Enerji dengesi sil baştan
Dünya, pandemi sonrası enerji konusunda normalleşmeye odaklanırken, Avrupa’nın kullandığı doğalgazın yarısını sağlayan Rusya ve bu gazın aktarılması konusunda kilit bir konumda yer alan Ukrayna arasındaki savaş, tüm dengeleri değiştirdi. Enerjide Rusya’ya bağımlı durumda olan Avrupa şuan için petrol ve doğalgaz ithalatı konusunda bir kısıtlamaya sıcak bakmazken, krizin derinleşmesi halinde Rusya’nın daha agresif bir politika izleyebileceği değerlendiriliyor.
Devasa bir yüzölçüme sahip Rusya, enerji ve maden kaynakları açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri. Ekonomisi büyük ölçüde enerji kaynaklarına dayalı olan Rusya, dünya sahnesinde de bu avantajını kullanmaktan çekinmiyor. Avrupa’nın Rus doğalgazına bağımlı olması, Ukrayna işgalinde de görülebileceği gibi Rusya’nın masada en güçlü kozu iken, Avrupa da ekonomik önlemler ile Rusya’ya geri adım attırmak istiyor.
Rus gazına alternatif arayışları
Avrupa Komisyonu’nun üç aylık gaz piyasası raporuna göre, Rus doğalgazının AB gaz ithalatındaki payı 2021’in üçüncü çeyreğinde yüzde 41 olarak gerçekleşti. Avrupa Birliği’nin enerji ithalatına bağımlılığı, bazı üye ülkelerde yüzde 90’lara kadar çıkarken, Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’nın Rus gazına bağımlılığı ise yüzde 50’ler seviyesinde.
Halen AB’nin Rusya’dan ithalatının yüzde 62’sini (99 milyar euro) enerji kaynakları oluşturuyor. Bu ise, 2011’de 148 milyar Euro ile Rusya’dan ithalatın yüzde 77’sini oluşturan enerjinin payı ile kıyaslandığında yüzde 14 gibi ciddi bir düşüş anlamına geliyor. Yine de bu oran, AB’nin halen enerji alanında Rusya’ya bağımlı olduğunu gösteriyor.
Rusya’nın Avrupa’ya boru hatları üzerinden aktarılan gaz konusunda tekel konumunda olan Gazprom, savaşın patlak vermesinin ardından gaz sevkiyatının süreceğini açıklasa da, Avrupa enerji kaynaklarını çeşitlendirme konusunda adımlar atmaya başladı. Buna göre Almanya LNG terminali inşasına başlayacağını duyururken, İtalya kapatılan bazı termik santrallerini yeniden açma kararını verdi. Ayrıca Fransa’da bir araya gelen AB liderleri, Rus enerjisine bağımlılığı azaltmak için doğalgaz kaynak çeşitliliğinin sağlanması, LNG kapasitelerinin artırılması, hidrojen piyasasının güçlendirilmesi ve tasarruf gibi önlemleri gündeme getirdi. AB, Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığını bu yıl üçte iki oranında azaltmayı hedeflerken, 2030 yılına kadar tamamen sona erdirmeyi taahhüt etti. Zirvede tartışılan, yakın vadede Rus gazına ambargo uygulanmasına ise Almanya’nın isteği ile karşı çıkıldı.
- Almanya boru hatlarıyla İngiltere, Norveç ve Hollanda’dan gaz temin edebilecekse de, Norveçli makamlar halen tam kapasitenin devrede olduğunu belirtiyor. Avrupa genelinde LNG kapasiteleri ise halen yeterli seviyede değil.
Rusya aynı zamanda Avrupa’nın büyük bir LNG tedarikçisi ve toplam LNG ithalatının yaklaşık yüzde 20’sini karşılıyor. ABD ve Katar’dan sonra Avrupa’nın en büyük üçüncü tedarikçisi olan Rusya, boru hattı akışlarını durdurursa, Rus LNG’sinin de Avrupa’ya gitmemesi muhtemel.
Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel’e göre, AB ülkeleri petrol ve doğalgaz temini için Moskova’ya günde yaklaşık 1 milyar euro öderken; Rusya’nın enerji kaynaklarına Avrupa gibi bağımlı olmayan ABD ve İngiltere, Rusya’ya yönelik müeyyidelerin bir parçası olarak Rus doğalgaz ve petrol ithalatını yasakladı.
