Artık kutuplarda bile yangın çıkıyor
Sıcak hava dalgaları ve küresel ısınma tüm dünyayla beraber kutupları da derinden etkiliyor. Grönland’dakı buz tabakasında erime diğer yıllara göre bu sene ortalama bir ay önce başladı. Bu sebeple buz tabakalarındakı incelmenin 2012’deki rekor erimeyi geride bırakacağı tahmin ediliyor. Kuzey Kutup dairesinde başlayan benzeri görülmemiş orman yangınları da yine sıcaklıklardaki artıştan kaynaklanıyor.
Küresel ısınmaya ve onun sonuçlarından biri olan iklim değişimine karşı dünyanın en hassas bölgelerinden biri kutuplar. Birleşmiş Milletlere bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü, geçtiğimiz aylarda Afrika’dan gelerek Avrupa’yı vuran sıcak hava dalgasının Grönland yönünde ilerlediğini açıklamıştı. Yaz aylarında Avrupa’nın birçok ülkesinde hava sıcaklığındaki artışın etkisiyle yangınlar görüldü ve Alp Dağları’nda eriyen buzulların suları İsviçre’de sele dönüştü.
Kurak yerler daha kuru, ıslak yerler daha ıslak olacak
Kutuplar söz konusu olunca akla buzların erimesi ve bunun dünyaya etkileri geliyor. Fakat bu bölgelerin ısınmasında yaşama tehdit oluşturan başka noktalar da var. Çünkü atmosfer ısındıkça suyu bir yerden alıp diğerine taşımak için daha iyi bir araç görevi görüyor. Bu da kurak yerlerin daha kuru, ıslak yerlerin ise daha ıslak hale geleceği demek oluyor.
Isınmanın bölgedeki yerleşik yaşam üzerindeki en kötü etkilerinden biri ise Permafrost olarak adlandırılan donmuş toprağın çözünmesi. Kutuplardaki iklim şartlarına uygun bir şekilde, donarak şekillenmiş toprak son yıllarda küresel sıcaklıklardaki artışla çözünmeye başladı. Bu da üzerindeki evlerin ve binaların çöküşüne, yolların parçalanmasına neden oluyor. Kuzey Kutbu’ndaki yapıların yaklaşık yüzde 70’i permafrost üzerinde inşa edilmiş durumda. Bu göz önünde bulundurulunca, donmuş toprağın erimesi sebebiyle Kuzey Kutbu’ndaki altyapının göreceği zarar ve zararın 3.6 milyon insanı nasıl etkileyeceği daha net anlaşılıyor.
Bununla birlikte Grönland’dan eriyerek kaybolan buzullar gezegenin her yerinde iklim koşullarının yeniden şekillenmesine neden oluyor. Hatta 2017 yılında Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı, kutup bölgesindeki buzların erimesiyle California’da son yıllarda yangınlara sebep olan kuraklık arasında bir bağlantı olabileceğine dair bir rapor bile hazırladı.
Refleks süresi 50 yıl
Atmosferin çok uzun zamandır maruz kaldığı fazla karbondioksidi dengelemesi zaten çok uzun süreçken, Grönland, Sibirya, Alaska ve Kanada’nın bazı bölgelerinde normalde birkaç günde söndürülen alevler yaklaşık bir buçuk aydır etkili. Yangınlar nedeniyle oluşan duman bulutu neredeyse 2 milyon kilometre karelik alana yayıldı. Bu durum devasa ölçekte ekolojik tahribata yol açıyor ve önceki yıllara göre çok daha fazla karbondioksidin atmosfere karışmasına neden oluyor.
Bu çok büyük bir risk ve bulgular insanların Kuzey Kutbu’nu çoktan tahrip ettiğine işaret ediyor. Değişikliklere mümkün olduğu kadar çabuk adapte olmak gerekiyor çünkü atmosfer ve okyanusların yaklaşık 40-50 yıl kadar refleks süresi var. Bu, dünya tüm karbon emisyonlarını yarın durdursa bile ısınmanın yıllarca devam edeceği anlamına geliyor. Yani gelecek 50 yıl iklim değişimine rezerve ve bugün küresel ısınmanın durması için frene basılsa tahribat ancak 50 yıl sonra duracak.