Afrika’da yeni yıl terör saldırılarıyla başladı
Doğal kaynakları bakımından büyük bir zenginliğe sahip olan Afrika kıtası yakın dönemde, geçmişe nazaran nispi bir siyasi istikrar yakalamış gözükse de, terör örgütlerinin hedefinde olmaya devam ediyor. 2019 yılında savaşlardan en çok etkilenen bölge olan ‘kara kıta’, 2020’ye de çatışmalarla girdi.
Zengin yeraltı kaynaklarına sahip olan ancak sömürüldüğü için, kıtanın sahip olduğu doğal kaynakları kullanamayan Afrika halkı, bugün yoksullukla mücadele ederken Batılı devletler iç savaş kışkırtıcılığı ile yeraltı ve yerüstü zenginliklerini paylaşım mücadelesindeler. Bunun bir yansıması olarak, 2019 yılında savaşlardan en çok etkilenen bölge, Afrika oldu. Hamburg merkezli çalışma grubunun hazırladığı rapora göre 2019 yılı boyunca 10 savaşın yaşandığı kıtada Kamerun, Kongo’nun doğusu, Nijerya (Boko Haram), Somali ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki çatışmalar yaşandı. Bölgesel ve uluslararası raporlar, 2019 yılında Afrika’daki terör eylemlerinde bir yükseliş olduğunu belirtiyor. Bu veriler, Afrika’daki terör olgusunun ciddiyetini ortaya koyuyor. Küresel Terörizm Endeksi 2019 Raporu’nda, Afrika’nın en kalabalık ülkesi Nijerya’da Boko Haram’ın zayıfladığı, fidye için insan kaçıran, kaçakçılık faaliyetlerinde bulunan ve soygun yapan yasa dışı silahlı çetelerin etkinliğinin arttığı ortaya kondu. Raporda, “Boko Haram saldırılarında ölenlerin sayısı 2018’de bir önceki yıla göre yüzde 42, örgütün en fazla saldırı düzenlediği 2014 yılına göre ise yüzde 89 oranında düşerken silahlı çeteler tarafından düzenlenen saldırılarda ölenlerin sayısı yüzde 261 arttı” ifadelerine yer verildi. Geçen yıl Nijerya’da 562 terör saldırısının düzenlendi. Bu saldırılarda 2 bin 40 kişinin yaşamını yitirdiği kaydedildi.
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, 2000’li yıllardan beri varlık gösteren Boko Haram örgütünün 2009’dan bu yana düzenlediği saldırılarda 30 bin sivil ve güvenlik görevlisi hayatını kaybetti. Zayıflatılan örgütün etkisi azalsa da hala sahada olduğu görülüyor. Örgütün zayıflamasında, 2016’da yaşadığı iç meseleler yüzünden Ebubekir Şekau ve Musab el-Barnavi liderliğinde 2 farklı kola ayrılması önemli rol oynadı.
Somali yine silahların gölgesinde
Geçen yılın son günlerinde Somali’nin başkenti Mogadişu’da bir güvenlik noktasına bomba yüklü bir araçla terör saldırısı düzenlendi. Meydana gelen patlamada 90 kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı ise terör örgütü Eş-Şebab üstlendi. Terör örgütü eş-Şebab örgütü Somali’de sık sık bomba yüklü araçlarla saldırılar gerçekleştiriyor. Öte yandan, 2017 yılında Somali tarihinde en büyük patlamalardan biri yaşanmış ve 550 kişi hayatını kaybetmişti.
Eş-Şebab Hareketi, 5 Ocak’ta Kenya’nın kuzeyinde bulunan ABD üssü ve bir kiliseye saldırı girişiminde bulundu. Ancak saldırı, püskürtüldü. Saldırının, ABD’nin Eş-Şebab’la mücadele için Kenya’da asker konuşlandırmasına bir yanıt olduğu belirtildi.
Somali’deki savaş ve barış arasındaki çelişkili zeminde Eş-Şebab Hareketi, Somali’deki aşırılık yanlısı hareketlerin en önemli örneklerinden biri haline gelirken son olarak bu yılın başlarında Kenya’nın doğusundaki ABD güçleri tarafından kullanılan bir askeri üssü hedef aldı. El Kaide’ye biat eden Eş-Şebab, El Kaide’nin lideri Usame bin Ladin’in öldürülmesiyle örgütün gerilemeye başlamasının ardından DEAŞ’a yöneldi. Ancak DEAŞ’ın Irak ve Suriye’deki gücünü kaybetmesiyle örgütün Afrika’nın doğusundaki halefi olarak yoluna devam ediyor. Eş-Şebab Hareketi başlangıçta, Mogadişu’yu kontrol eden İslami Mahkemeler Birliği’nin (ICU) askeri kolu olarak ortaya çıkmıştı. Bu durum, Somali’nin kabileler arasındaki çatışmalara ve aşırılık yanlılarına karşı dayanıklılığına dair soru işaretlerini ortaya çıkardı.
Somali’nin istikrar kazanması ve güvenliğin yeniden tesis edilmesinde ciddi bir engel teşkil eden, onlarca bombalı terör saldırısının faili Şebab, Somali’de operasyon kabiliyeti en güçlü örgüt. Ülkenin güney bölgeleri neredeyse tamamen örgütün kontrolü altında bulunuyor.
