Enerjinin yükselen yıldızı ‘Rüzgar’
Tüm dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi günden güne artmaya devam ediyor. Rüzgar yenilenebilir ve temiz enerji kaynağı denildiğinde akla ilk gelenlerden. Avrupa’da geçtiğimiz yıl rüzgar enerjisi kurulumunda Türkiye 4’üncü ülke oldu. Türkiye, karasal rüzgar enerji potansiyelinin yanı sıra deniz üstü rüzgar enerjisinde de en yüksek potansiyele sahip dört ülke arasında yer alıyor.
Tarih boyunca, rüzgarın gücünden çok çeşitli şekillerde faydalanılmışken, artık günümüzde, elektrik üretimi şeklinde de rüzgardan yararlanılıyor. Bu doğal kaynak, 1980’lerden sonra Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) rüzgar gücü teknolojilerinin daha da geliştirilmesiyle yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandı.
Kömür ve petrol gibi fosil yakıtlar, yol açtıkları kirlilikle çevre sorunlarına sebep oluyorlar. Küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için 2030’a kadar emisyonların en az 24 gigaton azaltılması gerekiyor. Emisyon azaltımı hedeflerine ulaşmak için de kömür kullanımının düşürülmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminin ise hızla artırılmasına ihtiyaç duyuluyor. Yenilenebilir ve temiz enerji kaynağı denildiğinde ilk akla gelen rüzgar enerjisi oluyor.
Yenilenebilir enerji kaynaklarında en büyük güç ‘rüzgar’da
Yenilenebilir enerji kaynaklarında en büyük güç olan rüzgarın enerji potansiyeli 2007 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan Rüzgar Enerjisi Potansiyel Atlasına (REPA) göre, 48 bin megavattı. Yani rüzgardan azımsanmayacak miktarda enerji elde edilebiliyor. Geçtiğimiz yıl Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yeni bir REPA çalışması başlattı ve TÜREB olarak bu çalışmanın içinde yer aldıklarını dile getiren Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkan Yardımcısı Ebru Arıcı, “Yeni REPA çalışması henüz yayınlanmasa da biliyoruz ki potansiyelimiz 100 gigavatt altında olmayacaktır. Kurulu gücümüzün 100 gigavatt üzerine çıktığı bugünlerde rüzgar kurulu gücümüz 11 gigavatt düzeyinde ve her geçen gün artıyor” dedi.
Kurulu gücümüzün 100 gigavatt üzerine çıktığı bugünlerde rüzgar kurulu gücümüzün 11 gigavatt düzeyinde ve her geçen gün arttığını söyleyen Arıcı, “Günlük enerji üretiminde ilk kaynak olarak çıktığımız ve üretimin yüzde 25.42’sini karşıladığımız günlerimizle sürekli kendi rekorumuzu egale ediyoruz. Yıllık ortalamada ise üretimin yaklaşık yüzde 10’luk kısmı rüzgar enerjisinden karşılanıyor” diye belirtiyor.
İzin aşamasında bulunan rüzgar enerjisi projelerinin kapasitesi ile ilgili olarak şu anda 11 bin megavat gücünde 271 adet projenin işletmede, yeni verilen kapasite artışları ile birlikte yaklaşık 6 bin megavat projenin de inşaat ve izinler aşamasında olduğunu ifade eden Arıcı, rüzgar için özellikle son zamanlarda önemli yatırımlar yapıldığını söylüyor. Yatırım ayağında Türkiye’nin 2021 yılını rüzgar enerjisinde Avrupa’da yedinci, dünyada on üçüncü sırada kapattığını belirten Arıcı, “Bu yıl da yeni yatırımlarla bu sıralamayı üstlere taşıyacağımıza eminiz” dedi.
2021 yılında rüzgar endüstrisi en iyi ikinci yılını yaşadı
Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC) Küresel Rüzgar Raporu 2022 verilerine göre, rüzgar endüstrisi 2021 yılında bugüne kadar ki en iyi ikinci yılını yaşadı. İki yıl önce Kovid-19’un etkisiyle tüm sektörlerde üretim zincirindeki aksama yüzünden birçok enerji projesi ertelenmiş veya durdurulmuştu. 2021 yılından itibaren küresel anlamda ekonomilerin toparlanmasıyla hız kazanan tüm sektörlerle birlikte rüzgar enerjisi sektörü de salgının etkilerini en aza indirmeyi başarırken kurulumda rekor seviyelere ulaştı.
GWEC tarafından yayınlanan raporda dünyanın rüzgar enerjisi kapasitesinin bir önceki yıla kıyasla yüzde 12’lik bir büyüme ile 93,6 gigavatt gelişme göstererek toplam 837 gigavatt’a kadar ulaştığını gösteriyor.
- En fazla rüzgar enerjisi kurulumu yapan kıtalar arasında Asya ve ABD ilk sıralarda yer alırken Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrupa kıtası 3’üncü sırada yerini aldı.
