2024 biterken çözülmemiş sorunlar yeni başlıklarla 2025’e devrediyor

Arşiv.
Arşiv.

Yılın son ayına girerken risk olarak gördüğümüz potansiyel başlıklar aynen korunuyor, hatta bazı yeni başlıklar belirginleşmeye başlıyor. Bu başlıklar, daha çok ekopolitik düzlemde, IMF-Dünya Bankası toplantılarında uyarıldığı gibi jeopolitik ve siyasal ağırlıklı olarak öne çıksa da kamusal ve özel sektör borçları, enflasyon, ticari dengesizlikler gibi ekonomik ajandaya dair birçok başlık da önemini koruyor. Yakından izlediğimiz bazı başlıklarda, Kasım ayı biterken sürpriz bir şekilde daha ılımlı bir tona geçiş yaşanırken, bazı başlıklarda ise daha sertleşen bir ortamın oluştuğunu görüyoruz.

Cüneyt Paksoy.
Cüneyt Paksoy.

Trump’ın başkanlığının netleşmesi, global piyasalarda ilk etapta ılımlı ve pozitif bir sürece yol açarken, bazı başlıklarda ve grafiklerde ise daha negatif gelişmeler yaşandığını gözlemledik. Trump göreve gelene ve icraatlarını adım adım netleştirene kadar bu sürecin tamamen netleşmesi kolay olmayacaktır. Burada en iyimser bakış, piyasaların bu belirsizlik sürecinde pozitif ve ılımlı bir dengede kalabilme çabasını sürdürebilmesidir. Kendi adımıza, majör grafiklerle bu süreci yakından izlemeye devam edeceğiz.

Trump sonrası en önemli tepki, Dolar Endeksi tarafından geldi. Trump’ın potansiyel politikalarının Dolar Endeksi’ni ve doların dünya ölçeğinde değer kazanım sürecini yukarı yönlü etkileyeceğini öngörmüş ve bunu sizlerle paylaşmıştık. Nitekim, Trump ismiyle birlikte Dolar Endeksi 108 üstüne taşmalar gösterdi ve ay biterken 106-108 bandında denge arayarak ilerlemeye devam ediyor.

Dolar Endeksi’nin değer kazanımı, öncelikle Euro, Yen ve Yuan gibi önemli para birimleri üzerinde etkisini göstermiş durumda ki bu beklediğimiz bir durumdu. Ancak bu eğilimin devamı için birçok dinamik devrede olacak ve bunu ilerleyen dönemlerde adım adım sizlerle paylaşacağız.

Euro-Dolar paritesi 1.10-1.15 bandından hızla 1.03-1.06 destek bandına gerilerken, Dolar-Yen paritesi tekrar hızla 150-160 bandına yükseldi. Dolar-Yuan paritesi ise Trump’ın tarife kararlılığı ve Çin’e dair kaygılarla 7.15- 7.30 bandına yükseldi. Bu noktada Çin, daha önce uyguladığı kırmızı çizgi açıklamalarıyla Yuan’ı korumaya daha istekli bir yönetim sergileyeceğini gösterdi. 2025 içinde Dolar Endeksi’ne bağlı olarak bu üç majör para biriminde yaşanacak her hareket oldukça önemli olacak.

Trump sonrası ikinci önemli hareket, Fed’in faiz indirimlerine rağmen ABD tahvilleri tarafından geldi. ABD 2 ve 10 yıllık tahvilleri tekrar 4.00-4.50 bandına yükseldi. Bu da oldukça önemli bir yükseliş. Fed’in 2025 projeksiyonlarında daha ılımlı ve sınırlı faiz indirim politikalarına yer verilse de Fed’in politika faizindeki görece yükseklik, tüm majör merkez bankaları ve gelişen ülkeler için zorlayıcı ve belirleyici olmaya devam edecek.

ABD borsaları, Trump sonrası potansiyel Hazine Bakanı’nın Scott Bessent olacağına dair beklentilerle artı bir pozitiflik yaşarken, Trump politikalarından etkilenebilecek başta Avrupa ve Asya olmak üzere birçok borsa baskı altında kaldı.

Altın, 2024 hedefimiz olan 2800 seviyesine ulaşmasının ardından bir düzeltme yaşasa da yukarı yönlü trendini koruyarak ilerliyor. Başta petrol olmak üzere diğer emtia gruplarında ise baskının devam ettiğini izliyoruz.

Bu fiyatlamalarda ve daha fazlasında dengeler her an değişebilir olsa da Trump sonrası ABD politikalarının ve çıkarlarının tarafında olanlar ve karşısında olanlar olarak fiyat etkileşimlerinin ayrışma göstereceği yeni bir döneme de hazırlıklı olmak gerekecek gibi görünüyor. Bu arada Elon Musk ile beraberliği ve kripto paraların Bitcoin özelinde çok daha fazla konuşulacak olması da bitcoin fiyatlarını 100 bin doların üzerine taşıyarak bu sürecin anomalilere de açık olacağını gösterdi. Hatta bir ara haberlerde okunan ABD hazinesi sınırlı da olsa bitcoin rezervi oluşturabilir söylemi gerçekleşecek olursa 2025’ten itibaren finsansal sistemin mimarisinde çok fazla değişim potansiyeli olabilir. Fed karşı dursa ve bu olmasa bile Musk’ın varlığı o sürecin devamlı gündemde olmasını sağlayacaktır.

Bu arada Biden giderayak önemli ve kafa karıştırıcı adımlar atmaya devam ediyor. Ukrayna’ya füze için izin veren, Ukrayna’yı ve ona destek veren Avrupa’yı Rusya’nın daha açık hedefi haline getiren Biden bir yandan da uluslararası mahkemede suçlu ilan edilen İsrail liderinin konumunu toparlamak için İsrail-Lübnan ateşkesine yardım ediyor ve İsrail’in Gazze’de de Ateşkes yapması için Katar ve Türkiye’yi de içeren bir görüşmenin başarılı olma ihtimalini ortaya koyuyor.

Bunlar kafa karıştıran adımlar… Jeopolitik risklerin global ekonomiler ve global finansal istikrar ortamı ne kadar önemli olacağını gayet iyi biliyoruz ve devamlı hatırlatıyoruz. Burada her olumlu gevşemeye bağlı dönemsel risklerin azalması olumlu olacaktır. Ama Trump’ın olası güvenlik ve savunma isimlerinin neredeyse tamamının İsrail yanlısı olduğunu düşündüğümüzde ve Putin’in en önemli füzesini Ukrayna üzerinde deneyerek tüm karşıtlarına gözdağı verirken, eş zamanlı olarak ülkesinin balistik füze saldırılarına uğraması halinde buna nükleer silahla yanıt verilmesine olanak tanıyan doktrini onaylaması oldukça kritik bir sürecin başlangıcı olarak görülmeli.

Hatta Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, NATO'ya ait uzun menzilli silahların kullanılması durumunda, Kiev ve NATO unsurlarına saldırma hakkına sahip olacaklarını belirterek, “Bu da 3. Dünya Savaşı olur” demesi de oldukça önemli. Trump’a kadar ve Trump sonrası ABD politikalarına bağlı olarak bu süreçler nereye evrileceğini görene kadar piyasalar stres altında ve temkinli kalmaya devam edecektir.

Buradan kısa kısa önemli gördüğümüz ve ajandamıza not ettiğimiz bazı başlıklara bakalım…

Trump sonrası iki önemli kredi derecelendirme kurumundan hemen değerlendirmeler geldi. S&P Global, ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın önerdiği ekonomik planın olduğu gibi kabul edilmesi halinde enflasyonun artacağını ve ekonomik büyümenin zayıflayacağını belirtti.

Trump’ın tarifelerde artış, göçmenlik kısıtlamaları, daha düşük kurumsal vergiler gibi vaatlerine değinilen açıklamada, “ABD'nin seçilmiş başkanı Trump'ın önerdiği ekonomik plan, olduğu gibi kabul edilirse enflasyonu artıracak ve gayrisafi yurt içi hasıla büyümesini temel tahminlerimize göre zayıflatacaktır” değerlendirmesi yapıldı. Açıklamada, faiz oranının mevcut tahminden yüksek olmasının muhtemel olduğuna dikkati çekilerek, ilk tepki geçtikten sonra, potansiyel politika belirsizlikleri göz önüne alındığında küresel finans piyasasının temkinli olabileceği kaydedildi.

