bir gündü. Bankalararası Kart Merkezi uzun yıllardır üzerinde çalıştığı milli ödeme sistemini TROY adıyla çalıştırmaya başladı. TROY, basit olarak bugün Visa ve MasterCard uluslararası ödeme sistemi şirketlerinin milli versiyonu. Cebimizdeki her kredi kartı ve banka kartının üzerindeki bu logoların yerini TROY alabilecek. Böylece para trafiğinden doğan komisyon ve ücretler Türkiye’de kalacak. Zaten BKM’nin verilerine göre 2015 yılında gerçekleşen işlemlerin yüzde 98,5’i yurtiçinde gerçekleştiriliyor. Yani çok büyük oranda Türkiye’deki bankacılık ve ödeme trafiğinden uluslararası şirketlerin büyük payı alması tartışmalı bir konuydu. Bu alanda milli bir alternatif gelmesi ile bankalar ve kullanıcıların TROY’a ilgisinin hızla artması bekleniyor.

TROY hızlı başladı

TROY.
TROY.

Mayıs 2016 itibarıyla Türkiye’deki tüm POS ve ATM’lerde TROY logolu kartlarla ödeme yapmak mümkün hale geldi. 1990’da kurulan BKM, TROY’u 8 kişilik bir ekiple gerçekleştirirken bugüne kadar en fazla emek harcanan proje olduğunu açıkladı. TROY hemen faaliyete geçişinde 10 banka ile anlaşırken önümüzdeki yıl kart verme yetkisi olan Türkiye’deki 29 bankanın tümüyle kullanılabilir olacak. Kart ve ödeme teknolojilerinde Türkiye, özellikle taksit sisteminin çok talep görmesiyle dünyada çok önemli bir noktaya geldi Avrupa’da lider durumdaki Türkiye, örneğin temassız kartları uygulayan ilk ülke olurken, mobil ödeme sistemlerinde lider ülkeler arasında yer alıyor. TROY, ödeme sistemlerinin bu kadar yaygın kullanıldığı ve inovasyonun yüksek olduğu bir alanda Türkiye açısından geç bile kalınmış bir girişim. Ama geç olsun, bizim olsun. TROY sayesinde zaten ileri seviyede olduğumuz bir alanda artık yerel ihtiyaçlara hızlıca yeni inovatif çözümler üretebilecek. Mobil ödeme gibi, biyometrik teknolojilerin entegre edilmesi gibi alanlarda hızla yol alınabilecek.

Ödeme bilgisine milli koruma

Türkiye bugün cüzdanlarda taşıdığı 112 milyon banka kartı ve 59 milyon kredi kartı ile Avrupa'nın lideri.
Türkiye bugün cüzdanlarda taşıdığı 112 milyon banka kartı ve 59 milyon kredi kartı ile Avrupa'nın lideri.

Artık rastlantı mı desek, TROY’un faaliyete geçmesinden bir ay kadar sonra uluslararası online ödeme sistemi şirketi PayPal Türkiye’den çekildiğini açıkladı. PayPal gibi sistemler internet üzerinde kredi veya banka kart bilgilerinin internette dolaşmasını engelleyen ve elektronik ticaret sitelerine uluslararası bir ödeme altyapısı sunan servisleriyle popüler oldular. PayPal gibi bir sisteme banka veya kredi kartınızla para yüklüyorsunuz ve PayPal destekleyen tüm elektronik ticaret sitelerinde harcayabiliyorsunuz.

PayPal, BBDK’dan lisans verilmediğini belirterek çekildiğini açıkladı. Ancak kulislere göre PayPal’ın Türkiye’den çekilmesinin nedeni Haziran 2015 itibariyle yürürlüğe giren 6493 sayılı elektronik ödeme sistemleri kanununun yönetmeliği... Bu yasa ve yönetmeliğe göre Türkiye'de finansal işlem yapan firmaların müşteri bilgilerinin tutulduğu ve işlem yapılan sunucuların Türkiye'de tutulması şartı getirildi. PayPal’ın bu yönetmeliğin gereği olarak sunucularını getirmeden lisans almaya çalıştığı ve alamadığı yönünde. Bu kanun, para işlemlerini izleyebilmek, Türk kullanıcıları ve onların kişisel bilgilerini korumak amacıyla böyle bir koşul getirmişti. Elektronik ticaretin sınırların ötesine taştığı günümüzde böyle bir şart çok önemli. Çünkü sorunlu bir işlemde tüketicinin yabancı bir ülkenin mahkemelerinde hak kaybına uğramasına yol açtığı gibi, tüm kişisel veriler yurtdışına çıkarılabiliyordu. Aynı yasa ve yönetmelik Avrupa Birliği ülkelerinde aynen uygulanıyor. PayPal, büyük ihtimalle Türkiye’deki işlem hacmini böyle bir yatırımı yapmak için yeterli görmemiş olabilir.

