Bireysel çıkarın açmazı ve not artışı
Kapitalist öğretide temel kabul bireyin homo economicus olmasıdır. Buna göre her birey iktisadi çıkarlarına uygun olarak karar alır.
Ancak homo economicus’a karşı eleştiriler pek çoktur. Zira bireylerin aldığı kararlar toplamda maksimum faydayı vermeyebilir. Hatta bırakın faydayı toplamda zarar ile sonuçlanabilir.
Kendi kendini gerçekleştiren kehanet nedir?
Buna en güzel örnek Türkiye’deki döviz ve altın talebidir.
Şu’yu vukuundan beter olarak; bir varlık; altın veya döviz katlanarak artacak fitnesi bir yayılmaya başladı mı, herkes döviz ve altına koşar, ihtiyaçtan fazla talep oluşturan bu yöneliş günün sonunda kendi yükselişini yaratır. İşte buna kendi kendini gerçekleştiren kehanet diyoruz!
Bu açmazı ise bahsedilen homo economicus birey gerçekleştirmiş olur. Çünkü onlar bireysel menfaatin liderliğinde döviz ve altın alarak çıkarlarını koruduklarını hatta maksimize ettiklerini zannedeler.
Fakat günün sonunda bireylerin oluşturduğu toplam talep nedeniyle oluşan cari açık, makroekonomik dengesizliğe sebep olur. Bunun neticesi ise onların da dahil olduğu bütün kesimlerin kaybına yol açan kur artışının beslediği enflasyon ve yüksek faizdir ve belki de durgunluktur.
Kredi not artışı bu anlamda önemlidir. Her ne kadar not indirimleri ve artışlarının ekonomi kadar politik saikler ile yapıldığı, ileriye dönük bazen tahmin, bazen de temenni (çokça temenni) içerdiği, bazen gerçeklikten uzak olarak sistemin sopası olarak kullanıldığına çokça şahit olsak dahi küresel finans sisteminde yerleri olduğu aşikâr.
Neticede uluslararası risk algısını onların notları belirliyor. Yani ekonomide yazdığınız başarılar onların verdiği notlar ile kabul görüyor ve faydaya yani finansal maliyetin düşmesine, yatırımcıların gelmesine neden oluyor.
Gezi Parkı olaylarından sonra düşürülen notların üzerinden 12 yıl sonra gelen not artışının bu nedenle kıymetlidir. Ancak not artışına sebep olarak sundukları gerekçeler ise daha önemlidir. Buna göre;
- Yerel seçimlerin etkisini “Orta Derece’de” öneme sahip diye ifade ederken Mart 2024 yerel seçimlerinden çıkacak sonucun politika değişikliğine yol açmayacağı beklentisinde
- Rezervlerin görece azalmasına neden olarak; vadesi dolan kur korumalı mevduattan doğan talep ve dış ödemelerde mevsimsellikten kaynaklanan artış ile seçim belirsizliğini göstermiş.
- Daha güçlü politikalar ile enflasyon beklentilerinin hafiflediğini ve dış likidite risklerinin azaldığını dikkate almış. Dış finansman koşullarındaki iyileşme, rezervlerdeki artış, kur korumalı mevduattaki miktarsal azalma ve azalan cari açık not artışı için yüksek etkili unsurlar olarak belirtilmiş.
- 2024 yılsonu enflasyonunu yüzde 40 olarak beklerken, Fitch, temel senaryosunu sıkı para politikası duruşunun güçlendirilmiş harcama ve gelir politikasına sahip bir maliye politikası ile 2025 yılında yüzde 29’luk bir enflasyon oranı üzerine kurmuş.
- Deprem’in kamu maliyesi üzerindeki etkisinin üzerinde durup açıkta en büyük kalem olduğu vurgulanmış.
- Deprem inşa maliyetleri hariç tutulduğunda Merkezi Yönetim Bütçe Açığının hedeflerle uyumlu olduğu belirtilmiş.
- 2024 yılının deprem inşa harcamaları açısından ana yıl olacağını öngörmüş.
- 2025 yılında bütçe açığının GSYH’nın yüzde 3 üne hızlı bir gerileme yaşanacağını düşünüyor.
- 2024 yılında da bütçe açığının GSYH oranının yüzde 5,2 sabit kalacağını, bunun yüzde 2,6 sının deprem harcamalarından geleceğini öngörmüş.
- 2025 yılında büyümedeki artışın Türkiye’nin ticaret ortaklarındaki iyileşmeden yani ihracattan geleceğini düşünüyorlar.
Bu gerekçelerin tümü fısıltı gazetesinin aksine bir yol alındığı ve Türkiye’nin makro şartlarında iyileşme gösterdiğini ifade ediyor. Türkiye’nin OVP’sine uygun olan bu çabaların küresel piyasalarca görülmesi ve takdiri, Türkiye’nin faiz yükünü azaltmak başta olmak üzere yatırım alma ihtimalini de artırmaktadır.
Bu nedenle not arttırımın gerekçeleri üzerinde düşünmek Türkiye’yi daha doğru okumaya ve sebep olacaktır. Bu manzaranın doğru okunması ise, bireysel çıkarın toplumsal faydaya evrilmesine sebep olacaktır.