Kuzey Akım 2 yine başka bahara kaldı
Şu an için Avrupa’dan, İngiltere dışında Rusya’ya yönelik ekonomik önlemlerde enerjiye yönelik bir madde bulunmuyor. Almanya Rusya’dan enerji ithalatına yönelik bir kısıtlamanın gündemde olmadığını açıklarken, Kuzey Akım 2’nin ruhsatlandırılmasını ise iptal etti.
Avrupa’nın doğalgaz tedarikçisi Rusya, Avrupa’ya Yanal-Avrupa, Kuzey Akım, Soyuz ve TürkAkım boru hatlarından aktarım yapıyor. Geçtiğimiz yıl tamamlanan Kuzey Akım 2, Kuzey Akım ile aynı güzergâhta bulunuyor. Rus gazını Baltık Denizi altından Almanya’ya ulaştırma amacıyla yapılan boru hattının kapasitesi ise 55 milyar metreküp.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarına kadar, Almanların çoğu, doğrudan Rusya’dan gelen ve kıtaya daha ucuz doğalgaz sağlayacak yeni gaz boru hattı olan Kuzey Akım 2’yi desteklese de, Kuzey Akım ile aynı rota üzerinde olan Kuzey Akım 2, Rusya’ya bağımlılığı arttıracağı gerekçesi ile eleştirilerin odağında bulunuyordu. Aynı zamanda Ukrayna’ya yönelik bir hamle olan Kuzey Akım 2 projesinin, Almanya tarafından askıya alınması karşısında, Rusya’nın gerekli hallerde Kuzey Akım boru hattından sağlanan gazı düşürme ihtimali de bulunuyor. Bu durum ise zaten yüksek seyreden enerji emtia fiyatlarının artışı anlamına gelecek.
Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Doğacan Başaran’a göre ise Rusya’nın enerji kartına başvurması son seçenek olarak görülüyor. Avrupa’nın enerji bağımlılığı boyutuyla Rusya’ya bağımlı olduğu kadar Moskova’nın da pazar ihtiyacı bakımından Avrupa’ya bağımlı olduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Başaran’a göre Rusya’nın enerji kartına başvurmadan önce Avrupa’ya alternatif pazarlar bulması gerekiyor.
“Rusya’nın, Sibirya Gücü-2 Projesi’ne dair Çin’le çalışmalar yürüttüğü ve Hindistan üzerinden birtakım başka süreçler planladığı bilinse de mevzubahis girişimlerin akıbeti en azından şimdilik belirsizdir” şeklinde konuşan Başaran’a göre, ağır ekonomik yaptırımlarla yüzleşen Rusya’nın yeni bir ekonomik maliyet anlamına gelecek müşteri kaybını göze alması mümkün görünmüyor.
Çin, Rusya için can simidi olmayacak
Avrupa’nın Rusya’ya bağımlılığını azaltmak için girişimler devam ederken, Rusya tarafında da yeni müşteriler bulunması konusunda çalışmalar hız kazandı. 2019’da faaliyete geçen Sibirya’nın Gücü boru hattının yanında, Uzakdoğu bölgesi için yılda 50 milyar metreküp gaz taşıma kapasitesine sahip yeni hat konusunda Çin ve Rusya anlaşmaya varırken; Rusya ek 10 milyar metreküp gaz ihracatı için de Çin ile yeni protokol imzaladı.
Halen Çin, açık ara Rusya’nın en büyük tek ticaret ortağı olsa da, enerji söz konusu olduğunda Çin’in Batı’nın alternatifi olması zor görünüyor. Sibirya’nın Gücü boru hattının kapasitesi 38 milyar metreküp ve bu Rusya’nın Avrupa’ya sadece Kuzey Akım üzerinden ilettiği gaz miktarından bile düşük. Ayrıca Pekin, enerji güvenliğini artırmak için kendi üretimine öncelik verme konusunda da girişimlerde bulunuyor. 2021’de ülkenin petrol ithalatı, artan yerel üretim nedeniyle 20 yılda ilk kez düştü.