Eşitsizlik pandemisi

Arşiv.
Arşiv.

Küresel ekonomiyi derinden sarsan kovıd-19 salgını ile mücadelede en önemli yeri ülkelerdeki aşılanma oranı aldı. Fakat ülkelerin aşıya ulaşım imkânları eşit düzeyde değil. Gelişmiş ülkelerde aşılama oranları ortalama yüzde 70’lere yaklaşmışken, geri kalmış ülkelerde bu oran yüzde 3’lerde kaldı. Aşıdaki bu eşitsiz dağılım, ekonomiler için de eşitsiz toparlanmayı beraberinde getirdi.

Pandemi gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasındaki gelir eşitsizliğini arttırdı. Ülkelerin salgınla mücadelesinde en önemli silah olan aşıya eşitsiz erişim, ülkelerin ekonomik toparlanmasında da farklılıklara yol açtı. Pandemi döneminde ülke ekonomilerinin yönünü, ülkelerin aşıya erişimi ve aşılanma oranları belirledi. Her ülke aşıya eşit oranda ulaşamadı. Kimi ülkeler nüfusunun 2 katı oranında aşı stoklarken, kimi ülkelere aşı hiç ulaşmadı. Aşıya eşitsiz ulaşım hem ülkeler arasında hem de bireyler arasındaki gelir adaletsizliğini artırdı. Aşırı yoksulluk oranı 2020’de, 20 yılı aşkın bir süre sonra yeniden arttı. Yaklaşık 100 milyondan daha fazla insan günde 1,90 doların altında bir gelirle yaşamaya başladı. Salgının etkilerini gidermenin ve insanların normal hayatlarına dönmesinin en hızlı yolu, dünyayı aşılamaktan geçiyor. Buna ek olarak, dünya üzerindeki her birey eşit yaşama hakkına sahipken, aşılamada bu eşitlik görülmüyor. Düşük gelirli ülkelerdeki insanların yüzde 3,3’ü iki doz aşı olurken, yüksek gelirli ülkelerdeki insanların yüzde 67,2’si iki doz aşı oldu.

Aşının, pandemi dönemi ekonomisinde, talep ve arzın belirleyici faktör olduğuna değinen İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Dinç, aşının küresel ölçekte adaletsiz dağılımının, ülkelerarası gelir dağılımında uçuruma neden olduğunu belirtti. Sürekli artan gelir dağılımındaki bozulmanın pandemiyle hız kazandığına dikkat çeken Dinç, en üst gelir grubunun artık hiçbir ekonomiye ait olmadığını, dijitalleşmeyle de diğer gruplarla arasındaki uçurumu açtığını vurguladı.

Zayıflayan bir ekonominin diğer ekonomiler için de risk oluşturduğuna dikkat çeken Dinç, bunun en önemli nedeninin küreselleşme ile pazar ve tedarik zincirlerinin iç içe geçmesi olduğunu ifade etti.

Aşı eşitsizliği küresel ekonomik toparlanmayı baltalıyor

Aşının eşitsiz dağılımının küresel ekonomik toparlanmayı baltaladığı üzerinde duran Dünya Bankası, aşı eşitsizliğinin, uzun vadede ekonomik eşitsizliğe sebep gösterildiğini vurguluyor. Bu ekonomik eşitsizlik, aşı tedariğinde zengin ülkelerin stoklama yapabilmesi, daha fazla insana aşı ulaştırmasıyla pandemideki kapanmanın etkilerini kolay silebilmesinden kaynaklanmakta. Aşının eşitsiz dağılımına kayıtsız kalan yüksek gelirli ülkelerin aksine, Dünya Ekonomik Forumu’nun sanal toplantısında, Güney Afrika’nın Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, bazı ülkelerin ihtiyaçlarının dört katı kadarını bile aldıklarına dikkat çekerek, zengin ülkeleri fazla dozlarından vazgeçmeye çağırdı.

Dünya Sağlık Örgütü pandemi dönemi başında, bu eşitsizliğin önüne geçmek için çok taraflı aşı dağıtım programı Covax’ı uygulamaya koydu. Bu programla, Afrika nüfusunun dörtte birini aşılamaya yetecek 600 milyon doz ayırdı. Ancak bir süre sonra, Güney Afrika’nın üst-orta gelirli ülke statüsü içinde olduğunu açıklayıp, yardım programına almayacağını netleştirdi. Dolayısıyla bunun gibi birçok yardım adı altında program, aşının eşitsiz dağılımının önüne geçemedi. Aslında Moderna, Biontech ve diğer aşılar 450 milyon euro civarında, Oxford-Astra Zeneca aşısı ise yüzde 97 oranında kamu desteği aldı. Aşıda kullanılan MNRA teknolojisi yine kamu fonuyla karşılandı. Yani büyük oranı halkın cebinden karşılanan aşılarda, finansal bir enstrüman gibi kâr marjı oluşturuldu. Afrika, Mısır, Afganistan gibi düşük gelirli ülkelerin ekonomik toparlanmaları geciktirildi. Covax gibi yapılmaya çalışılan yardımlar etkisiz hale getirildi. Sonucunda toplumun normal hayata kısa vadede dönmesi ve ekonomik koşulların iyileştirilmesi engellendi. Yani, düşük ile yüksek gelirli ülkeler arasında aşıların eşitsiz dağılımı, ülkeler arasındaki ekonomik toparlanma farkının nedeni oldu.

