BoJo ile Brexit’e doğru
Theresa May’ın Brexit planını protesto ederek Dışişleri Bakanlığı görevinden istifa eden Borıs Johnson, geçtiğimiz temmuz ayının sonunda Britanya’nın başbakanlık koltuğuna oturdu. Brexit’i her koşulda 31 Ekim’de tamamlakta kararlı olan Johnson, “AB’den gerekirse anlaşma olmadan ayrılırız” diyor. Adayı ve kıtayı karmaşık günler bekliyor.
Muhafazakar Parti’nin Londra Belediye Başkanı adayı olarak girdiği seçimleri kazandığında bu yana siyasette adından sıkça söz ettiren Boris Johnson, 24 Temmuz’da Britanya’nın yeni başbakanı oldu. Soyu Türk kökenlere dayanan, öldürülen Osmanlı İmparatorluğu’nun son Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Ali Kemal’in torunu Stanley Johnson’ın oğlu Johnson, 1964 yılında New York’ta doğdu. Oxford Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra The Times’ta gazetecilik kariyerine başladı. Daha sonra editör asistanı olduğu The Daily Telegraph’a geçti.
AB karşıtı muhafazakar bir politikacı
Burada yükselen Euroskeptisizm (AB şüpheciliği) konularını ele alan Johnson ilerleyen yıllarda gazeteden ayrılarak 1999’da The Spectator’da editör oldu ve bu görevi 2005 yılına kadar sürdürdü. “İngiltere’nin tek başına AB’nin ekonomik yükünü taşıdığı” gibi söylemler, aradan yaklaşık 20 yıl geçtikten sonra Johnson’ın Brexit kampanyasının temelini oluşturdu. Johnson, Britanya’nın AB üyeliğinin, yerli halkın ücretlerinin bastırılmasına yol açtığını ve AB’nin, Britanya’yı soymak isteyen bir ‘süper devlet’ yaratmaya niyetli olduğunu düşünüyordu.
Tek ulusçuluk veya Tory demokrasisi olarak da bilinen tek uluslu muhafazakarlığı benimseyen Johnson kimilerine göre ise zaman zaman liberal bir popülist. Siyasi kariyerine ise 2001 yılında atılan Johnson 2001 genel seçimlerinde avam kamarasına seçildi ve ülkenin önde gelen siyasetçileri arasında yerini aldı.
Genel olarak muhafazakar parti politikalarına destek verse de bazı konularda liberal eğilimleri oldu. Muhafazakâr Parti’nin Henley milletvekili iken girdiği yerel seçimlerde, 2008 tarihinde Londra Belediye Başkanı seçildi ve 2016 yerel seçimlerine kadar bu görevini sürdürdü. Söz konusu yıllar arasında iki dönem Londra Belediye Başkanlığı yapan Johnson’ın popülaritesi özellikle bu dönemde yükseldi.
Toplu taşıma vasıtalarında alkol tüketimini yasaklayan Johnson, yeni otobüs seferleri ve tramvay hatları oluşturmasının yanı sıra Londra’nın başarılı şekilde olimpiyatlara ev sahipliği yapmasını sağladı. 13 Temmuz 2016 tarihinde David Cameron’un yerine başbakan olan Theresa May tarafından Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı olarak görevlendirildi. 2019’da başbakan ve muhafazakar partinin lideri için aday olacağını açıkladı.
Kariyeri süresince Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dahil olmak üzere pek çok ülke lideri ve siyasi figür hakkında alaycı ve hakaretvari söylemlerde bulunmuş olan Johnson son birkaç senedir kendisine her hatırladıldığında “Bunlar çok uzun zaman önce mizahi olarak söylemiş olduğum çılgınca şeyler, herşey çok değişti ben de çok değiştim” diyerek geçiştiriyor.
‘İngiltere'de bir deli’
Başbakanlık koltuğuna oturan Johnson’a Britanya ve Avrupa’nın farklı ülkelerinden ve basından ilginç tepkiler geldi. İngilizlerin BoJo lakabını taktığı Johnson için Independent gazetesi, dışişleri bakanı seçildiğinde Johson adına halkdan özür dilemişti. “En azından Johnson şimdilik başbakanımız değil” ifadelerine yer veren gazete, bu sefer de “Anlaşmasız felaketi önlemek için sadece 99 gün. Çözülemeyen bir bilmece. Ve yeni Başbakan? Brexit’in en karanlık saatine hoş geldiniz” ifadelerini kullandı. Avrupa basınında ise Johnson’ın kıtada zirveye yükselen popülist sağ siyaset ve siyasetçilerin son halkası olduğu belirtilerek, kendisi için ‘İngiltere’de bir deli’ ve ‘İngiliz siyasetindeki en uçuk kaçık karakter’ değerlendirmeleri yer aldı. Öyle ki Johnson, hiçbir zaman sözüne güvenilir bir insan profili çizemedi. The Economist’in politika editörü Adrian Wooldridge’e göre iki farklı Johnson var: Bir tarafta, dünyaya açık olduğunu iddia eden, göçün pozitif etkilerinden bahseden, liberal ve sempatik bir siyasetçi; öte yandaysa muhafazakârların popülist-aşırı milliyetçi kanadına liderlik etmeye çalışan bir diğer politik figür.
‘Britanyalı Trump'ın akıbeti'
- ABD Başkanı Donald Trump’ın, “İngiltere’nin başbakanı olacak çok iyi bir adama sahibiz, Boris Johnson. Ona Britanyalı Trump diyorlar” açıklamasından sonra Johnson, başbakanlık görevini devraldı.
Trump’ı teyit eden çevrelerden TheGuardian gazetesi onun için “Kısacası, Boris Johnson, büyük olasılıkla Avrupa’da Trump’a en fazla benzeyen kişi; tıpkı İngiltere’nin Avrupa kıtasında ABD’ye en fazla benzeyen ülke olduğu gibi” diyor. Ve gazetede Johnson’la ilgili şu ifadelere de yer veriliyor. “Britanyalı seçkinlerin kül-türü ve İngiliz toplumundaki bu kök salmışlık hali onu iktidara taşıdı ama aynı sebep düşüşüne de yol açacak. Büyük ölçüde bir kuruluş partisini gittikçe artan miktardaki düzen karşıtı seçmenle ele geçiren tek kişilik bir hareket olan Trump’ın aksine, Johnson hem düzenin hem de düzen karşıtlığının sesi. Ve bu durum, kişisel siyasi kariyerinde kusursuz biçimde somutlaştırdığı Muhafazakâr Parti’nin her iki unsuruna da bağımlı olduğu anlamına geliyor; bu ise, tarih kitaplarına Brexit’i gerçekleştiren başbakandan ziyade, Britanya’da en kısa süre başbakanlık yapan kişi olarak girme olasılığını yükseltiyor.”