Ekonominin baharı
31 Mart seçimleri sonrası; kurlarda yükseliş değil, TL üzerindeki kur baskısının azalacağı bir dönem olacak. Cari açığın azalmasıyla başlayan ödemeler dengesindeki iyileşmeyi destekleyen birçok gelişme aynı anda realize olacak. İhracattaki artışa karşın ithalatın azalması, yıla iyi başlayan turizm kaynaklı güçlü döviz girişi, enerji maliyetlerindeki azalma ve yabancı yatırımların artması bunlardan bir kaçı. Fed'in faiz indirimleriyle birlikte gelişen piyasalara yeniden güçlü bir sermaye akışını da unutmamak gerekir.
Para politikası dengelerinde TL lehine bir süreç başlayacak. Bu gelişmelerin bir kısmı yurt içinden, yani Türkiye’nin kendi dinamiklerinden kaynaklı olacak. Bazıları da, Fed faiz indirimi gibi, küresel konjonktüre bağlı gelişecek. Yerel seçimleri de geride bırakan Türkiye’nin önünde 4-5 yıllık seçimsiz bir dönem var. 2024-2026 dönemini kapsayan üç yıllık Orta Vadeli Program ile ortaya konulan hedeflere ulaşmak için kimsenin bir bahanesi yok artık. Enflasyonu düşürmek için verilen çabanın sonuçlarını yılın ikinci yarısından itibaren görmeye başlayacağız. Uygulanan politikalar, ekonomiyi istenilen düzeyle soğutmasa da programın ilk olumlu çıktılarını cari dengede görmeye başladık.
Küresel iktisadi aktivitedeki canlanmanın etkisiyle, 2024'e ihracat olumlu bir başlangıç yaptı. Ocak-Şubat aylarında ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,5 arttı. İthalat ise yüzde 15,5 azaldı. 2023’ün ilk iki ayında 26,4 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 13,2 milyar dolara düştü. 2023 sonunda 45,4 milyar dolar olan yıllık cari açık 7,9 milyar dolar azalarak 37,5 milyar dolara indi. Bu rakam son 17 ayın en düşük seviyesi demek.
Havaların ısınmasıyla birlikte hanelerdeki doğal gaz tüketiminin azalması da cari açığın en büyük kalemi olan enerji ithalatında faturayı azaltacak. Yerli petrol ve doğal gaz üretimini de unutmamak lazım. Son yıllarda hem fosil yakıtların çıkarılıp işlenmesi hem de güneş ve rüzgâr enerjisine yapılan yatırımlar dikkat çekici.
Enerji ithalatı cari açığı ne denli körüklüyorsa, turizm gelirleri de açığı azaltmada o denli etkili. Türkiye, turizmde geçen yıl deyim yerindeyse destan yazdı. 57 milyon turist ağırlayan sektör, 54,3 milyar dolarlık dövizin yurda girişini sağladı. “Bacasız sanayii”nin güçlü performansı devam ediyor. Bu yılın Ocak-Şubat döneminde Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 12 artarak 4 milyon 341 bin kişi oldu. Kaydedilen erken rezervasyonlar da geçen yıla nazaran yüzde 20 fazla. Kültür ve Turizm Bakanlığı; 2024 için 60 milyon turist ile 60 milyar dolarlık gelir hedefi açıkladı. Bu öngörünün realize olması; hem ekonomiye can suyu olur hem de TL üzerindeki kur baskısını hafifletir.
ABD Merkez Bankası (Fed), haziran ayında yüzde 70 ihtimalle faiz indirimlerine başlayacak. Fed’in bu yıl yapacağı 3 adet faiz indirimi; gelişen piyasalara yeniden güçlü bir sermaye akışı başlatır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin uluslararası doğrudan yatırım pastasındaki payı artar. Nitekim ocak ayında Türkiye’ye; 910 milyon dolar Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) girişi oldu. Yeni ekonomi programı TL varlıklara ilgiyi artırdı. Öngörülebilirliğin artmasıyla Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 300 baz puanın altına geriledi. Yabancı yatırımcı girişlerinin yerel seçimin ardından arması beklentisi var.
İçerde atılan sıkılaştırma adımları dolarizasyonu azaltıyor. Hisse senedi ve tahvil piyasalarına yabancı girişleri Merkez Bankası’nın net rezervleri desteklediği bir süreç var. Mayıs 2023’ten bu yana 42,9 milyar dolar artarak 141,4 milyar dolar ile tüm zamanların zirvesini gördü. Son bir ayda bir miktar azalsa da beklenti seçimden sonra kasadaki paranın yeniden artışa geçeceği yönünde. Tablo ortada. Enseyi karartmaya gerek yok. Ekonomide de bahar havası yakın. Türkiye’nin makroekonomik görünümünü destekleyen birçok veri; yerel seçimler sonrası döviz kurlarında artış değil gevşeme yaşanacağı bir süreci işaret ediyor.