Bankalar 2022’de dijitale odaklandı
Bankacılık sektörü bu yıl özellikle kurumsal, ticari ve özel bankacılık alanında hacim artışı bekliyor. Dijitalleşme sektöre yön verecek en önemli kavramların başında gelirken, sürdürülebilir finansman ve katılım bankacılığı alanında da yeni uygulamalar geliştiriliyor.
Türk bankacılık sektörünün kredi hacmi ve mevduatı her geçen yıl artarken, sektör, geçtiğimiz yılın ocak-eylül döneminde 56 milyar 981 lira ile tüm zamanların en yüksek 9 aylık karını elde etti. Pandeminin etkilerinden bir an önce sıyrılmaya çalışan sektörde, geçtiğimiz yıl, bir önceki yıla göre iyileşme yaşanırken, 2022 yılı ise pek çok alanda dönüşüm yılı olacak. Bu dönüşümün başında ise dijitalleşme gelirken, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de klasik bankacılık, dijitalleşmenin etkisiyle değişime uğramaya devam edecek. En yüksek mobil uygulama kullanımına sahip olan bankacılık sektörü dijitalleşme sayesinde yapay zekâ, blokchain, siber güvenlik konusunda yeni teknolojileri kullanarak fintech ve start-up’larla daha fazla işbirliğine gidecek. TKBB Yönetim Kurulu Başkanı İkram Göktaş da bankacılığın dijitalleşmesi ile ilgili şu görüşlere yer veriyor; “Uluslararası pazar araştırma şirketi Global Market Insight tarafından yapılan araştırmaya göre, dijital bankacılık pazarı 2026 yılına kadar piyasa değerini 12 trilyon doların üzerine taşıyacak. Dijital bankacılık pazarının günümüzdeki piyasa değeri ise 8 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor. Bu araştırma 5 yıl gibi kısa bir sürede pazarın yüzde 50 büyüyeceği anlamına geliyor”.
Enflasyon beklentisi kilit önem arz ediyor
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, dünya ekonomisinin, pandeminin ikinci yılında aşılamaların salgının etkisini hafifletmesi ve alınan ekonomik önlemlerin süregelen desteğiyle hızlı toparlanma kaydettiğini ifade ediyor. Öte yandan, bu hızlı toparlanmanın da bir sonucu olarak ciddi boyutlara ulaşan arz kısıtları ve iklim değişikliği kaynaklı gelişmelerin de etkisiyle hızlı artan gıda ve enerji fiyatları enflasyonist baskıların küresel ölçekte endişe verici boyutlara ulaşmasına neden olduğunu belirtiyor. Aran, bu nedenle, enflasyon beklentilerinin dünya genelinde başarıyla yönetilmesinin önümüzdeki dönem için kilit önem arz ettiğini vurguluyor.
“2022 yılında küresel ekonomik görünümün; pandemiye bağlı gelişmelerin yanı sıra büyük ölçüde arz yönlü kısıtların nasıl seyredeceğine ve enflasyonist baskıların ne ölçüde kalıcı nitelik taşıyacağına bağlı olacağını düşünüyorum” diyen Aran, ayrıca, iklim değişikliği kaynaklı risklerin ve bu risklere karşı alınacak önlemlerin de küresel ekonomi ajandasında üst sırada yer almaya devam edeceği kanaatinde olduğunu söylüyor. 2022 yılında büyümenin devam etmesini ancak aleyhte işleyecek baz etkisine de bağlı olarak ivme kaybetmesini beklediklerinden bahseden Aran, Türk Lirası’ndaki zayıf seyrin, 2022 yılı için enflasyona dair tahminde bulunmayı zorlaştırdığını dile getiriyor. Bu koşullar altında, ekonomi politikalarına dair güvenin tesis edilmesinin yurt içi finansal piyasaların seyri ve enflasyon açısından kritik önem taşıdığını vurguluyor.
