‘Feodalite’den kurtulmak gerek...

Ali Saydam.
Ali Saydam.

Geçenlerde bir belgesel için hasbelkader benim de görüşlerimi aldılar. Konu, güncel ‘mecralar’ üzerineydi. Özetle, şöyle bir başlık atabiliriz: “Sosyal medya, geleneksel medyaya karşı…” ya da “Dijital medya, analog medyaya karşı…” İkisi de olur… Belgeseli LinkedIn hesabımdan izleyebilirsiniz.

İş dünyasının, yatırımcıların, sorumluluk taşıyan tüm yöneticilerin, toplum bilimcilerin, iletişimcilerin, ailelerin, gençlerin ilgisini çekecek ve kendi sosyal hayatlarındaki durumlarla yüzleşecekleri genel tespitler şöyle:

1.Analog ya da geleneksel medya dediğimiz mecralar (TV, gazete, dergi, radyo), dijital (web siteleri, platformlar) ve sosyal medya karşısında yok olup gitmiyor…

2.Geleneksel medyanın inandırıcılığı, sosyal medyadan kıyas kabul etmeyecek kadar fazla.

3.Yarattığı güven ortamı nedeniyle analog medyanın, reklamları ‘taşıma’ yani bu amaçla tercih edilme kabiliyeti, dijitale oranla çok daha yüksek.

4.Dijital ve sosyal medya kısa vadede son derece etkililer; hele de dezenformasyon için ideal araç olarak ortaya çıkıyorlar. Oysa, bunların mumları orta vadede sönüyor, mecranın güvenilirliği daha da düşüyor. Geleneksel medyanın etkisi ise devamlılık arz ediyor.

5.Sıcak haber konusunda tabii ki dijital ve sosyal mecralar daha şanslılar, ancak geleneksel medya yorum odaklı ve zengin haber malzemesine dayanan, araştırmacı gazetecilik ve yayın felsefesiyle ‘içindekinin içindeki’ni faş ederek büyük rekabet avantajı elde edebilme şansına sahip.

6.‘Kalıcılık-akışkanlık’ çatışmasında kazanan, elbette geleneksel mecralar oluyor. Çünkü, yeni medyanın biçiminden kaynaklanan içerik özellikleri, yani sürekli değişebilmesi, farklı gündemleri öne çıkarması ve tadilata açıklığı bir anlamıyla ‘kaygan zemin’…. Öte yandan analog medyadaki içeriklerin sabit oluşu, yalnızca arşiv çalışmaları için bir malzeme oluşturmuyor, aynı zamanda doğru ya da yanlış da olsa içeriğin sorumluluğunu üreticisine yüklüyor.

7.Geleneksel medyanın ilk altı maddede ifade edilen ve pozitif ayrışan özelliklerinin yönetilebilir olması için yapılması gereken ve maalesef bugün hâlen ihmal edilen 4 alanda stratejik planlı programlı yatırım anlayışının hayata geçirilemeyişi, analog medyanın itibarını, kapasitesi ve gücü seviyesine yükseltememekte.

Nedir bu dört ‘kritik’ yatırım alanı?

1.‘İnsan Kıymetleri’ne yatırım. Bir kere anlayışı değiştirmek ve çalışanı bir ‘kaynak’ değil, ‘kıymet’ gibi görmeye başlamak gerek. Yıllarca insana, su, elektrik, fosil yakıt gibi tüketilebilen bir nesne gibi muamele eden ve bunun yansıması olarak ortaya çıkan ‘insan kaynakları’ yaklaşımını terk etmek çok önemli… Dünyada tüm üretim araçları ve ilişkileri değişirken iletişim odaklı tekamülü izlemek ve içselleştirmek için uluslararası düzeyde eğitim programlarıyla donatılmış bir ‘İnsan Kıymetleri’ politikasını tesis etmeden, yukarıda bahsettiğimiz ‘pozitif ayrışmayı’ sürdürebilmek mümkün değildir.

2.Pazarlama İletişimine yatırım. Anglosakson dilindeki ifadesiyle ‘marcom’, en az üretim kadar önem taşımaktadır. Bugün geleneksel medyanın kendisini ifade etmekte çok ciddi şekilde zorlandığını ve pazarlama iletişiminin P’sini hayata geçiremediğini söylersek olayı abartmış olmayız. Yayıncılığı biliyor olmak, marcom’u da bilmek anlamına gelmez.

3.Yapısal süreçlere yatırım. Medyada üretim süreçlerine hâkimiyet, yönetim süreçlerinde aynı yetkinlikte olunduğu anlamına gelmez. Finansal süreçler, kalite yönetimi, risk ve yatırım yönetimi, kariyer planlaması süreçleri, ortaklıklar, iş birlikleri, çalışan markası ve memnuniyeti yönetimi vb. süreçler, belli bir stratejiyle, yani hedef, hedefe giden yol ve ölçümlemelerle yönetilecek iyileştirmeler devreye sokulmadıkça sürdürülebilir bir başarıdan söz etmek de zor olacaktır.

4.AR-GE’ye yatırım. Bugün, ciddi herhangi bir müessesede ‘Araştırma Geliştirme’ye yatırım yapılmadan tekamülün sağlanması imkânsızken; geleneksel medyamızda hâkim olan feodal, “Ben yaptım oldu” anlayışıyla bırakın dijital dünyayı, iş dünyasının hiçbir sektöründe ya da alanında uzun vadede hayatta kalmak mümkün değildir.

Ezcümle; geleneksel medyayı nesiller boyunca ayakta tutacak tek stratejik karar şu olmalıdır: Feodal Orta Çağ zihniyetinin hâkim olduğu üretim ve yönetim ilişkilerini çağın gerekleri doğrultusunda ve rekabet şartları içinde geliştirmek için terk edilmesi gereken kötü alışkanlıkları bilmek ve yeni kültürleri edinmekten korkmamak.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım