2023... Enerjide bağımsızlık yılı
Kovid-19 salgınıyla birlikte yaşanan kapanmaların ardından, 2021 yılında tekrar açılan ekonomilerin hızla artan petrol, doğal gaz ve kömür talepleri karşısında enerji krizi yaşandı. Dünya genelinde 2021 yılı enerji fiyatlarında rekor artışların yaşandığı enerji krizine sahne olurken bu kez de 2022 yılında, dünyadaki en önemli enerji kaynağı potansiyeline sahip ülkelerin başında yer alan Rusya'nın Ukrayna savaşı ile kriz pik noktaya ulaştı. Avrupa’da başlayan enerji krizi dünya geneline yayılırken, enerjide ülkelerin kendi kendine yetebilmelerinin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösterdi.
Türkiye, 2023 yılında hem keşfedilen doğalgaz ve petrol rezervleri, hem de faaliyete geçecek nükleer santraliyle enerji alanında tarihe geçemeye hazırlanıyor. Fatih Sondaj Gemisiyle denizin 3 bin 23 metre altında Çayırcuma-1’de 2022’nin son günlerinde keşfedilen 58 milyar metreküplük yeni rezervle birlikte toplam doğalgaz rezervi 710 milyar metreküpe ulaştı. Karadeniz’de bugüne kadar keşfedilen doğalgazın değeri ise 1 trilyon dolara çıkmış oldu. Türkiye’nin uzun yıllar doğalgaz ihtiyacını karşılayacak gazın Mart ayında ilk etapta 10 milyon metreküpün sisteme bağlanması planlanıyor. Doğalgaza ek olarak bir sevindirici haber de Şırnak’ın Gabar Dağı’ndan geldi. 150 milyon varil büyüklüğünde olan rezervin değeri ise yaklaşık 12 milyar dolar. Gabar’da keşfedilen petrol rezervi 2022 yılında karada keşfedilen en büyük 10 keşif arasında yer alıyor.
Öte yandan Türkiye’de ilk olan 4 üniteli Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) kurulmaya devam ediyor. 4 üniteden oluşan santralin ilk ünitesi 2023 yılıyla birlikte faaliyete geçecek ve elektrik üretimine başlayacak. Akkuyu NGS tamamlandığında, yıllık 35 milyar kilovatsaat elektrik üretimi ile Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu karşılaması öngörülüyor.
Rusya-Ukrayna savaşının siyasi, jeopolitik ve enerji açısından birçok sebep ve sonuçları ortaya çıktı. Mevcut savaşın özellikle enerji hamleleri ve ambargolar nedeni ile enerji maliyetlerini tarihindeki en büyük rekorlara ulaştırdığını söyleyen MÜSİAD Enerji ve Çevre Sektör Kurulu Başkanı Altuğ Karataş, bu durumun 2023 yılında hemen Kovid ve öncesindeki seviyeye gelemeyeceğini belirtiyor. Özellikle enerji fiyatları ve AB’de oluşan enerji krizinin en az 3 yıllık bir sürece yayılacağını ifade eden Karataş, ekonomilerdeki resesyon ve bazı siyasi dalgalanmalara bağlı fiyatlar değişiklik gösterse de, dünyanın bir süre daha yüksek enerji maliyetleriyle yaşamaya devam edeceğini ve bunun yeni iş birlikleri, yeni enerji hamleleri ve neticesinde yeni bir enerji düzeni çıkararak fiyatların o zaman oturacağını söylüyor.
Türkiye açısında 2023, enerjide yeni fırsatları çıkaracak
Türkiye büyürken ve 2022 yılı sanayide büyüme rakamları gelirken buna bağı olarak enerji ihtiyacımız da artıyor. Son 20 yıldır küresel krizlerin yaşandığı yıllar dışında elektrik ihtiyacında ortalama yüzde 7’lik bir artış olduğunu ifade eden Karataş, 2021 yılı sonu itibarı ile 99 bin 820 MW olan Türkiye’nin toplam kurulu elektrik gücünün, 2022 yılı sonunda 104 bin MW seviyesine ulaşacağını belirtiyor.
2023’ün Türkiye açısından enerjide yeni fırsatları çıkaracağını söyleyen Karataş, özellikle Rusya Ukrayna savaşı ve AB’de oluşan enerji krizinin Türkiye’yi çok önemli bir konuma getirdiğini ifade ediyor. Karataş, “Türkiye öncelikle 2023’te toprakları üzerinden geçecek yeni global enerji hatları için anlaşmalar yapacaktır. Ayrıca kendi petrol ve doğalgaz arama gemileri ve Türk mühendislik kadrosu ile yeni keşiflerinde haberleri gelebilir. Bunlar haricinde yenilenebilir enerjide yeni çıkan ve piyasada yatırımı teşvik eden mevzuatların 2022 yılındaki artışın çok daha üzerinde bir yenilenebilir enerji yatırımını ortaya çıkaracağı kanaatindeyim” diyor.
