‘Masal Kralı’ II. Ludwig yalnızca bir deli miydi yoksa gerçek bir sanatçı mı?

Sıkıntılı geçen bir çocukluk, sevgisiz büyüyen bir prens... Annesi ve babası ona hiçbir zaman yeteri kadar ilgi göstermedi. Dedesi ise Avrupa'nın en büyük sanat koleksiyoncularının başında geliyordu. Almanya'nın en karışık dönemlerinde tahta geçen II. Ludwig de depresyondan yalnızca sanat yoluyla kaçabilmiş, kendisine ayrı bir hayal dünyası kurmuştu. Hiçbir zaman kahramanlık peşinde koşan ve savaşları seven bir kral olmadı. Bugün Walt Disney'e ilham kaynağı olan devasa Neuschwanstein Şatosu'nu o inşa ettirdi. Kendini yalnızca sanata ve mimariye adamak istedi ancak bu durum ülkesi tarafından kabul görmedi. Dört ayrı doktordan deli olduğuna dair rapor alındı, bir şatoya kapatıldı ve şatonun bahçesinde yürüyüşe çıktığı bir günün sonunda gölde ölü bulundu. İntihar ettiği söylendi ancak gerçek hiçbir zaman aydınlatılamadı. Victor Hugo'nun 'nihayet şairlerden bir kral geldi' dediği II. Ludwig sadece aklını kaybetmiş biri miydi? Ya da gerçek bir sanatçı mı?