Darbe girişimi sonrası altyapı ve sanayiye yoğunlaşmalıyız
Hükümet, darbe girişimi sonrası ekonomide olası bir yavaşlamanın önüne geçmek için bazı tedbirler alıyor. Böyle bir yavaşlama, hanehalkı tüketiminin ve şirketlerin yatırım dahil harcamalarının azalmasından kaynaklanabilir. Bu riskin ortadan kaldırılabilmesi için, boşluğu kamu harcamaları kadar özel sektörün teşvik edilen harcamaları da karşılayabilir.
Nitekim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla konut kredi faizlerinde indirim yapılmasıyla, yavaşlayan emlak piyasası üzerinden inşaat sektörünü canlandıracak bir hamle geldi. İnşaat sektörü çok sayıda ara sektörden girdi sağlıyor ve emek yoğun bir sektör. Dolayısıyla, büyümeyi destekleyici çarpan etkisine sahip. Bu sektördaki nihai talep artışı hem doğrudan istihdam edilerek gelir sağlayanların tüketimi, hem de girdi sağlayan sektörlerdeki hareketlilik üzerinden ekonomiye yansıyor.
Ancak, unutmayalım inşaat sektöründeki harcamaların büyüme etkisi kısa dönem için geçerli oluyor. Yani inşaat sektörünün ortaya çıkarttığı büyüme etkisi harcamanın yapılmasından itibaren bir yıldan az sürüyor.
Bunun istisnası ise altyapı yatırımları. Eğer özel ya da kamu kesimi aktörleri altyapı yatırımlarına yönelirse; doğru yapılan yatırımların ekonomik etkisi uzun yıllara yayılıyor. Örneğin demiryolu, karayolu, liman gibi ulaştırma yatırımlarına yapılan harcamalar uzun yıllar boyunca verimlilik ve büyüme artışları sağlıyor ekonomiye.
Altyapı yatırımlarının bu olumlu etkileri gerçekten sağlamasının anahtarı doğru yatırım ve doğru maliyetlerden geçiyor. Ayrıca, kamu idareleri her zaman bütçe kısıtları altında yaşadığı için, alternatif altyapı projelerini hesaplanan ekonomik ve sosyal getirileri ve maliyetleri ile birlikte sıralayıp bir öncelik listesi oluşturması gerekiyor. Gerçekleştirme kararı verilen altyapı projelerinin iyiler içindeki en iyiler olması gerekiyor.
Öte yandan, büyüme etkisi uzun yıllara yayılan diğer yatırım alanları ise sanayi sektöründe yer alıyor. Sanayi sektörü hem kısa hem de orta ve uzun vadede büyüme etkisi sağlıyor. Bunun ilk sebebi sanayi sektörünün yaygın geri bağlantıları. Örneğin, tekstil sektörünün büyümesi diğer sanayi sektörünü bırakın tarım sektöründe de (örneğin pamuk ve yün) uzun yıllara yayılan üretim artışlarını tetikliyor. Sanayi sektörü yaygın bağlantılara sahip bir sektör. Çukurova Girişimci İş Adamları tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada Amerika Birleşik Devletlerinde, girdi çıktı tabloları üzerinden ulaşılan sonuçlara bakılırsa sanayi sektörü yaygınlık açısından en önde gelen sektör. Bu sektörün ürünlerine olan nihai talepteki, 1 dolarlık artış, diğer sektörlerde 1,33 dolarlık ürerim artışına sebep oluyor. Aynı rakam ticari hizmetler için 0.61 dolar iken inşaat sektörü için 0,86 dolar.
Bir başka deyişle, Amerikan rakamlarına göre, sanayi sektörü kısa vadedeki büyüme etkisi açısından en önde gelen sektör. Dahası, Sanayi sektörüne yapılan yatırımlar altyapı harici inşaat sektörünün aksine uzun yıllar devam ediyor.
Darbe girişimi sonrası Yıldırım Hükümeti’nin sanayiyi uçurucu önlemler almasını bekliyoruz. Kalkınma Bankası’nın sermayesinin artırılması ve aktif hale getirilmesi bu açıdan önemli bir karar. Teşvik mevzuatının da baştan aşağı elden geçirilmesi gerekiyor. Şu anda teşvik mevzuatı, sınai rekabetçilikten çok bölgesel kalkınma aracı görünümünde. Oysa tekstilden makine imalat sektörüne kadar Türk sanayisi yoğun uluslararası baskı altında. Türk sanayisi, bir taraftan Almanya gibi markalı ve pahalı sanayi üretimi yapan Almanya, İsviçre, Amerika, diğer tarafta ise ucuz ürünlerde yoğunlaşan Çin gibi devler arasında sıkıştı. Bu yoğun rekabet, ithalatçılığı, sanayi üretimi ve ihracatına göre çok daha çekici hale getiriyor. Sadece Türkiye’de değil, dünya ülkelerinin adet olarak büyük kısmında durum bu.