Avrupa siyasetinde yeşil dalga
Avrupa Parlamentosu seçimleri dünya gündemini bir anda değiştirdi. Aşırı sağa teslim olmak üzere olduğu varsayılan Avrupa’nın dinamik gücü yeşiller, sürpriz bir çıkışla seçimlere damga vurdu. AP’deki temsilci sayısını 52’den 69’a çıkaran ve Batı Avrupa’nın hemen her ülkesinde oyunu artıran yeşil partiler, iklim değişikliği ve birleşik Avrupa söylemiyle, Brexit’in ve aşırı sağın bunalttığı kıtada yeni bir politik heyecan başlattı. Bu sürpriz gelişme, daha önce uzak geleceğe ilişkin bir sorun gibi algılanan çevre meselesinin, gittikçe büyüyen geniş bir bir kesim tarafından da ciddiye alınmaya başladığını gösteriyor.
Avrupa Birliği’nin (AB) yasama organı Avrupa Parlamentosu (AP) için yapılan seçim maratonu aşırı sağın yanı sıra Yeşiller’i öne çıkardı. Hatta Yeşiller, aşırı sağ grupların beklendiği kadar yükselmesini engelledi. 751 sandalyeli parlamentoda Yeşiller sandalye sayısını önceki döneme göre 20 artırarak 71’e yükseltti. 28 ülkenin üye olduğu Avrupa Birliği’nde Yeşil grup partileri toplam oyların yüzde 9,2’sini aldı. Yeşiller grubunun toplam milletvekili sayısı yüzde 33 artışla 69 oldu.
Yeşiller, oyların yüzde 23,8’ini alan 179 sandalyeli Hıristiyan Demokratlar, oyların yüzde 20,3’ünü alan 153 sandalyeli Sosyal Demokratlar ve oyların yüzde 14’ünü alan 105 sandalyeli Liberaller’den sonra 4. büyük grubu oluşturdu. Yeşil partilerin en başarılı olduğu 11 ülke Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Avusturya, İngiltere, İsveç, Finlandiya, Danimarka ve İrlanda oldu. Bu listede Fransa ve İngiltere’de Yeşiller’in başarısı sürpriz ve çarpıcı. Avusturya’da ise Yeşiller son genel seçimlerde parlamento dışı kaldıkları halde bu kez önemli bir sıçrama yaptılar. Almanya’da Yeşiller’in tarihi bir rekor kırarak ikinci parti olması da çok önemli.
Yeşiller gerçek meselelerden bahsediyor
Peki Yeşiller’in bu başarıyı sağlamasının arkasındaki etmenler neler oldu? Yeşiller, Brexit’in yorduğu Avrupa’nın birliği projesine sahip çıkarak birliği dağılma noktasına sürükleyen ‘beceriksiz’ merkez sağ ve sol partilerin prestij kaybetmesinden faydalandı. Tabii aşırı sağ da merkez sağ ve sol partilerin boşalttığı alanı dolduruyor, ancak Yeşiller aşırı sağın yükselmesinden rahatsızlık duyan ılımlı seçmenin de ilgisini çekmeyi başarıyor. Böylece Yeşiller yelpazenin sol tarafını, söylemlerini daha da ılımlı yönde değiştirmeye gerek duymadan doldurmaya başladı. Çünkü seçmen artık değişim istiyor ve solda değişimi Yeşiller temsil ediyor.
Yeşiller gerçek meselelerden bahsediyor: İklim değişikliği, kentlerin yaşanabilir yerler olması, sosyal haklar gibi. Özellikle iklim değişikliği ve iklim değişikliği bağlantılı aşırı hava olayları, yalnızca Avrupa’da değil, dünyanın her yerinde giderek artan bir endişenin nedeni. Boş laftan, polemikten, popülist zırvalardan yorulan seçmen için modern, ne dediğini bilen, aklı başında bir alternatif oluşturuyor. Üstelik bu konuların bazılarına dair radikal önerilerde bulunsa da bunları büyük ideolojik söylemler içinde sunmuyor. Yeşiller’in başarısında gerçek meselelere ilişkin ayağı yere basan politik alternatifleri yıllarca her gün hiç yorulmadan hem meclislerde ve yerel yönetimlerde hem de sokakta ve halkın arasında dile getirmesinin büyük payı olduğu düşünülüyor. Tabii bir de özellikle yerel yönetimlerdeki başarısının…
Yeşil dalga son bir yılda, İsveçli aktivist Greta Thunberg’in başlattığı okul grevleri, gençlerin güçlü iklim aktivizmi ve Britanya’da başlayan “yokoluş isyanı”nın radikal söylemiyle sokakta egemen oldu. Yeşiller bugün iklim değişikliğinden gerçekten ve samimi biçimde bahseden tek siyasi hareket olarak kabul ediliyor. Tarihin bu anı Yeşiller için büyük bir dönüşüm getiriyor. Almanya’da Yeşiller 1990’da iklim değişikliğinden bahsederek seçimlere girdiklerinde barajın altında kalmışlardı. Bugün yüzde 20’yi geçtiler. Bu da artık iklim, yokoluş ve ekoloji söyleminin politik bir talep olarak olması gereken yere geldiğini gösteriyor. Artık insanlar hayatta kalma taleplerini ciddiye alan partileri yönetimde görmek isteyecek. Yeşillerin bu talebin sözcülüğünü yapmaya devam etmeleri gerekiyor.
Yeşiller'in genç destekçileri
Gençler sadece dinamizmiyle değil yeni ve aklı başında sözler söylediği için de Yeşiller’e yöneldi. Örneğin Almanya’da ilk kez oy veren seçmenin üçte biri Yeşiller’e oy verdi. Ancak gençler sadece seçmen olarak değil, seçim kampanyasında ve aday olarak da belirleyici rol oynadılar. Yeni gençler hem seçti hem de seçildi.
Tabii çocukların başlattığı yeni dalga iklim aktivizminin başarısı da gençlerin yeşil partilerde etkili olmasından ayrılamaz. Pek çok ülkede okul grevlerinin öncülüğünü doğal olarak yeşil gençler yapıyor. Gençler geleceklerini kurtarmanın yolunun, “kendilerince” sorunun sebebi olan sağcıları veya konuyu kavrayamayan solcuları ikna etmek yerine, zaten aynı şeyi yıllardır söyleyen Yeşiller içinde doğrudan politika yapıp yönetime gelmek olduğunu kavramış görünüyorlar.