Fitch’ten yapılan açıklamada, 2017’de onaylanan vergi indirimlerinin de muhtemelen gelecek yıl uzatılacağına işaret edilerek, “Bu uzatmaların ötesinde ek yeni vergi indirimi önlemleri, harcama kesintileri ve gümrük gelirleriyle telafi edilmediği sürece zaten büyük olan federal açığı artıracaktır” yani ABD hükümetinin borç problemi büyümeye devam edecektir değerlendirmesinde bulunuldu. Ayrıca Trump’ın vergiyle ilgili diğer vaatlerinin, ABD’nin 2025 ve 2026'daki bütçe açıkları için ek riske işaret ettiği belirtildi.

Açıklamada, genel hükümet borcunun ABD'nin kredi notunun temel itici gücü olduğuna işaret edilerek, GSYH’ya oranla belirgin bir borç artışının notu negatif etkileyeceği bildirildi.

Bunlar önemli birincil uyarılar. Gelirler azalacak, borçlar artacak ve genişlemeci politikalar Fed’in enflasyon ile mücadelesini muhtemelen zorlayacak ama bir yandan da ABD hazinesinin borç çevrimi için Fed dolaylı bir ek baskı altında kalacak.

Bu sürece görevini devretmeye hazırlanan Hazine Bakanı Yellen’den bankacılık sistemini öncelikleyerek dolaylı bir uyarı geldi. Yellen, banka kurallarının yeni döneme uyarlanmasının faydalı olduğunu ancak önümüzdeki dönemlerde dayanıklılık için çok güçlü sermaye gereksinimlerinin gerekli olduğunu söyledi. Mini bir bankacılık krizi atlatan ABD’nin geleceği adına önemli bir uyarı olarak kayda geçti.

Donald Trump'ın hazine bakanlığı için seçtiği ve piyasa için ilk etapta olumlu bulunan Scott Bessent’ın tam bu noktada yaptığı ilk açıklamalar da önemli birkaç detay içeriyor. Bessent Trump’ın vergi indirimleri ve tarife taahhütlerini yerine getirmeye odaklanacağını söyledi.

Normalde serbest ekonomiye inanan bir piyasacı olarak tanınan Bessent tarifeler koymanın ve harcamaları azaltmanın da bir odak noktası olacağını söyledi ancak ayrıntıya girmedi. Yani muallak bırakıldı. Trump’ın sadece Çin sevkiyatlarına yüzde 60'lık tarife koymakla Çin’i tehdit ettiğini hatırlıyoruz.

Bizce deneyimli hedge fon yöneticisi olan Bessent’in en önemli ilk söylemi ‘doların dünya rezerv para birimi statüsünü korumak’ için çalışacağını söylemesi oldu. Bu söylem, Trump etkisi, görece güçlü ABD ekonomisi ve güvenli liman etkisi ile birleşince doların arada düzeltmeler olsa da uzun süre güçlü kalabileceğine dair önemli bir uyarı olarak kayda geçmiş oldu.

Tam tarifeler ve kısıtlamalar gündemde iken Çin’den gelen uyarı içeren söylemler dikkat çekici. Çin Devlet Başkanı Şi dünyanın yeni bir türbülans ve değişim dönemine girdiğini belirterek “Tek taraflılık ve korumacılık yayılıyor. Dünya ekonomisindeki parçalanma yoğunlaşıyor. Ekonomik küreselleşme ciddi zorluklarla karşı karşıya ve bunun sonuçları herkes için ağır olur” uyarısını yaptı ve Trump sonrası ABD politikalarına üstü kapalı ilk uyarısını da yapmış oldu.

