Bitmeyen tartışma: Dünyada servet vergisi yeniden gündemde
Milyarder vergisi, zengin vergisi ya da servet vergisi… İsmi ne olursa olsun son dönemlerde yüksek gelir grubundakilere yönelik vergilendirme tartışmaları tüm dünyada yeniden gündemde. Birçok ülkede ultra zenginlerin, ortalama vatandaşlardan çok daha düşük oranda vergilendirilmesi ve küresel ısınmanın yarattığı tahribata karşı milyarderlerden küresel servet vergisi alınması çağrısı gündemi meşgul etse de servet vergisinin uygulanmasının zorlukları ve sakıncaları da var.
Dünyada artan gelir eşitsizliğine karşı servet vergisi düzenlemeleri için çağrılar artıyor. Türkiye’de de deprem yaralarını sarmak için bütçede oluşan açığa dikkat çeken ve belirli miktardaki servet sahiplerinden yüzde 1 vergi alınması çağrısı yapan ünlü bir iş adamı konuyu Türkiye gündemine taşırken, dünyada da servet vergisine yönelik tartışmalar devam ediyor. Genellikle olağanüstü dönemlerde uygulamaya konulan dolaysız bir vergi türü olan servet vergisi, geçmişte Avrupa ülkelerinin birçoğunda bulunuyordu. Günümüze gelindiğinde ise kıta genelinde Norveç, Almanya, İsviçre ve İspanya’da sürekli olarak uygulanıyor.
ABD’de demokratların en büyük kozu
ABD’de uzun süredir tartışılan servet vergisi, özellikle Demokratların iktidara gelmesi ile kamuoyunu yeniden meşgul etmeye başladı. 2025 bütçesini açıklayan Biden, 100 milyon dolardan fazla servete sahip ABD vatandaşlarından yüzde 25 vergi alınması çağrısını yineledi. Tartışmaların odağında ise ultra zenginlerin, sıradan ABD vatandaşlarından çok daha düşük oranda vergi vermesi bulunuyor. 1960’larda süper zenginler gelirlerinin yarıdan fazlasını vergi olarak verirken, günümüze geldiğimizde zenginlere uygulanan vergi oranları oldukça düştü. 2018’de ABD’nin en büyük milyarderleri gelirlerinin sadece yüzde 23’ünü vergi olarak ödedi. ABD’li zenginler Oxfam’ın son araştırmasına göre 2020’ye kıyasla yüzde 46 daha zengin olmasına rağmen, en zengin 400 aile sadece yüzde 8,2 bireysel vergi ödemesi yapıyor. Ortalama bir ABD’li ailenin ödediği vergi oranı ise yüzde 13.
Hindistan’da da geçtiğimiz aylarda belirli gelire sahip milyarderlerden vergi alınması gündemi oldukça meşgul etti. Ancak servet vergisine karşı çıkanlar, ülkedeki zenginlerin işlerini Dubai gibi vergi cenneti olan yerlere taşıyacağı ve bunun ülke ekonomisine zarar vereceğini savunuyor.
Vergiden kaçışı engellemek en önemli zorluk
Olası servet vergisi uygulaması destek gördüğü gibi bu vergiye şüpheyle yaklaşan uzmanlar da var. Buna göre servet vergileri yatırım potansiyelinin azalması ve ekonomik rekabet gücünün zayıflamasına neden olabilir. Örneğin servet vergisi uygulamasına geçen Kolombiya’da zenginler offshore şirketler kurma ya da varlıklarını vergi cenneti ülkelere kaydırma yolunu seçti.
Servet vergisi uygulamasında kayıt dışı ekonominin yaygın olmaması gerekliliği de bulunuyor. Çünkü aksi bir durumda, vergiden kaçanları kapsamaması vergilendirmede adaletsizliğe neden olabiliyor. Servet vergisinin sermaye kaçışına ve vergi kaçırmaya yol açabileceğini savunan bazı uzmanlar, gelir eşitsizliğine çözüm bulmak için alternatif yaklaşımlara yönelinmesi gerektiğini savunuyor.
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Güran Yumuşak, günümüzde uygulanan servet vergilerinin gerçek bir servet vergisi olmaktan ziyade görünüşte servet vergisi olduğunu, bu nedenle toplam vergi gelirleri içerisindeki payının oldukça düşük olduğunu belirtiyor.
“Türkiye’de Emlak, motorlu taşıtlar ve veraset-intikal vergilerinden oluşan servet vergisinin toplam vergiler içerisindeki payı 2023 itibarıyla yüzde 2.4'tür ve bunun yaklaşık üçte ikisi sadece motorlu taşıt vergilerinden elde ediliyor. Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü, enflasyonist ortamda varlık değerlerinin doğru olarak tespit edilememesi, borç ve masrafların servet vergisinden düşülememesi bu verginin mali fonksiyonundan ziyade sosyal fonksiyonunun öne çıkmasına neden oluyor” şeklinde konuşan Yumuşak, Varlık Vergisi ve Deprem Vergisi’nde olduğu gibi olağanüstü dönemlerde uygulanan geçici servet vergisi uygulamalarındaki hataların, bu vergiye olan bakışı olumsuz biçimde etkilediğini vurguluyor. “Küresel kriz, pandemi ve kur atakları süreçlerindeki gelişmeler dikkate alındığında, bu dönemde elde edilen aşırı servetlerin bir şekilde vergilendirilmesi daha doğru bir yaklaşımdır” ifadesini kullanan Yumuşak’a göre değerli konut vergisi buna iyi bir örnek olsa da vergilendirmenin emlak vergisi değeri yerine piyasa değeri üzerinden yapılması gerekiyor. Ayrıca vergilendirilmiş gelirle elde edilen emlak ve taşıtların yeniden vergilendirilmesi da mükerrer vergilendirme konusunu gündeme getiriyor.
Küresel servet vergisi çağrısı
Ülkeler seviyesinde servet vergisi tartışmaları sürerken, G20 Zirvesinde ise Brezilya, Almanya, Güney Afrika ve İspanya bakanlarının çağrısı ile milyarderlere aşırı hava olayları nedeniyle ortaya çıkan hasarı onarmak ve yoksullukla mücadele için ellerini taşın altına sokmaları çağrısı yapıldı.
Küresel ısınmayla mücadele için dünyadaki 3 bin milyarderin servetleri üzerinden yüzde 2 vergi vermesiyle 250 milyar dolar gelir elde edileceği hesaplanıyor. Haziran ayı içerisinde düzenlenecek G20 toplantısında yeniden gündeme getirilecek tasarıya göre milyarderlerin servetlerini kaçırma riski karşısında vergi cennetleri için özel tedbirlerin alınması da isteniyor.
“Küresel servet vergisi tartışmalarının ulusal düzeyde uygulanan servet vergisi ile yakın bir ilişkisi mevcut değildir. İki dünya savaşı sonrasında servetin sermaye lehine emek aleyhine gelişmesi, global düzeyde de bir servet eşitsizliğine neden olmuştur” şeklinde konuşan Yumuşak, küresel zenginleri ve bunların yoğun olarak yaşadığı ülkelerin yönetimlerini ikna etmenin güç olması ve ikna edilseler dahi bu verginin ne şekilde harcanacağının belirsiz olması dolayısıyla küresel yoksullukla mücadele eden kurumların desteklenmesinin daha kolay ve hızlı sonuç sağlayacağını savunuyor.