Enflasyon düzeltmesi için geri sayım başladı
Türkiye, mali tarihinde ikinci kez “enflasyon düzeltmesi”ni uygulamaya hazırlanıyor. Enflasyon canavarı nitelemesinin hafızlarımıza kazındığı 90’lı yılların ardından 2004 yılında işletme bilançoları için “temiz bir sayfa” açılmış, 2003 yıl sonu bilançoları enflasyonun tahribatından önemli ölçüde arındırılmıştı. Bu ilk uygulama olmuş, “şartlar” oluşmadığından “uzun süren bir sessizlik dönemi” yaşanmıştı. Ta ki 2021 yılı sonuna kadar.
Gerek 90’lı yıllarda gerekse 20 yıllık ara dönemde enflasyonun işletme bilançolarında yaptığı tahribatı gidermeye yönelik birçok kısmi ya da geçici tedbirin uygulandığını da belirtelim. Ancak bunlar, sistematik ve kalıcı bir düzenleme olan “enflasyon düzeltmesi” nin yerini tutamamıştır. Diğer taraftan, enflasyon düzeltmesi yapılabilmesi için fiyat endeksindeki artışın son üç yılda %100’den ve içinde bulunulan yılda ise %10’dan fazla olması şartı getirilmişti.
2021 yılı sonu itibariyle ÜFE’deki değişim %141,7 son yıl endeks artışı ise %79’89 olarak gerçekleşince 20 yılın ardından ikinci kez “enflasyon düzeltmesi” işletmelerin kapısını çaldı. Ancak, beklenmedik bu misafir biraz da son dakikaya kalınca işletmeler, maliye ve meslek mensuplarında kaygı oluşturmuş olacak ki uygulanmasının kanuni şartları oluşmasına rağmen çıkarılan bir Kanun ile 31.12.2023’e ertelenmişti. Bir süredir yeniden ertelenip ertelenmeyeceği tartışmaları sürerken Gelir İdaresi, 18 Ekim’de 47 sayfalık enflasyon düzeltmesi tebliğ taslağını internet sitesinde yayımlandı.
İşletmeler açısından enflasyon düzeltmesi neden önemli?
Enflasyon, finansal tabloların işletmelerin finansal gücünü ve faaliyet sonuçlarını doğru ve makul ölçüde gerçekçi yansıtma imkanını ortadan kaldırıyor. Enflasyonun bozduğu finansal tablolar, işletmenin ortakları, mevcut ve potansiyel yatırımcıları, alacaklıları, çalışanları, kredi veren finansal kurumları ve de vergi alacaklısı devlet açısından sağlıklı ölçme ve karar verme imkânını ortadan kaldırır.
Enflasyon, işletme cirolarının nominal olarak şişmesine maliyetlerin güncelin gerisinde kalmasına dolayısıyla reel olmayan kârların oluşmasına sebep olur. Bu kârlar, vergi matrahını oluşturduğundan “fiktif” kazançlar üzerinden vergi ödenmesi durumu ortaya çıkar. Bu da bir anlamda sermayenin vergilenmesine bir başka ifadeyle “enflasyon vergisine” yol açar. İşte bu yüzdendir ki enflasyonist dönemlerde devletin vergi gelirlerinde bütçelenenden hızlı artışlar (nominal) oluşur. Yüksek enflasyon, işletmelerin sağlıklı karar almalarını da engeller. İşletmeler faaliyetlerini reel olarak eriyecek ve getirisi gider yazılamayacak özkaynaklar yerine nominal faizi gider yazılabilen (finansman gider kısıtlaması ile bir miktar engellenmiştir.) borçlanmaya daha fazla yönelmelerine yol açar. Sonuç, özsermaye ile çalışan işletmelerin cezalandırılmasıdır. Öte yandan, enflasyonun etkilerini dikkate almayan muhasebe ve vergi sistemi yabancı yatırımcıları caydırır ve kayıt dışılığı teşvik eder.
Enflasyon düzeltmesi nedir? Ne değildir? Nasıl yapılacak?
Enflasyon düzeltmesi, kısaca bilançoda vergi matrahını etkileyecek kalemlerin enflasyon nedeniyle oluşan reel kayıplarının enflasyona göre düzeltilmesidir. Bir başka anlatımla, bilançodaki kalemlerden değeri (satın alma gücü) enflasyon nedeniyle azalmayanların bilançodaki değerleri Yİ-ÜFE endeksi oranında artırılarak güncellenmektedir. Bu kıymetlere “parasal olmayan kıymetler” denilmektedir. Stoklar, binalar ve taşıtlar bu kıymetlere örnek iken; bankadaki paralar, müşterilerdeki alacaklar “parasal kıymet” olarak dikkate alınır. Parasal kıymetler enflasyon düzeltmesine tabi tutulmazlar. Enflasyon düzeltmesi oldukça teknik ve sofistike bir süreçtir. Özellikle büyük işletmeler açısından teknik ve yazılım desteği olmadan üstesinden gelinemeyecek bir uygulamadır.