PayPal'ın yerlisi var

Bugün ödeme sistemlerinde kartlı yani ‘plastik para’dan “dijital para’ya ‘elektronik para’ya bir geçiş dönemi yaşıyoruz. PayPal gibi şirketlerin, yanı sıra geçen sayıda yazdığımız gibi Bitcoin gibi kriptopara’ların dönemine giriliyor. Bugün Türkiye’de kredi ve banka kartlarıyla yapılan 9 liralık harcamanın 1 lirası internet üzerinden yapılıyor. Bununda yarısı şimdiden cep telefonlarından harcanıyor. 375 milyarlık işlem hacmini düşünürseniz, internet harcamalarının hacminde büyük bir sıçrama var. BKM bu alanda da çok önemli bir projeyi geçen yıl hayata geçirdi. BKM Express adındaki elektronik cüzdan ile PayPal’a yerel rakip oldu.

Akıllı telefon aplikasyonu ile internetin yanı sıra mobil ödeme imkanı da sunmaya başlamıştı. Bankacılık ve ödeme sistemlerinde bu kadar ileri durumdaki bir ülkeye de milli uygulamalar yakışırdı doğrusu.

Borsada milli yazılım

Borsa İstanbul.
Borsa İstanbul.

Borsa İstanbul, sessiz sedasız finans teknolojilerinde büyük girişimlere imza atıyor. Geçen yıl ABD ve dünyanın en büyük ve popüler borsalarından Nasdaq ile işbirliğine başlayan BİST, önümüzdeki 5 yıl içinde tamamen milli bir borsa yazılımı üretecek. Bu yazılımın da 25 ülkedeki tek satıcısı olacak. Nasdaq’ın ilk defa kaynak kodlarını açtığı BİST’teki yazılım mühendisleri şimdiden dünya çapında satılabilecek yazılımlar üretmeye başladılar. BISTECH adı verilen finans teknolojileri dönüşüm programı çerçevesinde Türk finans piyasaları baştan aşağı milli yazılım sistemleri ile yenilenecek. BISTECH'in ilk fazı olan Pay Piyasası işlem sistemleri, 2015’in sonunda devreye alındı bile.

Önümüzdeki günlerde ikinci faz olarak Vadeli İşlem ve Opsiyon, Borçlanma Araçları ve Kıymetli Madenler ve Taşlar Piyasaları işlem sistemleri hayata geçirilerek, şu anda ayrı sistemler üzerinde işlem gören tüm piyasa tek ve ortak bir platformda toplanacak. BISTECH çerçevesinde üretilen "Replay Trading" adlı sistem, tamamen Türk mühendisler tarafından geliştirildi. Sistem Nasdaq tarafından hemen dünyaya satılmaya başlandı. Sistemde, Borsa üyeleri tarafından gün boyunca gönderilen emirlerin Replay Trading tarafından otomatik olarak simülasyonu yapılıyor ve kısa süre içerisinde bir milyon emirlik test yapılarak gözden kaçan hatalar bulunabiliyor.

BISTECH, Türkiye'de sermaye piyasası sektöründeki tüm kurumları etkilediği gibi kalmayıp yurt dışındaki sektör oyuncularını da etkiliyor. Tüm işlem ve takas sistemlerinin alt yapısının değiştirildiği BISTECH tamamlandığında Borsa İstanbul, Takasbank, MKK ve SPK'nın yanı sıra 300'ü aşkın Borsa üyesi, 10'dan fazla yazılımcı kuruluş ve 10'u aşkın veri yayın kuruluşu da kendi sistemlerinde değişiklik yapmış olacak. Yani, finansal teknolojiler konusunda büyük bir dönüşüm gerçekleştirilecek. Tabi bu dönüşümün meyveleri de yurtdışında birçok kuruma satılabilecek, destek ve danışmanlık gelirleri elde edilecek. Türkiye finans teknolojilerinde bölgede çok önemli bir oyuncu haline gelecek.

Dünyada bir ilk: Finans teknoparkı

Borsa İstanbul, BISTECH gibi büyük bir projeyi yürütürken, belki çok daha önemli sonuçları olacak bir girişime de imza attı. Boğaziçi Üniversitesi ortaklığı ile kurulan Finans Teknopark A.Ş. Mayıs 2016 itibariyle kapılarını yazılım şirketlerine açtı. İstanbul'un uluslararası bir finans merkezi haline gelmesi hedefinin önemli bir ayağını oluşturacak. Dünyada bu alanda ilk olan Teknopark, sermaye piyasaları ve bankacılık başta olmak üzere finans sektöründe Ar-Ge altyapısının geliştirilmesi, Ar-Ge odaklı bir ekosistem oluşturulması, Türkiye'nin bu alandaki teknolojik dışa bağımlılığının en aza indirilmesini hedefliyor. Yaklaşık Borsa İstanbul kampüsünün içinde 10 bin metrekare büyüklüğündeki kiralanabilir ofis alanı bulanan Finans Teknopark’ın bin metrekaresini de kuluçka merkezi olarak finans teknolojileri alanındaki girişimcilere bedelsiz olarak tahsis edilecek.