Aslolan, finali düzgün yapmaktır
İnsan doğar, büyür, gelişir ve ölür. İnsanın doğumu da, ölümü de kendi elinde değildir.
Her şeyin sahibi olan, Kâinatın yaratıcısı yüce Allah’ın kurduğu hayat düzeninde, biz insanoğlu sadece rolümüzü oynuyoruz. İnsan geriye dönüp baktığında, on yıllarca sürdüğü hayatın gerçekte iki saatlik bir film kadar kısa olduğunu anlıyor. Bu kısa hayatın içinde nefeslerimiz sayılı. Bizi yaratan, kaderimizi çizen yüce Allah’ın rızası doğrultusunda yaşamak esas olmalıdır.
Doğum başlangıç ise, ölümün bu dünya için final, ama ahiret dünyamız için yeni bir başlangıç olduğuna inancımız gereği iman ederiz. Aslında çok kısa olan, ama sanki hiç bitmeyecekmiş gibi uzun zannedilen dünya hayatımızda yaptıklarımız amel defterimize yazılıyor. Ne yapmışsak hesabını vereceğiz. Ne konuştuysak hesabını vereceğiz. Başka bir deyişle, bu dünyada ne ektiysek, ahirette onu biçeceğiz. İnsan çok şey yapabilir, yapmayabilir de. Ama hepimiz kendi finalimiz ile hatırlanacağız bu dünyada. Eğer finalimiz iyi ise hayırla iyilikle hatırlanacağız. Finalimiz kötü olursa, daha önce nice güzel işler yapmış olsak bile, o en sonundaki finalimiz eğer kötü ise kötü final yapmış olacağız. Çünkü insanlar en son yaptıkları final ile hatırlanırlar. Bu gerçek, önce şahsım olmak üzere, kişiler, aileler, kuruluşlar, medya mensupları, siyasetçiler, bürokratlar, iş insanları, akademisyenler, hocalar, âlimler, işçiler, memurlar, erkekler, kadınlar, kısacası hepimiz için geçerlidir.
Çok çetin günlerden geçiyoruz. Herkes kendi imtihanını yaşıyor. Aile içinde çetin imtihanlar yaşanıyor. Para ile, ticaret ile, makam-koltuk ile, şöhret ile, egosu ile çok çetin imtihanlar yaşanıyor. Zaten aslolan da hayat üniversitesini başarıyla bitirip diploma alabilmektir. Rüzgârlar her taraftan sert esiyor. Kişiliğimiz, değerlerimiz, inancımız, ailelerimiz, davamız, kutsallarımız ağır bir saldırı altında. Birçoklarımız şiddetle savruluyor. Adeta fırtınada dümeni kırılmış ve rüzgar nereye eserse oraya doğru savrulan bir gemi gibi. Üç-T hayatımızı derinden etkilemeye, değerlerimizi, kutsallarımızı aşındırmaya, kişiliğimize, ailemize, topluma, inancımıza çok ciddi zararlar vermeye başladı. Birinci T, tüketimdeki aşırı artıştır. Tüketim artarken, tatminsizlik artarken, kanaat etmek hızla azalmaktadır. İkinci T, trend tutkusu, popüler kültürü takip ve marka tutkusunun artmasıdır. Üçüncü T ise telekomünikasyondaki yeni uygulamalara bağlı aşırı bağımlılık. Bu çerçevede sosyal medyanın olgular ve gerçeklerin karartıldığı, buna karşın yalanların iftiraların algı haline getirilip, insanların kandırıldığı bir mecra konumuna geldiği tehlike hızla büyümektedir.
Bu tablo karşısında, bu dünya için düzgün bir final, ahiret için düzgün bir başlangıç yapmak konusunda hepimizin çok önemli bir vicdan muhasebesi yapmamız ve ihtirasımızı, nefsimizi kontrol altına almamız gerekmektedir. “Ben varsam varım, ben yoksam yokum” anlayışı kötü bir finalin habercisidir. Nefse köle ve bağımlı olmak yerine, güçlü bir ruh ve irade ile toplum, dava, ülke, inanç ve değerler dünyasını üstün tutmak, işin doğrusudur.
Cenab-ı Allah hepimize hayırlı bir ömür ve düzgün bir final yapmayı nasip eder inşallah.