Bir dolaylı uyarı da ECB Başkanı Lagarde’dan geldi. ECB Başkanı Christine Lagarde, yapay zeka gibi yeni teknolojilerin potansiyel riskler taşıdığını ve finansal sistemde yeni kırılganlıklara neden olduğunu söyledi. Jeopolitik değişimler, iklim ve teknolojideki ilerleme gibi büyük yapısal dönüşümlerin makro ihtiyati politikada yeni sınırlar ortaya koyduğunu anlatan Lagarde, bunların henüz mevcut çerçevelere tam olarak yansımadığını ancak finansal istikrarı önemli ölçüde etkilediğini de anlattı. Ayrıca, “Kripto varlıklarla ilgili çok sorunlar bulunuyor” diyen Lagarde, bu alanın zayıf temeller, şüpheli yönetişim ve etkisiz doğrulama yöntemleri gibi çeşitli ele alınmamış unsuru olduğunu ifade etti.

Bizim en önem verdiğimiz borçluluk konusunda önemli bir uyarının da altını çizmek gerekiyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global'e göre gelecek 10 yılda yüksek borçluluk ve borçlanma maliyetleri nedeniyle ülkelerin yabancı para cinsinden borç temerrütlerinde artış riski bulunuyor. S&P'ye göre net dış yükümlülükleri artan ülkelerin temerrüde düşme riski daha fazla. S&P ayrıca değerlendirilmeye alınan ülkelerin döviz cinsinden borç temerrüdüne düşmeden önceki yılda ortalama olarak genel kamu gelirlerinin neredeyse yüzde 20'sini faiz ödemelerine harcadığını belirtti.

Bu yüksek borçlanma maliyetleri, yükselen enflasyon, para birimlerindeki devalüasyon, ticaret hadleri şokları ve kamu borçlarının büyük kısmının döviz cinsinden olması gibi faktörlerin bir sonucuydu. Ve bu durum birçok sorunlu ülke için her an döngüsel olarak tekrarlanma riski taşıyor.

Konu borç olunca piyasalarda önemli uyarıları ile Doktor Kıyamet olarak tanınan Marc Faber’in önemli söylemlerine yer vermekte fayda var. Kamu borçlanmasının yüzdesel olarak bakıldığında batılı ülkelerde gerçekten endişe verici olduğunu kaydeden Faber, “Daha da endişe veren şey şu: ABD’deki yeni yönetim mali açıkları hiç umursamıyor gibi duruyor. Trump bir şekilde hükümet borçlarını daha da artıracak adımlar atacak.

Hükümet borçlar o kadar yüksek ki faiz indirimleri zaman içinde belki etkisini göstermeyecek” dedi. Ayrıca, Fed’in faizi iki toplantıda 75 baz puan indirdiğini hatırlatan Faber, burada ABD tahvilleri ve uzun vadeli faizlerin yükseldiğini söyledi. “Fed’in faiz indirdiği noktada bu oldu” diyen Faber, bu durumun endişe verici bir gelişme olduğunu ve faizler normalleşmediği sürece kesinlikle bir krize doğru gidildiğini söyledi.

Faber ve bunun gibi isimler yıllardır bu uyarıları yapıyor ama ortada bizim de altını bir yıldan fazladır çizdiğimiz yeni bir döneme girildi. Büyük borçlar çözülmedikçe ve hatta artmaya devam ettikçe siyaset riskli hale geliyor ve jepolitik riskler artıyor yani ekonomiler ve finansal sistem kendi normal düzleminde ilerleyemiyor ve sorunların çözümü ötelendikçe maliyet artıyor. Örneğin; yaklaşan Almanya seçimleri sonrası Avrupa daha farklı bir Avrupa olacak mı izleyeceğiz.

Ara ara yer verdiğimiz Berkshire Hathaway'in patronu duayen yatırımcı Warren Buffett, hisselerden çıkışına devam ediyor. Buffett'ın şirketi son satışlarla birlikte 352,2 milyar dolarlık rekor nakit varlığa ulaştı. Bu oluşum piyasada farklı dinamiklerle anlatılsa da son yıllarda görülmemiş düzeyde bir nakitten bahsediyoruz.

Özetle 2024 sonu ve 2025 itibari ile bu riskler içeren süreci her zaman olduğu gibi çok temkinli takip edeceğiz ve potansiyel gelişmeleri paylaşmaya devam edeceğiz.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım