Çalışan performansına sosyal medya engeli
Türkiye’de sosyal medya kullanımı, dünya ortalamasını da geçerek 2 saat 44 dakikaya kadar ulaştı. Artan sosyal medya bağımlılığı, işyerindeki verimliliği olumsuz etkiledi ve çalışanların yüzde 61’ı mesai saatleri içinde sosyal medyayı aktif olarak kullanmaya başladı. Bu süreçte en fazla süreyi 123 dakika ile Instagram, 45 dakika ile Youtube ve 30 dakika ile Facebook alırken, en fazla talep kadınlarda Instagram'da, erkeklerde ise Facebook'da yaşandı. Çalışan performansına büyük bir darbe vuran bu durum ise işverenlerin destek ve esenlik programları sunduğu yeni bir dönemin kapılarını araladı.
Son dönemde ortaya çıkan sosyal medya bağımlılığı kavramı, işyerlerinde verimlilik düşüşünü de beraberinde getiriyor. Çalışanların iş dışı aktivitelere ayırdığı ortalama süreye bakıldığında, günlük 177 dakikalık bir kayıp olduğu öne çıkıyor ve bu kayıpta en fazla zaman harcanan aktivite, 26 dakikayla sosyal medya, 21 dakikayla iş dışı sohbetler ve 19 dakikayla mesajlaşmalar oluyor.
Dünya genelinde sosyal medya kullanımı ortalaması günde 2 saat 33 dakika iken 14’üncü sırada yer alan Türkiye’de ise bu süre 2 saat 44 dakikaya kadar çıkıyor. Türkiye’de bin 210 beyaz ve mavi yakalı çalışanın katılımıyla gerçekleştirilen ‘Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırması’na göre, Türkiye’deki çalışanların yüzde 61’inin mesai saatleri içinde sosyal medyayı aktif olarak kullandığı görülüyor. Katılımcılar, günde ortalama 123 dakikalarını Instagram'da, 45 dakikalarını Youtube’da ve 30 dakikalarını da Facebook'ta geçiriyor.
Kadınlar Instagram'ı, erkekler Facebook'u tercih ediyor
Araştırmaya göre, kadınlar Instagram'ı, erkekler ise Facebook'u tercih ediyor. Z kuşağı Youtube, Pinterest, LinkedIn gibi platformlarda daha fazla zaman geçirirken, en üst gelir grubu Instagram’ı, orta gelir grubu ise Facebook ve Youtube'u daha fazla tercih ediyor.
Çalışanların günde ortalama 8,4 saat boyunca iş başında olduğu göz önüne alındığında, farklı gruplara yönelik yapılan incelemelerde özellikle en üst sosyal statüdeki, üniversite mezunu ve küçük ölçekli işyerlerinde çalışanların daha az, finans sektöründe, Z kuşağı ve orta sosyal statüde yer alan çalışanların ise daha fazla çalıştığı gözlemleniyor. Bu durum, çalışan verimliliğinin demografik faktörlere ve sektörlere bağlı olarak değişebildiğini de ortaya çıkarıyor.
Bin 210 kişinin yüzde 64’ü sabah saatlerinin daha verimli geçtiğini söylerken yüzde 38,8’i öğleden sonranın daha az verimli olduğunu düşünüyor. Çalışanların verimlilikleri konusundaki düşüncelerine bakıldığında hemen hemen her 3 kişiden 2'si sabah saatlerinde daha verimli olduklarını düşünüyor. Özellikle 10.00-12.00 saatleri aralığının, çalışma saatleri içinde en yüksek verimlilik oranına sahip olduğu belirtiliyor.
Şirket verimliliğine sosyal medya etkisi
Hayatımızın üçte birinin işyerinde geçtiği düşünüldüğünde, sosyal medyada harcanan zamanın şirket verimliliğine olumsuz etki edeceği de yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal medya kullanım artışının, bazı durumlarda iş yerindeki memnuniyetsizlikten kaynaklandığına değinen Remed Asistance Pazarlama Direktörü Hikmet Nakilcioğlu’na göre, çalışanlar işlerinde mutlu olmadıklarında veya motivasyon eksikliği yaşadıklarında, sosyal medya gibi kaçış yolları arayabiliyor. Sosyal medya, stresi azaltabiliyor veya kısa vadeli bir rahatlama sağlayabiliyor. Ancak, uzun vadede bu tür kaçış mekanizmalarının iş performansını da olumsuz etkileyebileceğini söyleyen Nakilcioğlu, sözlerine şöyle devam ediyor:
“İşyerlerinde çalışan memnuniyetini artırmak önem arz ediyor. İyi bir iş ortamı ve iş yeri kültürü, çalışanların işlerine bağlılığını ve motivasyonunu artırabiliyor. İşverenlerin, çalışanlarının ihtiyaçlarını anlamak, iş yerindeki iletişimi ve iş birliğini teşvik etmek, eğitim ve gelişim fırsatları sunmak gibi adımlar atması, çalışanların işlerinden daha fazla memnun olmalarını sağlayabilir ve dolayısıyla sosyal medya gibi kaçış mekanizmalarına olan ihtiyacı azaltabilir.”