Yenilenebilir enerjide Türkiye ciddi bir ivme kazandı
Küresel enerji krizinin devam ettiği bir dönemde Türkiye’nin elektrik üretiminde rüzgâr ve güneşin hızla artan payı, hem enerjide ithal kaynaklara bağımlılığın düşürülmesi, karbon emisyonlarının azaltılması hem de arz güvenliğine sağladığı katkılar açısından oldukça önemli. Türkiye, yenilenebilir enerji kaynaklı kurulu güçte Avrupa’da beşinci, dünyada ise on ikinci sırada yer alıyor.
Kurulu güç içinde en büyük artışın yenilenebilir enerjide gerçekleştiğini dile getiren Karataş, “Güneş enerji santrallerinin kurulu gücünün yaklaşık 9.200 MW’a ulaşırken, Rüzgâr enerji santrallerinin kurulu gücünün ise 11.400 MW’a ulaşacağı öngörülüyor” diyor. Güneş enerjisinin kurulu gücü, toplam kurulu gücün yaklaşık yüzde 9’unu, rüzgâr enerjisinin kurulu gücü ise toplam kurulu gücün yüzde 11’ini oluşturuyor. Yaklaşık yüzde 31’lik hidrolik enerjiden elde edilen elektrik gücümüz bulunduğunu ve bunun Avrupa’da en yüksek ikinci kapasite olduğuna dikkat çeken Karataş, tüm bu rakamlar ışığında Türkiye’de enerji sektörünün 2022 yılında özelden kamuya ciddi bir yatırım ve büyüme yaşadığını söylüyor.
Yenilenebilir enerjide kurulu gücün 2022 sonunda yaklaşık 56 bin MW seviyesine ulaşacağı ve böylece toplam kurulu gücün yaklaşık yüzde 55’ini karşılayacağını söyleyen Karataş, 2022 Ekim ayı sonu verilerine göre, 47.375 MW ile toplam kurulu gücün yaklaşık yüzde 45’e denk gelen fosil yakıtlı santraller de göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin yenilenebilir enerji kullanımında ciddi bir ivme kazandığının açıkça görüldüğünü belirtiyor. Yerli ve milli kaynaklardan elektrik enerjisi üretiminin enerjide dışa bağımlılığın azaltılması açısından oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Karataş, 2022 yılı içinde anlık olarak yüzde 65’e ulaşılan anlar olduğunu ifade ediyor.
Türkiye'nin deniz üstü rüzgâr enerjisi potansiyeli 75 gıgavat
Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya - Ukrayna savaşının etkisi ile sadece Denizüstü RES’lerde 2030’a kadar 200 bin MW kurulu güç hedefi açıklarken, Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC), Türkiye'nin en yüksek deniz üstü rüzgar enerjisi potansiyeline sahip 4 ülke arasında yer aldığını bildirdi. Türkiye, 75 bin MW kurulu güç potansiyeline sahip olmasına rağmen sıfır noktasında olduğu Denizüstü Rüzgar Enerji Santralleri ile ilgili 2022 yılında farkındalığının arttığını ifade eden Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, Türkiye’nin mevcut üretim altyapısı ile bu pastadan en iyimser tahminle yüzde 5 pay almayı hedeflemesi gerektiğini belirtiyor. Kalaycı, “Bu da 2030’a kadar en az 10 bin MW kurulu güç hedefi demektir. Bizler sektör temsilcileri olarak bunun çok üzerinde potansiyelimiz olduğunu zaten biliyoruz. Ancak bu hedef bile dünya devlerinin Türkiye’ye ilgisinde ciddi artış yaşatacaktır” diyor.
2023’te enerji sektörünü bekleyen risk ve fırsatlar
2023 yılı için enerji sektörünü bekleyen en büyük riskin dünyada artabilecek enerji maliyetleri olduğuna dikkat çeken Karataş, özellikle siyasi ve jeopolitik krizlere bağlı yaşanan artışların Türkiye’nin de cari açığını olumsuz etkilediğini belirtiyor. Her krizin riskleri olduğu kadar fırsatlarının olduğu bir gerçek ve krizin ilk fırsatı olarak Karataş, artan enerji maliyetlerinin enerji verimliliğini ve yenilenebilir enerjide yatırımın geri dönüş sürelerini azaltması ile elde edilecek enerji tasarrufu olduğunu belirtiyor.
Daha büyük resimde ise AB’nin enerji tedarikinde jeopolitik olarak enerjinin bulunduğu coğrafyalardan AB’ye tek rotasının Türkiye olduğuna dikkat çeken Karataş, “Bu durum Türkiye’den yeni enerji nakil hatlarının geçmesine fırsat sağlayacaktır. Her enerji nakil hattı Türkiye’nin istikrarına ve milli gelirinin artışına sebep olacaktır. Türki Cumhuriyetler ve Azerbaycan gaz ve petrolü ile birlikte, Irak, İran ve en önemlisi gelecekte doğu Akdeniz enerji kaynaklarının da rotası Türkiye’den geçmektedir” diyor.