Türkiye rüzgar enerjisi kurulumunda Avrupa'da dördüncü
WindEurope tarafından hazırlanan ‘2021 Avrupa Rüzgar Enerjisi İstatistikleri ve 2022-2026 Görünümü’ raporuna göre, 2021 sonunda Avrupa, rüzgar enerjisi kurulu gücünde 236 gigavat kapasiteye ulaştı. Geçen yıl Avrupa’da 17 gigavatlık yeni kapasite kurulumu gerçekleşti ve bu kurulumun 11 gigavatını Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülke oluşturdu. Söz konusu kurulumların yüzde 81’ini ise karasal rüzgar kapasitesi oluşturdu.
Rapora göre, geçen yıl en fazla rüzgar enerjisi kurulumu 2,64 gigavatla Birleşik Krallı’'ta gerçekleşti. Birleşik Krallık’ta bu dönemde 328 megavat karasal rüzgar santrali, 2,31 gigavat deniz üstü (offshore) rüzgar santrali kurulumu yapıldı. Birleşik Krallık’ı, 2,10 gigavat kurulumla İsveç, 1,92 gigavat kurulumla Almanya takip etti. Türkiye ise 2021’de yapılan 1,4 gigavatlık rüzgar enerjisi kurulumuyla, Birleşik Krallık, İsveç, Almanya’nın ardından 4’üncü sırada yer aldı.
Durak, “Türkiye'nin deniz üstü rüzgar enerjisi potansiyeli 75 gıgavat”
Günümüzde rüzgar santralleri, karalarda olduğu kadar, denizlerde de inşa ediliyor. Deniz üstü rüzgar enerjisi ile ilgili ilk çalışmalar, 1970’li yıllardan itibaren, Danimarka, Hollanda, İsveç, İngiltere ve ABD’de başlatıldı. GWEC, karada yer alan rüzgar santrallerinde 72,5 gigavatt kapasite devreye alınırken deniz üstü rüzgar piyasasında ise 2021 yılında bir önceki yıla göre 3 kat büyüme kaydedilerek 21,1 gigavatt kapasite devreye alındığını açıkladı. Ayrıca Türkiye’nin en yüksek deniz üstü rüzgar enerjisi potansiyeline sahip dört ülke arasında yer aldığını bildirdi.
Dünya Bankası’nın Ekim 2019 tarihinde yayınladığı ‘Expanding Offshore Wind To Emerging Markets’ raporuna göre, Türkiye’de açık deniz rüzgar enerjisi potansiyelinin en fazla olduğu bölge rüzgar hızlarının saniyede 9 metre ulaşabildiği Ege Bölgesi’nin kuzeybatısında kalan alan. Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Durak, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Teknik olarak bu bölge 6 gigavatt sabit, 19 gigavatt yüzer olmak üzere toplam 25 gigavatt potansiyele sahip.
Ege Bölgesi’ni rüzgar hızlarının saniyede 7-8 metre hızlara ulaşan Marmara ve Karadeniz Bölgeleri takip ediyor. Bunun dışında batı ve güney kısımlardaki tüm potansiyel sahalarla birlikte Türkiye’nin toplam açık deniz rüzgar potansiyeli 50 metreden daha az derinlikte 18 gigavatt sabit, 50-1.000 metre derinlikte de 57 gigavatt olmak üzere toplamda yaklaşık 75 gigavatt” ifadelerini kullandı.
Durak, deniz üstü rüzgar enerji santrali (DRES) projelerinin realizasyonunun genellikle 7-10 yıl arasında yapıldığını aktarırken, “Yerlilik talebi yüksek. Avrupa uygulamalarına bakıldığında yerlilik oranı yüzde 30 civarındadır. Ülkemizde bölgesinde lider ülke olabilmesi için 2030 yılına kadar öncelikle bir politik hedef açıklamalıdır. Örneğin 2030 yılına kadar 5 gigavatt hedef ilk adım olabilir” dedi.
Deniz üstü rüzgar teknolojisinin 2 ayağı bulunuyor; deniz ve enerji. Ülkemizde her 2 alanda da ilerlemiş bir sanayi ve iş gücü bulunduğunu belirten Durak, ülkemizin son yıllarda denizcilik sektöründe kayda değer ilerlemesi ve karasal rüzgar enerjisinde edindiği deneyim ve know-how denizüstü rüzgar teknolojisi kullanımının en önemli avantajlarından olduğunu söyledi. Konu ile ilgili olarak çalışacak iş gücü ve ekipmanın ülkemizde mevcut olduğunu belirten Durak, “Elektromekanik ekipman tedariğinde yerli üretim olanakları karasal türbinler için mevcut olduğundan dolayı bu teknoloji rahatlıkla denizüstü teknolojisine çevrilebilir” dedi.