Wellbees CEO’su Melis Abacıoğlu’na göre de sosyal medya, erişim ve sosyalleşme açısından ilk başta avantajlı gibi görünse de sosyal ilişkilerin daha yüzeysel kalmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla şirketlerin, çalışanlarının sosyalliğini ve hem işe hem de iş yerine bağlılığını artıracak çalışmalar yürütmesi bu noktada önemli bir konu. Abacıoğlu, “Genç yeteneklerin beklentilerini analiz ettiğimizde, çalıştıkları şirketlerde inisiyatif ve sorumluluk alabildikleri, bireysel ve özgür ruhlu olabildikleri, sosyalleşebildikleri bir ortam aradıklarını görüyoruz” diyor.
İş arkadaşlıkları çalışma isteğini etkiliyor
Çalışanların işlerindeki memnuniyet düzeyleri ise bir dizi faktörden etkileniyor. İşin doğası, çalışma koşulları, yönetim tarzı, iş arkadaşlarıyla ilişkiler, kariyer gelişimi fırsatları gibi pek çok unsur, çalışanların işlerinden ne kadar memnun olduklarını etkileyebiliyor. Nakilcioğlu’na göre, sosyal medyanın iş performansı üzerindeki net etkisi, işin doğası, çalışanın iş disiplini ve işyerinin politikalarına bağlı olarak değişiklik gösterebiliyor. Bazı işlerde sosyal medyanın, iletişim ve bilgi edinme için önemli bir araç olarak değerlendirilebileceğine değinen Nakilcioğlu, genele bakıldığında çalışanların mesai saatleri içinde sosyal medyaya zaman ayırmasının temel nedenlerini stresle başa çıkma, motivasyonu artırma, konsantrasyonu sürdürme ve genel iyi oluş hallerini koruma isteği olarak yorumlanabileceğine değiniyor.
Abacıoğlu ise iş hayatına pandemi döneminde giren Z kuşağı için sosyal medya kullanımının kaçınılmaz olduğuna değiniyor: “Kendi datalarımıza baktığımızda da sosyal medya kullanımının gençlerde, özellikle Z kuşağında daha yoğun olduğunu görüyoruz. Bu da normal bir durum çünkü Z kuşağı teknolojinin içinde doğup büyüdü. Bir diğer önemli etken de Z kuşağının ciddi bir bölümü eğitimini pandemi döneminde tamamladı, iş hayatına pandemide başladı. Dolayısıyla daha ilk işlerinden uzaktan çalışma veya hibrit çalışma ile tanışan bir kuşağın sosyalleşmek için mesajlaşmayı, takipleşmeyi yani sosyal medyayı tercih etmesi de kaçınılmaz oldu.”
Bir konu araştırması için günde 67 dakika harcanıyor
İş yerinde kaybolan zamanın bir başka sebebi de, doğru bilgiye ulaşmak için harcanan zaman olarak karşımıza çıkıyor. Gündemlerinde olan bir konuda kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyan çalışanların mesai saatleri içinde günde ortalama 67 dakika harcadığı görülüyor. Bu kitlenin doğru kaynağa ulaşma süresi de ortalama dört gün olarak hesaplanıyor. Çalışan sadece tek bir konu için araştırma yaparken 4,5 saate yakın zaman kaybediyor. Araştırma sonucuna göre çalışanların son 1 yılda en çok ihtiyaç duydukları konuların başında tıbbi bilgi yüzde 59,3 ile ilk sırayı alıyor. Bunu yüzde 51,2 ile psikoloji ve yüzde 48,8 ile finansal bilgi takip ediyor. Tüm kitle içinde ihtiyaç oranı düşük olduğu halde, evcil hayvanlar için 5,1 gün ve yenidoğan bakımı için 4,7 gün ile ortalamanın çok üzerinde zaman kaybı yaşanıyor.
“Biz bize buluşmalar”
Şirketlerin sürdürülebilir yüksek performans ve verimlilik sağlayabilmeleri için çalışan destek programları tasarlama ve uygulama konusunda da destek sağladıklarını söyleyen Nakilcioğlu, “Bu bağlamda kurum ve sektör özelinde sunduğumuz raporlarla çalışanlarının ihtiyaçlarını daha doğru anlamalarını sağlıyoruz. Rapor sonuçlarına göre çalışanlarda özellikle stres yaratan konuları belirleyip, Kahve Molası ve Biz Bize Buluşmalar etkinliklerimizle çalışanların duygusal ihtiyaçlarını ve iş yerinde karşılaştıkları zorlukları paylaşabilecekleri, birbirlerini dinleyebilecekleri ve gerçekçi çözümler geliştirebilecekleri platformlar sunuyoruz. İş yerinde yaşanabilecek beklenmedik iş kazaları, ani ölüm ya da doğal afet gibi çalışanların etkilenebileceği kritik durumlarda, Kriz ve Kritik Durum Danışmanlık hizmetlerimizle işverenin bu süreçleri daha sağlıklı yönetmelerine destek oluyoruz” dedi.