Kalabalık sofraları hepimiz ne çok severiz. Bütün aile, tüm sevdiklerimiz bir arada. Masada birbirinden lezzetli bir sürü yemek, çeşit çeşit ikramlar, çaylar, kırk yıl hatrı kalan kahveler. Bu keyif dolu anlar bitince geriye ise koca bir yığın bulaşık kalıyor. Eski zamanları düşünelim. Çok da geriye gitmeye gerek yok. Belki altmış, yetmiş yıl önce bile birçok kişi bulaşığı elinde yıkamak zorundaydı.
Ama şimdilerde, günümüzde evlerin neredeyse olmazsa olmazı haline gelen eşyalardan birisi de bulaşık makinesidir. Mutfak tezgahında yığılan kirli tabakları, bardakları bizi neredeyse hiç yormadan tertemiz yapan o kutsal icat! Bir kadının tabaklarını kırılmaktan kurtarmak istemesiyle bu serüven başladı. Yaşadığı dönemde kadınlar için çıkan tüm zorluklara rağmen hemcinslerini büyük bir yükten kurtarmak istedi.
Her ne kadar kendi amacı için çalışsa da talep çok farklı yerlerden geldi. Kimi kadının 'elimden gelse evdeki her şeyi içine koyar yıkarım' dediği bulaşık makinesinin mucidi olan Josephine Cochrane'i, denemelerini, ulaştığı başarıyı 'Kimin Fikri' serimizin yeni bölümünde anlattık.