Fabrikalar ‘akıllandı’
Gelişen otomasyon teknolojisiyle on plana çıkan akıllı fabrikalar maliyetleri azaltarak, üretimde kalite ve verimlilik artışı sağlamakla kalmayıp endüstrideki diğer firmalara dijital dönüşüm için de destek veriyor.
Başta kendileri arasında olmak üzere dışarıyla da iletişim kurabilen sistemleri içeren akıllı fabrikalar, 21. yüzyılın değişen beklentilerini ve müşterilerin kişisel ihtiyaçlarını karşılamada yüksek potansiyel içeriyor. Akıllı fabrikaların temel özelliği, üretimde bilgisayar kontrolleri, büyük veri, modelleme ve diğer otomasyon araçlarının kullanılması iken, akıllı, planlı, raporlama içeren otomasyon temelli sistemler ve yazılımlar, en az kaynakla en kısa sürede en kaliteli üretimi gerçekleştirmek isteyen firmaların çözüm ortaklığını yapıyor.
Seri üretimde belirlenen standartların sürdürülebilir olmasına katkı sunan, yeni ürünleri pazara sunma süresini yüzde 25 ile yüzde 50 arasında kısaltan, mühendislik giderlerini yüzde 30’a kadar düşürüp, yüzde 70 oranında da enerji tasarrufu sağlayan otomasyon teknolojisi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük rağbet görüyor.
Üretimin iki kahramanı var: “robotlar ve insanlar”
Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri Ürün Yönetimi ve Pazarlama Birim Müdürü Tolga Bizel, akıllı fabrikalarda üretimin iki kahramanı var: “Robotlar ve İnsanlar” diyerek geleneksel üretim sistemlerinin teknolojiyle donatılması ve dijitalleşmesiyle ortaya çıkan akıllı fabrikaların; üç boyutlu baskı ve tasarımlar, veri analizi, raporlama sistemleri, makineler arası iletişim, bulut bilişim sistemleri, nesnelerin interneti, yapay zekâ, makine öğrenebilmesi ve eğitilebilmesi gibi teknolojik gelişmelere ev sahipliği yaptığını vurguluyor.
Bizel, üretime akıl katan tüm bu çözümlerin, verimlilik ve operasyonel hız ve iyileşme sağlarken ileri otomasyon çözümlerinin entegrasyon, üretkenlik ve esneklik konusunda firmalar için yüksek katma değer yarattığından söz ediyor.
Teknolojik gelişmelerin getirdiği fırsatların endüstriyel firmaların kalkınması, zorlu rekabet yapısı içinde yer edinmeleri ve doğru finansman modelleri kazanması noktasında işletmelere büyük avantajlar sunduğunu anlatan Bizel, üretim sürecinde giderek yaygınlaşan makineleşmenin; ürün çeşitliliğini ve kalitesini artırırken üretim sahalarının otomasyon sistemlerine entegre olmasıyla daha kaliteli ve uygun maliyetli ürünlerin tüketicilere ulaşmasının sağlandığını aktarıyor.
2055’e kadar işlerin yarısı robotlara yapılacak
“Robotların geleceğine baktığımızda veriler, genel iklimin robot ve insan iş birliğiyle hibrit olacağını gösteriyor” şeklinde konuşan Bizel, “ancak tek başına robotların hâkim olduğu ve insan iş gücünün tamamen devre dışı kaldığı bir durum söz konusu görünmüyor” diye ekliyor. Burada insan kaynağının doğru iş alanlarına kanalize edilmesi, robotların ise ağır iş alanlarında konumlanmasının düşünüldüğünden söz eden Bizel, “McKinsey Global Institute’in hazırladığı bir rapora göre, dünyadaki işlerin neredeyse yarısı 2055 yılına kadar robotlarla yapılacak. Yayınlanan rapor, mesleklerin yaklaşık yüzde 60’ının insanların ürettiği toplam değerin ise yüzde 30’undan fazlasının otomasyonla halledileceğini ortaya koyuyor” diye örnek veriyor.
Bizel, “Mitsubishi Electric olarak; geleceğin üretim dünyasında robotların insanların yerini alan değil, insanlarla iş birliği yapan mekanik bir eşlikçi olarak yer alacağını düşünüyor, imza attığımız robot teknolojileriyle akıllı fabrika yatırımı yapmak isteyen sanayicilerin yanında yer almayı sürdürüyoruz” derken, kendi üretim bantlarında yaklaşık 2003 yılından beri e-F@ctory adını verdikleri farklı bir yapılanma ve üretim algoritmasını tercih ettiklerini belirtiyor. Bizel son olarak, “Bizim için çok önemli bir yatırım olan e-F@ctory alt yapısını siber fizik sistemlerini kullanarak üretim süreçlerinin iyileştirilmesi ve üretimin dijitalleşmesi olarak özetleyebiliriz” diyor.
Bosch Endüstri 4.0 Proje Satış Direktörü Murat Kurtlar ise, bu alanda yapılacak yatırımlara paralel olarak Türkiye’de de gerçek zamanlı veri odaklı çalışan, dijital dönüşümde kültürel değişimi içselleştirmiş, inovasyon kültürünü firma içinde yaygınlaştıran ve kendini sürekli olarak güncelleyen fabrika ve sanayi şirketlerinin sayısının artacağına inanıyor.
Kurtlar, çalışılan endüstriyel alan ve firmaların ihtiyacına bağlı olmakla birlikte lokal ve global pazarda rekabetçi kalabilmek ve sürdürülebilir bir başarı için; verimlilik artışı, maliyetlerin optimize edilmesi ve insanın, üretim değer akışında daha verimli süreçlerde ve doğru alanlarda görev almasının sağlanması gerektiğini dile getiriyor.
- Türkiye'nin dünyada robot kullanımında bulunduğu sıra: 17
Maliyetleri düşüyor
“Tüm bu araçlardan faydalanılarak üretimin ne yöne evrileceği kestirilebilir. Bu sayede şirketler öngörü sahibi olur ve faaliyet gösterdikleri pazar içinde daha avantajlı konuma gelebilir” diyen Kurtlar, akıllı üretim sistemine sahip fabrikalarda, geleneksel olanlara oranla hata payının da daha azalacağını söylüyor.
Tedarik yönetimi ve sipariş takibini de akıllı fabrikalarda çok daha kolay şekilde yapılacağını öngören Kurtlar, “akıllı fabrika çözümleri, kaynakların israfını azaltarak ve üretim süresini düşürerek maliyetlerin kısılmasında da etkilidir” diyor.
İnsan kaynağı açısından bu dönüşüm çalışanları nasıl etkilediğiyle ilgili olarak, Kurtlar, “İşin odağında kültürel değişim var. En yüksek teknoloji donanımına ve en güncel yazılıma yatırım yapsanız dahi farkındalığı yüksek olmayan ve dijital dönüşümün gerekliliklerini içselleştirmeyen bir organizasyonunuz varsa maalesef dönüşüm mümkün olmayacaktır. Bu nedenle başarı için, dijital dönüşüm ekiplerinin kurulması, bu ekiplerin yönetilmesi ve bu sürecin CxO’nun liderliğinde yürütülmesi gerekiyor” diye ekliyor.