Gündemimizde olan enflasyon düzeltmesinin iki aşaması var. İlk aşama, yazımızın başında belirttiğimiz nedenlerle 31.12.2023 yılı sonunda oluşacak bilançodaki kalemlerinin düzeltilmesidir. Bu bir anlamda, geçmişin telafisi, güncele getirmedir. İkinci aşama ise 2024 yılında uygulanacak olan enflasyon düzeltmesidir. Bu ise yine yazımızın ilk bölümünde belirttiğimiz şartların oluşması halinde 3’er aylık dönemlerde yapılacak olan enflasyon düzeltmesidir. Enflasyonun seyrine bakılırsa 2024’de de enflasyon düzeltmesi şartları oluşacak ve enflasyon düzeltmesi yapılacaktır. İlk aşama ile ikinci aşama arasında önemli bir fark var. İlki vergisiz, ikincisi vergili. Nasıl mı? İlk aşamada, yani 2023 yılı bilançolarının enflasyon düzeltmesinin neticesi o yıl için ödenecek vergi matrahını etkilemeyecek. İşletmeler 2023 vergi matrahlarını düzeltme öncesi finansallarına göre hesaplayacaklar. Bu yıl için yapılan enflasyon düzeltmesi 2024’ün açılış bilançosu kabul edilecek ve 2024 mali kârının hesaplanmasına etki edecektir. 2023 bilançoları için yapılan düzeltme her ne kadar o yılın vergisine etki edemeyecek ise de bilançonun aktif tarafı ve özsermaye büyüyeceğinden bilançonun gerçeği gösterme fonksiyonu artacaktır.
İkinci aşama yani 2024 ve şartlar oluşması halinde izleyen yıllarda yapılacak enflasyon düzeltmesin ile oluşacak olumlu/olumsuz fark, vergi matrahını etkileyecektir. Enflasyon düzeltmesinde bilançonun aktif ve pasif tarafındaki parasal olamayan kalemlerin düzeltilmesi sonrasında pozitif bir fark oluşur ise vergi matrahına bir ilave gelmiş olacak, negatif fark oluşur ise vergi matrahının azalması söz konusu olacaktır. Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki 2024 yılında yapılacak enflasyon düzeltmeleri aktifi güçlü, borçluluğu yüksek işletmeler için ilave vergi ödenmesi anlamına geliyor. Tersinden, özkaynakları güçlü işletmeler için normal faaliyet sonuçlarına göre enflasyon zararı nedeniyle daha az vergi ödeyebilirler.
Sonuç olarak diyebiliriz ki enflasyon düzeltmesi, işletme kârlarından enflasyonun arındırılması olmadığı gibi tüm işletmelerin düzeltme sonrasında daha az vergi ödeyeceği anlamına da gelmiyor.
Kamu bütçesi için enflasyon düzeltmesi ne getirir?
Enflasyon düzeltmesinin işletmeler ve paydaşları açısından pek çok açıdan olumlu sonuçlar doğuracağı muhakkaktır. Konuya vergi alacaklısı devlet açısından baktığımızda ise durum şudur: İlk aşama olarak ifade ettiğimiz 2023 yılı düzeltmesi ödenecek vergileri etkilememesine karşın, 2024 ve sonraki yıllarda yapılacak düzeltmeler vergileri doğrudan etkileme potansiyeline sahiptir. Türkiye’deki tüm vergi mükelleflerinin bilançolarını esas alan bir etki analizi yapılacak olsa enflasyon düzeltmesinin vergi gelirlerine olumlu mu olumsuz mu yansıyacağı bulunabilir. Ancak elimizde kamuya açıklanmış böyle bir veri bulunmuyor.
Türkiye’de kurumlar vergisi ödeyen mükellef kitlesinin önemli kısmının başta bankalar ve finansal kuruluşlar olmak üzere özkaynakları güçlü şirketler olduğunu düşündüğümüzde kurumlar vergisi tahsilatının 2024 enflasyon düzeltmesi ile düşeceğini öngörebiliriz. Bu öngörüler de kamuoyunda 2024 ve sonrasına yönelik enflasyon düzeltmesi için “acaba oyunun kuralları değişir mi?” sorusunu akıllara getiriyor. Bekleyip göreceğiz.
Son söz yerine
Enflasyonun bozduğu finansal tablolar için artık yolun sonu diyebiliriz. En azından böyle olmasını umuyoruz. İşletmelerin ürettiği finansal tabloları kullanan şirket ortakları, yatırımcılar, bankalar, alacaklılar, çalışanlar, düzenleyici kuruluşlar ve elbette devlet için daha reel ve sağlıklı bir değerlendirme için ise yolun başlangıcı olmasını diliyoruz.