Küresel ekonomik iyileşme ile aşıların erişilebilirliği arasındaki bu bağlantı, 2020-2021 sürecinde yüksek gelirli ülkelerle, düşük gelirli ülkelerin oranları karşılaştırıldığında anlaşılıyor. Ülkelerin ekonomik iyileşme farkını yorumlayabileceğimiz GSYİH büyüme oranları, yüksek gelirli ülkelerde 2019 yılında kırılma yaşasa da, 2020 döneminde yukarı yönlü ivme kazandı. Ama düşük gelirli ülkelerle kıyaslandığında bu ekonomik toparlanmanın adaletsiz dağıldığı görülüyor.

‘Güçlü ekonomiler eşitsiz toparlanmaya kayıtsız kalıyor’

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Yusuf Dinç “Sağlık alanında dahi gördüğümüz bu eşitsizliğin, ekonomilerdeki eşitsiz toparlanmayla son bulmasıyla, her geçen gün artık kapitalizm ve onun meşruiyet zemini olan Darwinci tezler daha çok sorgulanacak” şeklinde konuşan Doç Dr. Yusuf Dinç konuyla ilgili olarak “Ekonomideki bu tezlerin doğrulanması, sadece insanın değil, tüm türlerin ve çevrenin aleyhinedir. Çünkü rekabet, üstünlük hevesini her şeyin üstünde tutar ve en doğru ifadesiyle her şeyin üstüne basar. Krizlerimizin çoğu bundandır. Hatta her kriz talep krizi olarak ifade edildiği halde ben bu iddiaya ikna olmuyorum. Talep hiçbir zaman kriz yaşamayacak kadar güçlüdür’’ dedi. Dinç, tüm kapitalist krizlerin “bölüşüm” krizi olduğunu, yaratılan gelirin adil dağılımı gerçekleşmedikçe de bu krizlerin yaşanmaya devam edeceğini belirtti.

Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Okşak ‘‘Maalesef en güçlünün ayakta kalıp hayatına kayıtsız devam edeceğini söyleyen ‘Darwin Sendromu’ haklı çıkıyor. ’’ Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Okşak, bazı düşük ve orta gelirli ülkelerde nüfusun yüzde 1’inden daha azının aşılandığını vurgulayarak, bunun düşük gelirliler için çok büyük bir ekonomik buhran anlamına geldiğini söyledi. Aşı dağılımındaki eşitsizlik ile, güçlü ve zengin ülkelerin bu türbülanstan çok az zararla yoluna devam edeceğini, düşük gelirli ülkeleri ise ekonomik açıdan çok zor günlerin beklediğini belirtti.

En büyük kayıp en düşük gelirlide

Bu dönemde en fazla yoksul kesime ek olarak, 100 milyondan daha fazla insan da yoksullaşmaya başladı.
Bu dönemde en fazla yoksul kesime ek olarak, 100 milyondan daha fazla insan da yoksullaşmaya başladı.

Ekonomide, pandemi etkisiyle daralmayı tüm gelir grupları hissederken, ekonomik iyileşmedeki eşitsizlikle en yoksul yüzde 20‘lik kesim gelirlerdeki en keskin düşüşü yaşadı. 2021’de yoksul kesimin gelir düşüşü yukarı yönlü devam ederken, zengin hanehalkı bu düşüşü azalttı. Bunun nedeni, en yoksul yüzde 40’lık kesiminin gelir kayıplarını daha fazla telafi edememiş ve buna imkan sağlanamamış olmasıydı. Fakat, yüksek gelirlilerin aşıya hızlı ulaşımı ile iktisadi faaliyetlerine hızlı dönmeleri, bu kaybı hızlı telafi ettirdi. Bu dönemde en fazla yoksul kesime ek olarak, 100 milyondan daha fazla insan da yoksullaşmaya başladı.

  • Günlük kazancı 1,90 doların altında olup mutlak yoksulluk ile mücadele eden insan sayısı yüzdesi Dünya Bankası’nın verilerine göre 25 yıl sonra ilk defa artış gösterdi.

Tüm bu gelişmeler aslında gelir eşitsizliğinin pandemi döneminde oldukça arttığını gözden kaçırılamaz hale getirmekte. Yine yardım kuruluşu olan Oxfam’ın raporuna göre 100 yıllık kayıtlarında ilk defa aynı anda tüm ülkelerde gelir eşitsizliğinin arttığı kaydedilmekte. Pandemide artan bu gelir eşitsizliğine bakarak, ekonomik literatürde Peter Atwater’ın popülerleştirdiği şekilde ‘K’ harfi şeklinde bir gelir farklılığı durumunun ortaya çıktığı görülmekte. Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Okşak konuyla ilgili, alt gelir grubunun daha fazla yoksullaştığını onayladı ve üst gelir grubu ülkelerinin aşıları hızlı biçimde paylaşması gerektiğini belirtti. Okşak: “Düşük gelirli ülkeler, yüksek gelirliler ile benzer aşılama oranlarına sahip olsaydı, düşük gelirlilerin GSYİH’leri tahminen 38 milyar dolar kadar artabilecekti. Bu yüzden aşıların paylaşılması ve üretiminin önündeki engellerin kaldırılması bu adaletsizliğin önüne geçebilir” dedi.