7 Ekim'den bu yana devam eden İsrail ordusunun Gazze'deki saldırıları, yıllardır uyguladığı abluka ve soykırıma varan girişimleri ile tüm dünyanın gözü kulağı şu an bölgede. Hamas'ın Gazze'yi 2007'de kontrol altına almasıyla İsrail'in havadan, karadan ve denizden ablukası da başlamıştı. İsrail'in önleyici önlem adı altında yaptığı girişimler ile zaman içerisinde ablukanın boyutu her geçen gün arttı. Karadan girişlerin kısıtlı olduğu Gazze'de deniz alanının kontrolü de İsrail'in elinde.
Balıkçıların dahi belli bir alanda avlanmasına müsaade ediliyor. Gazze denizinde faaliyet gösteren silahlı gruplara denizden askeri ekipman geldiği ve bunun önüne geçmek istediklerini öne sürüyorlar. Balıkçıların avlanma mesafesinde sık sık değişikliğe gittiklerini, bu kapsamda 10 mil olan avlanma mesafesinin 2020'de 15 deniz miline çıkarıldığını gösteren haberler mevcut. Bu mesafe İsrail'in keyfi uygulamaları nedeniyle 3 deniz miline kadar düşürülebiliyor. Yaklaşık 60 bin kişinin geçimini sağladığı balıkçılık İsrail'in keyfi uygulamaları nedeniyle sekteye uğruyor. 1993'te Filistin Kurtuluş Örgütü ile İsrail arasında imzalanan Oslo Anlaşması'na göre Filistinliler, herhangi bir İsrail müdahalesine maruz kalmadan Gazze Şeridi'nden 20 mil açığa kadar serbest hareket edebilme hakkına sahip ancak İsrail yönetimi Filistinli balıkçıların bu hakkına engel oluyor. Sadece balıkçılar için bir problem varmış gibi bir algı da anlaşılabilir. Oysa 1999'da keşfedilen Gazze Marine, Doğu Akdeniz'deki ilk doğal gaz sahası olma özelliğini de taşıyor. Fakat İsrail bu sahaların kullanılmasına da izin vermiyor. Editör Anlatıyor'un bu bölümünde gözümüzü yıllardır süren deniz ablukasına ve onun sonuçlarına çevirdik.
+ GZT’de özel içerik editörü olarak çalışan Hikmet, açıklayıcı gazetecilik metoduyla küresel ölçekte yaşanan olaylara mercek tutuyor. Satranç, kitap ve amatör balıkçılık özel ilgi alanları arasında ilk üçte bulunuyor. İçerikleriyle ilgili konuşmak isterseniz hikmet.yalcinkaya@gzt.com adresinden ona ulaşmanız mümkün.