Çin’in borç krizindeki dev gayrimenkul şirketi Evergrande

Arşiv.
Arşiv.

[Çin’in borç krizindeki dev gayrimenkul şirketi] Evergrande’i [yaşadığı finansal sorunlar açısından] [ABD’nin 2008’de iflas eden dev yatırım bankası] Lehman Brothers’la karşılaştırmamak işten değil. Bundan tam 13 yıl önce, ABD’nin dördüncü en büyük yatırım bankası olan Lehman Brothers, emlak kredisi piyasasına yaptığı büyük yatırımlardan dolayı zarar etmiş ve [küresel düzeydeki kredi krizi nedeniyle de nakit eksiğini kapatamayarak] konkordato ilan etmişti. Lehman’ın çöküşü, ABD’yi ve dünyayı küresel bir finans krizine sürüklemişti. Bugün ise, Çin’in en büyük ikinci gayrimenkul geliştiricisi olan Evergrande, borçlarını ödeyemediği için temerrüde düşme riskiyle karşı karşıya. Her iki firmanın da sorunlarının temelinde, gayrimenkul riskinden çok, kaldıraç ve borç bağımlılığı var. Dolayısıyla, görünen o ki, borç ve gayrimenkul, dünyanın her yerinde tutuşturucu ve yakıcı bir faktör olabilir.

Prof. Dr. Obıyathulla Ismath Bacha.
Prof. Dr. Obıyathulla Ismath Bacha.

300 milyar dolar kadar borcunun yanı sıra, hemen ödemesi gereken ve ödeyemeyecek durumda olduğu 100 milyon dolardan fazla kupon/faiz ödemesi olan Evergrande’in sorunları gerçekten çok büyük. Zira yılbaşından bugüne kadar, şirketin Hong Kong borsasında işlem gören hisseleri yüzde 85 değer kaybederken, dolar cinsinden tahvilleri de yaklaşık 30 sentten satılıyor.

Dahası gayrimenkul devinin 2022’te yaklaşık 7,4 milyar dolar, 2023’te ise yaklaşık 9,8 milyar dolar tutarında borç ödemesi var. Bütün bu veriler, sistemik sorun potansiyeli taşıması nedeniyle önemlidir. Çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren 2 binden fazla iştirake ve tahmini 2 trilyon yuanlık bilançoya sahip olan şirketin Çin GSYİH’sinin yüzde 2’sini ve ülkenin yüksek getirili dolar tahvillerinin yüzde 16’sını oluşturduğu belirtiliyor. 120’den fazla tröst/ finans kurumuna borçlu olan şirket, olağan mütekabil temerrüt şartlarını taşıyor. Genel Çin ekonomisi içinde gayrimenkulün yüzde 25’lik bir paya sahip olduğu düşünüldüğünde, sorunun boyutu gerçekten büyük olup, şirketin iflası son derece karmaşık sonuçlara yol açabilir.

Bu durumun etkilerinin Çin dışına sıçramasından endişe ediliyor. Zira söz konusu çözülme, çeşitli nedenlerle küresel ekonomik ortamın şoklara karşı oldukça savunmasız olduğu bir zamanda gerçekleşiyor. İlk neden borç yükü sorunu. Zira merkez bankalarının aşırı gevşek para politikaları yüzünden 300 trilyon dolara yaklaşmakta olan küresel borcun yüzde 20’sine yakınını Çin oluşturuyor (Çin ABD’den sonra ikinci en çok borçlu ülke). Çin’in borcunun GSYİH’sine oranı ise yüzde 330 civarında. İkinci olarak, kısmen arz şokları ve enerji fiyatları nedeniyle ABD ve Avrupa’da tüketici fiyatlarının 15 yılın en yüksek seviyelerine yükselmiş olması ve artan enflasyon mevcut para politikasının daha uzun süre destekleyici olamayacağı anlamına geliyor. Üçüncü olarak, yıllardır devam eden ucuz para ve yapay olarak düşük faiz oranlarından sonra, yaklaşmakta olan sıkılaştırma büyümeyi etkileyecek ve sistem değişikliğinin kendisi oldukça istikrarsızlaştırıcı olabilecektir. 2013 “taper tantrum”u hatırlayın. [ABD merkez bankası Fed’in kantitatif genişleme programına yavaş yavaş ara vermesiyle, yatırımcıların ABD hazine getirilerinde artışa neden olan 2013 kolektif gerici panik anlamına geliyor.]

Son olarak, ABD’li ve diğer şirketlerin bildirdiği ve hisse senedi endekslerini çok yüksek seviyelerde tutan kolay kazanç dönemi sona eriyor olabilir. Kazanç ivmesi azalırken, birçok S&P 500 şirketi için konsensus marjı tahminleri düşüyor. Hiçbir dönem, Evergrande gibi bir şirketin iflas etmesi için uygun bir zaman olmasa da, özellikle salgının vurduğu ve hala toparlanmaya çalışan küresel ekonominin içinde bulunduğu dönem bunun için hiç iyi bir zaman olamaz.

Çin ekonomik modelinin ateşli savunucuları, ülkenin muazzam finansal gücüne ve borcunun büyük olsa da esas olarak iç borç olduğuna işaret ederek, Evergrande olayını önemsiz görüp ciddiye almama eğiliminde olabilir. Çin’in finansal gücüne dair şüphe olmamakla birlikte, böyle bir düşünce tarihi görmezden gelmek anlamına gelir.

Nitekim bugün Çin, Japonya’nın bir müddet önce bulunduğu yerde duruyor. O dönem Japonya hızla büyüyor, küresel ticarete hakim oluyor ve sektörleri birbiri ardına fethediyordu. Ancak tüm bunlar Japonya’nın borç kaynaklı devasa bir gayrimenkul balonunun oluşmasına izin vermesiyle sona erdi. Söz konusu balonun Aralık 1989’da patlamasıyla birlikte hiçbir şeyi yanlış yapmayan Japonya, sonraki yirmi yıl boyunca hiçbir şeyi doğru yapamaz hale geldi. Bu arada, Japonya’nın borcu da neredeyse tamamen iç borçtu, ve o dönem Çin’in bugün göründüğü kadar yenilmez görünüyordu. Tarih, borç altında ezilen büyük ülkelerin hikayeleriyle doludur. Çin’in politika yapma geçmişi şimdiye kadar iyi, akıllıca, öngörülü ve çok önleyici hamlelerle dolu olmuştur.

Çin’in bu balonu patlatmadan söndürüp söndüremeyeceğini ileride göreceğiz. Ancak ne olursa olsun, dünya finans piyasaları için emniyet kemeri işareti yanmış durumda ve ileride bir türbülans var. Ne kadar şiddetli olacağını tahmin etmek ise mümkün değil.