Brexit’ten sonra Britanya
Avrupa Birliği le zorlu bir mücadelenin ardından 31 Ocak’ta üyelikten resmen ayrılan Birleşik Krallık’ta 11 aylık geçiş dönemi başladı. Yıl sonuna kadar AB’nin tüm kurallarına ve ticari ilişkilerine uymaya devam edecek olan ülkenin önünde Brexıt sonrası bir dizi seçenek bulunuyor.
Üç yıldan uzun süren Brexit görüşmelerinden ve siyasi krizlerden sonra geçtiğimiz ocak sonunda Birleşik Krallık resmi olarak Avrupa Birliği’nden ayrıldı. Şu an için vatandaşlar hayatlarında etkilerini çok hissedemeyecek olsa da, Birleşik Krallık artık AB’nin siyasi ve kurumsal karar süreçlerine katılamayacak. Sadece ticari alanda değil, güvenlik, serbest dolaşım ve dış politika yönelimi gibi meselelerde de ülkenin önünde yepyeni bir yol açılmış durumda.
Kapımızdaki rakip
Geçiş dönemi, İngiliz vatandaşlarının yürürlükteki yasalar uyarınca yaşamaya ve çalışmaya devam etmesini sağlayacak. Bu süre zarfında İngiltere’de yaşayan AB vatandaşlarının 2021 Haziran ayına kadar oturma izni almaları gerekiyor. Aksi takdirde başvuruda bulunmayanlar sınır dışı edilme riski ile karşı karşıya kalacak.
Geçiş döneminin en önemli gündem maddesi ise kuşkusuz AB ile müzakere edilecek ticaret anlaşması olacak. Bu süreçte Birleşik Krallık’ın öncelikli hedefi Avrupa ile sıfır gümrük vergisi ve sıfır kota şartlarında anlaşabilmek. Ancak AB tarafından yapılan açıklamalar görüşmelerin oldukça çetin geçeceğini gösteriyor. Almanya Başbakanı Merkel, Brexit sonrasında Birleşik Krallık için kapımızdaki rakip ifadesini kullanırken; müzakerelerin kolay olmayacağı sinyalini şimdiden verdi.
Birleşik Krallık, Brexit sonrasında AB ile daha esnek gümrük birliğinin tesis edilmesini hedefliyor. Bu kapsamda AB ve Kanada arasındaki Kapsamlı Ekonomik ve Ticaret Anlaşması (CETA) benzeri bir ilişkinin kurulması planlanıyor.
Hassas sektörlerini korumak isteyen Johnson hükümeti, farklı ülkelerle ticaret anlaşmaları imzalamak içinse vakit kaybetmeden çalışmalarına başladı. Böylece kendi gümrük tarifelerini belirleyebilecek İngiliz hükümeti, dış ticaretteki en büyük ortakları ile ticaret anlaşması için görüşmeler yürütecek. Ekonomi yönetimi ise bu anlaşmaların tamamlanması için kendilerine üç yıl hedefi koydu. Ticari anlamda Brexit’ten en fazla etkilenen ülkelerden biri de Türkiye olacak. Türkiye’nin AB ile gümrük birliği içerisinde olması, Birleşik Krallık’a yapılan ihracatın sıfır gümrük vergisine tabi olmasını sağlarken, Brexit sonrasında gümrük vergilerinde artış meydana gelecek. Ayrıca Türkiye’nin rakip ülkelere karşı gümrük birliği avantajı da sona erecek. Bu nedenle Türkiye’nin ikinci büyük ticaret ortağı olan Birleşik Krallık ile serbest ticaret anlaşması imzalaması bekleniyor.
İstikamet neresi?
Birlik içerisinde serbest dolaşım ve ortak para birimi gibi politikalara katılmayan Birleşik Krallık için, AB içerisinde sıklıkla ABD’nin Truva Atı benzetmesi yapılıyordu. Bu nedenle Brexit’in ardından Birleşik Krallık siyasetinin yöneliminin ne olacağı en merak edilen konuların başında geliyor. Birçok yorumcu bu ayrılığın Birleşik Krallık’ı ABD’ye daha fazla yaklaştıracağını savunurken, bazıları ise bunu gerçekçi bulmuyor.
ABD’nin Brexit konusundaki tavrı, ABD’nin İngilizlere bugüne kadarki en kapsamlı serbest ticaret anlaşması vaadi ile belirginleşmişti. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da Brexit tartışmalarının en hararetli günlerinde “Birleşik Krallık’ın bağımsız kararını destekliyoruz ancak Brexit’in gerçekleşmesiyle kapının önünde, elimizde kalemle en kısa sürede yeni bir serbest ticaret anlaşması imzalamaya hazır olacağız” ifadesini kullanmıştı. Brexit sonrasında Birleşik Krallık’ın ABD yöneliminin artacağını iddia edenler olsa da tarafların İran ve Huawei konusundaki ortaya çıkan görüş ayrılıklarının yanı sıra savunma konusunda ABD bağımlılığının azaltılması gerekliliği tartışmaları, bu ilişkinin de sıfır sorunlu olmayacağını gösteriyor.
Küresel Britanya
Brexit kampanyalarında sıklıkla Birleşik Krallık’ın küresel gücünü geri alacağı vurguları yapılsa da, birlikten ayrılık, son 50 yıl içinde İngiliz dış politikasındaki en büyük değişim anlamına geliyor. İngiltere, Rusya’nın AB yaptırımlarından İran nükleer anlaşmasına kadar Avrupa’nın dış politikasını şekillendiren oyunculardan biri iken, ayrılık sonrasında da etkili bir Avrupa dış politika gücü olarak kalmak istiyor.
Brexit sonrasında İngiliz Milletler Topluluğu’na dâhil Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda başta olmak üzere Birleşik Krallık ticari ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik yorumlar da yapılıyor. Bu durumda İngiltere, 53 üyeli İngiliz Milletler Topluluğu’ndan daha fazla destek ve Hindistan veya Japonya gibi ülkelerle ‘stratejik ortaklıklar’ arayacak ve bölgesel bir örgüt üyeliğini coğrafi olarak dağınık bir toplulukla değiştirecek. Sonuç olarak iki başbakana mal olan, üç yıldan fazla tartışma ve müzakerelerden sonra Birleşik Krallık nihayet Avrupa Birliği’nden ayrıldı, ancak her şey daha yeni başlıyor.