Onuruna ölümüne düşkün samuraylar yurdu, dünya savaşlarından bu yana barışçıl ve uysal bir görüntü sergilese de derinden derine askerî bir hazırlık içinde. Doğrusu devlet içinde çelik bir çekirdek, imparatorluk hayalinden bir an olsun vazgeçmiş değildi ve şimdi gölgelerin arasında kendini daha fazla belli ediyor. Çünkü Asya-Pasifik hattı süratli ve tehlikeli biçimde ısınmaya başladı; buradan geriye dönüş yok görünüyor. Ya “Soğuk Savaş 2.0” versiyonu yaşanacak yahut okyanusu kan gölüne çeviren büyük hesaplaşma kapıya dayanmış durumda. Gelin görün ki denklem çok hızlı değişti ve eski düşmanlar dost oldu. Japonya'yı atom bombalarıyla dize getirip işgal eden ABD artık baş müttefik. Gelgelelim eski hasımlardan biri hâlâ azılı düşman olmayı sürdürüyor: Çin. Dünya savaşlarındaki Japon istilalarında en fazla ezilen ülke, şimdi hegemon güç olarak küllerinden dirilmiş vaziyette. Tehdidin şiddetine paralel olarak Japon derin devleti de imparatorluğu küllerinden diriltmek için ateşe körükle gidiyor. Önündeki yasal ve göstermelik engelleri bir bir aşarak dimdik doğrulmak telaşında. Bunu niçin ve nasıl yaptığını anlamak için acele etmemiz gerekiyor. Nippon Kaigi adını belki bundan sonra da pek duymayacaksınız fakat bu belgeseli seyrettikten sonra Japonya'da ve Pasifik'te aslında neler olduğunu daha iyi anlayacaksınız.