Batı Afrika'da DEAŞ tehdidi devam ediyor
Batı Afrika ülkesi Burkina Faso altın, fosfat, bakır ve magnezyum gibi yeraltı kaynakları açısından oldukça zengin konumda. Fransa ve İngiltere başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ait şirket ülkedeki yeraltı kaynaklarını gün yüzüne çıkarmak için aralıksız çalışıyor. İnsanların yüzde 90’ının tarımsal çalışmalarla geçimini sağladığı ülke, Afrika’nın en büyük altın üreticilerinden olmasına rağmen altın rezervlerinden çıkarılan madenlerden ancak yüzde 10’a yakın pay alabiliyor.
Fransa için bölgede siyasi ve askeri bir ileri karakol niteliğinde olan Burkina Faso, 24 Aralık’ta gerçekleştirilen terör saldırısına sahne oldu. Soum vilayetinin kuzeyindeki bir üsse yönelik saldırıda, yedi askerin yanısıra 31’i kadın olmak üzere 35 sivil hayatını kaybetmiş, saldırının ardından Burkina Faso’da iki gün ulusal yas ilan edilmişti. Kalabalık bir grubun motosikletlerle askeri üssü basarak bomba yüklü aracı patlattığı saldırıyı, DEAŞ’ın “Batı Afrika Vilayeti” üstlendiği açıklandı. Burkina Faso’da terör örgütlerince düzenlenen saldırılarda 4 yılda 600’den fazla kişi hayatını kaybetti. Artan terör olayları nedeniyle Burkina Faso’nun kuzeyi, Sahel bölgesi ile batı ve orta kesimlerinde 1 Ocak 2019’da olağanüstü hal ilan edilmişti. Olağanüstü hal, Burkina Faso’yu oluşturan 13 bölgenin 7’sinde halen uygulanıyor. Ülkedeki siyasi istikrarsızlık, 2015 yılındaki başarısız askeri darbe girişimi, ülkenin kendi içerisindeki sosyal ve siyasi fay hatları bunun iç nedenleri arasında gösterilebilir.
Nijerya'da güvenlik açığı saldırıları besliyor
Terör örgütü Boko Haram’ın son dönemde daha aktif hale geldiği bir diğer Batı Afrika ülkesi de Nijerya. Örgüt üyelerinin Borno eyaletine bağlı Monguno bölgesine düzenlediği saldırıda 11 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı. Saldırı nedeniyle binden fazla kişi evlerini terk etti. Nijerya’da 2000’li yılların başından bu yana varlık gösteren terör örgütü Boko Haram’ın 2009’dan bu yana yaptığı kitlesel şiddet eylemlerinde 20 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Örgüt, 2015’ten bu yana ülkenin sınır komşuları Kamerun, Çad ve Nijer’de de saldırılar gerçekleştirdi. Örgütün Çad Gölü Havzası’ndaki saldırılarında en az 2 bin kişi öldü. Nijerya’nın farklı bölgelerinde birçok silahlı örgüt faaliyet gösteriyor. Ülkenin kuzeydoğusunda etkin olan Boko Haram ile güneydoğuda etkili olan Nijer Delta militanları ve Biafra Ayrılıkçı Hareketi (IPOB) ideolojik temelli örgütleri oluşturuyor.
2000’li yılların başından itibaren güç kazanan Boko Haram daha çok kadın ve gençleri kaçırıyor ve bu kişileri fidye istemek yerine örgüt içinde kullanmayı amaçlıyor. Ancak örgüt zaman zaman fidye için kaçırma faaliyetlerinde de bulunuyor. Nitekim örgüt tarafından 2017’de Borno eyaletinde Nijerya Ulusal Petrol Şirketi (NNPC) uzmanlarının bulunduğu konvoya düzenlenen saldırıda en az 50 kişi hayatını kaybetmiş, hayatta kalanlar ise örgüt üyelerince kaçırılmıştı. Nijerya’daki güvenlik boşluğunun en önemli nedenleri arasında ülkedeki sınır güvenliğinin tam sağlanamaması ve Libya’da Kaddafi rejiminin devrilmesiyle oluşan güvenlik boşluğunun önemli bir payı bulunuyor. Nijerya Devlet Başkanı Muhammed Buhari’nin de ifade ettiği gibi Kaddafi’nin devrilmesinin ardından ülkede oluşan otorite boşluğu Nijerya’yı olumsuz etkiledi. Nitekim İçişleri Bakanlığı verilerine göre, 350 bini Nijerya’da olmak üzere 500 binin üzerinde kayıt dışı silah Batı Afrika ülkelerinde bulunuyor ve bu silahların büyük bir kısmı Kaddafi rejiminin devrilmesi sonrası bu ülkelere yayıldı. Kolay elde edilen bu silahlar aslında ülke genelinde yaşanan saldırılardaki ölüm oranlarının artmasında da en önemli faktörü oluşturuyor. Nijerya’daki binlerce insanın ölümüne sebep olan ideolojik ya da maddi çıkar amacıyla düzenlenen saldırıların en büyük nedeninin ise güvenlik açığı olduğu biliniyor.