İhracat, üretim, turizm, girişimcilik, tarım ve ödeme sistemleri odaklandığımız alanlar olacak
“Reel sektör başta olmak üzere tüm kesimlere imkânlarımızı kullanarak finansman desteği sağlamaya devam edeceğiz” şeklinde konuşan Aran sözlerine şöyle devam ediyor: “Öncelikli olarak ihracatı, üretimi, turizmi, tarımı ve girişimcileri desteklemeye devam edeceğiz. Ekonomik ve teknolojik koşullar neyi mümkün kılıyorsa, bunları girişimcilerin kullanımına sunmaya devam edeceğiz. Çünkü girişimcileri destekleyerek esasında ülke ekonomisinin büyümesini desteklemiş oluyoruz. Geleneksel bir alana kıyasla girişimciliğe ayrılan sermayenin büyümeye katkısı yaklaşık 10 kat daha fazla. Biz de ülkemizin iktisadi kalkınmasında finansör olarak rol oynamanın yanında girişim hızlandırma programlarından fon sağlamaya, kadın girişimcilerden tarımda girişimciliğe kadar ekosistemin tüm kesimlerine dokunuyoruz”
Bankacılık sektöründe dijitalleşme hızlandı
“Bu alandaki son inisiyatifimiz de geçtiğimiz haftalarda açtığımız İstanbul Girişimcilik Şubesi oldu. Bu şubeyle girişimcilik ekosisteminin olgunlaşmasını sağlamayı ve ülkemizdeki girişimcilik kültürünün doğru bir şekilde yeşermesine imkan vermeyi amaçlıyoruz” diyen Aran, bankacılık sektöründe pandeminin etkisiyle daha da hızlanan dijital dönüşümle beraber İş Bankası’nın dijital müşteri sayısının 10 milyonu aşarken, şube dışı kanallardan gerçekleştirilen işlemlerin toplam işlemler içerisindeki payının yüzde 96 seviyesinde gerçekleştiğini aktarıyor. Aran son olarak ise iklim şartlarını, tarımsal emtia üretimindeki ve fiyatlarındaki gelişmeleri baz aldıklarında, 2022 yılında da tarım sektörünün kritik sektör olarak odaklarında olmaya devamedeceğini bildiriyor. Bunun için de girişimcilik şubesinin ardından bir de Tarım İhtisas Şubesi açılışı gerçekleştireceklerini ifade ediyor.
“Katılım bankacılığı geçtiğimiz yıl iyi bir performans sergiledi”
TKBB Yönetim Kurulu Başkanı İkram Göktaş ise kriz dönemlerine karşı dayanıklı olan bankacılık sektörünün geçtiğimiz yıl bir kez daha iyi bir sınav verdiğini düşünüyor.
Bu zorlu süreçte sektörümüz güçlü sermayesi, nitelikli insan kaynağı, modern teknolojik alt yapısıyla hizmetlerini hiç aksatmadan sürdürmeyi başardı
diyen Göktaş, diğer yandan bu olağanüstü dönemin, sektöre öz kaynak kullanımı ve kârlılık yönetimi konularında da büyük bir deneyim kazandırdığını belirtiyor. Göktaş sözlerine şöyle devam ediyor: “Dijitalleşmede yıllara yaygın bir süreçte atılacak adımların tek bir yılda atıldığına, bu alanda önemli ürün ve hizmetlerin çok hızlı bir şekilde devreye alındığına şahit olduk. Önümüzdeki dönemde sektörümüzün, makroekonomik dalgalanmalara rağmen güçlü sermaye yeterliliğini korumayı sürdüreceğine ve ülkemizin büyüme hedeflerine paralel bir stratejiyle çalışmalarını yürüteceğine inanıyorum”
Türkiye katılım bankacılığın merkezi olabilir
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de klasik bankacılığın, dijitalleşmenin getirileriyle önemli değişimlere uğradığından söz eden Göktaş, dolayısıyla bankaların ilerleyen süreçlerde dijitalleşme yolculuğunda geri kalmamak adına fintech’ler ve start-up’larla yola devam edeceklerini düşündüklerini vurguluyor. Önümüzdeki dönemde sektörün özellikle Büyük Veri ve Veri Analitiği, Yapay Zeka (AI), Makine Öğrenimi (ML) ve Robotik Süreç Otomasyonu (RPA), Blokzinciri ve Siber Güvenlik Uygulamaları gibi yeni nesil teknolojiler alanlarına daha çok odaklanacağını öngören
- Göktaş, Türkiye ekonomisindeki büyümenin yerli yatırımcılara cesaret verirken, uluslararası yatırımcıların da Türkiye’ye yönelik ilgisini artırmakta olduğunu beyan ediyor.
Göktaş, “Sahip olduğumuz kültürel miras, jeopolitik konum, ekonomik büyüklük ve hinterlant ile hâlihazırda katılım finans merkezi olmak için birçok şartı karşılıyoruz. Çabalarımızın neticesinde katılım bankacılığının sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde gelişimini sağlayabileceğine, bu sayede katılım finans alanında dünyanın merkezi haline gelebileceğimize yürekten inanıyorum” diyor.