Basra’ya uzanan yeni İpek Yolu
Türkiye’nin ihracatında 3’ncü sırada yer alan Irak ile en üst düzeyde yapılan antlaşma ile hayata geçirilecek ‘Kalkınma Yolu’ projesi büyük heyecan yarattı. Bölgenin yeni ipek yolu olarak değerlendirilen proje, Türkiye ve Irak arasında kara ve demir yolu taşımacılığının yanı sıra Avrupa’ya boru hattını da içerecek. proje ile bölge ülkelerinin küresel ticaretten alacağı payın arttırılması hedefleniyor.
Türkiye ve Irak, Türkiye sınırından Basra’ya uzanan bir ulaştırma koridoru inşası konusunda uzlaşmaya vardı. Taraflar arasında kabul edilen Ankara Bildirisi, Körfez ve Avrupa arasında kara ve demiryolu taşımacılığında işlemlerin kolaylaştırılmasını ve bölgenin küresel lojistikteki etkisini artırmayı amaçlıyor. Bölgesel ve küresel dengeler açısından büyük öneme sahip proje ile 1200 kilometre uzunluğundaki hat için ilk etapta 3,5 milyon ton kapasiteli mal taşımacılığı için bir demiryolu inşası planlanırken, ikinci etapta kapasitenin 7,5 milyon tona ulaştırılacağı açıklandı.
DEİK Türkiye Irak İş Konseyi Başkanı Halit Acar, Irak’ın Türkiye’nin ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında her zaman ilk beş içerisinde yer aldığını belirterek, lojistiğin projede büyük öneme sahip olduğunu belirtiyor.
“Kalkınma Yolu projesi, demiryolu taşımacılığı opsiyonunu da barındıran bir yapıya sahip. İki ülke arasındaki mal taşımacılığı daha ucuz, daha hızlı hale gelecek. Bu kapsamda iki ülke arasındaki ticaretin artmasını beklemek yanlış olmayacak. Bunun yanı sıra, bölgede yer alan yeni İpek Yolu projesinin de bir parçası haline gelecek olan Kalkınma Yolu, orta kuşağın da canlanmasında önemli bir rol oynayacak” şeklinde konuşarak projenin sadece Irak’ı değil, Orta Asya’yı da Avrupa’ya bağlayacağını vurguluyor.
Projenin Türkiye açısından en önemli unsurlarından birinin, FAW Limanı’nın açılmasıyla Körfez ülkelerinin Avrupa ile ticaretinde Türkiye’nin geçiş noktası olacağını belirten Acar, bu sayede sadece iki ülke ticaretinin değil bölge ticaretinin de projeden olumlu anlamda etkileneceğini söylüyor.
Çin'in de ilgisini çekecek
ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman ise iki ülkenin Basra’dan Türkiye sınırına uzanacak kara ve demiryolu hattı konusundaki uzlaşısının büyük öneme sahip olduğunu belirterek, bu gelişmenin iki ülke ilişkilerini bambaşka bir boyuta taşıyacağını vurguluyor. Proje ile Irak’ta inşası devam eden ve Ortadoğu’nun en büyük limanı olacak FAW Limanı’nın hatta entegre edilecek olmasının Basra Körfezi’ndeki ticari dengeyi değiştirebileceğini ifade eden Duman, Çin’in de projeye büyük ilgi duyduğunu belirtiyor.
- Türkiye sınırından Basra’ya uzanacak projenin Çin’in Bir Kuşak Bir Yol girişimi ile entegrasyonunun söz konusu olabileceğini söyleyen Duman, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Projeyi bölgemizin yeni İpek Yolu hâline dönüştüreceğimize inanıyorum’ ifadesini kullanmasının da dikkat çekici olduğunun altını çiziyor.
“Projenin gerçekleşmesi sadece Irak’ın geleceğini değil, bölgesel ve küresel dinamikler üzerinde de etkili olabilir. Özellikle Basra Körfezi üzerindeki ticari ve ekonomik faaliyetlerin yönünü değiştirebileceği gibi, daha da ötesinde ABD – Çin rekabeti açısından da kritik olabilir” şeklinde konuşan Duman, bu yönüyle projenin Çin’in “yeni İpek Yolu” olarak adlandırdığı “Kuşak ve Yol Projesi”nin bir parçası haline gelmesinin söz konusu olabileceğini belirtiyor.
Enerji kritik unsur
Kalkınma Yolu projesinin önemli unsurlarından birini de enerji konusu oluşturuyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi sebebiyle Avrupa’nın gündemine oturan enerji meselesi konusunda Irak’ın önemli bir potansiyele sahip olması, Avrupa ve Irak arasında yeni müttefik bağlarının kurulması konusunda katalizör olarak görülebilir
şeklinde konuşan Duman, Irak Başbakanı Sudani’nin FAW Limanı aracılığıyla Türkiye üzerinden yapılabilecek ticarete atıf yapmasının Avrupa ve Irak arasında gerçekleştirebilecek olan ticarette Türkiye’nin de önemli bir role sahip olabileceğini gösterdiğini belirtiyor.
Acar ise iki ülke yöneticilerinin projeye gösterdikleri hassasiyet ve en kısa sürede bitirilmesi için mutabakata varılmış olmasının önemli olduğunu belirterek, her iki devlet tarafınca en üst düzeyde sahiplenilen bu projenin tamamlanmasına yönelik ciddi bir riskin bulunmadığını, DEİK olarak da çalışmalarına başladıklarını sözlerine ekliyor.