Araştırmacı Yazar Erhan İdiz anlatıyor: 'Sizi Yusuf Amca'yla tanıştırayım... Onu deprem bölgesinde, elinde yüzlerce ekmekle yahut kovalarca yoğurtla görebilirsiniz. Hatta siz yürürken bir anda durdurup 'duş aldın mı?' diye de sorabilir. Bölgenin isimsiz kahramanlarından birine çoktan dönüştü ve biz onu daha yakından tanımalıyız. Yusuf Amca için en kısa haliyle 'gönüllülerin babası' diyebiliriz. Her sabah kalkıyor ve yaklaşık 200 ekmeği poşetlere doldurup depremzedelere götürüyor. Orada kim varsa 'tok olduğundan emin olmak' göreviymiş gibi davranıyor. Sadece ekmekle de kalmıyor. Her gün kovalarca yoğurdu da yemek alanlarına taşımaktan geri durmuyor. Sadece beslenmeyle de ilgilenmiyor. Eşiyle birlikte tek katlı evlerinde su ısıtıp deprem bölgesinde 'duş ihtiyacı' duyan herkesi evine davet ediyor. Bu davet, öyle basit bir davet de değil… Israr ediyor, rahat edilmesi için her şeyi yapıyor. Ancak; Yusuf Amcayla ilgili beni en çok etkileyen şey saydıklarımdan biri değil. Ona sorduğum, 'neden bu kadar çaba, para harcıyorsun?' sorusuna verdiği cevap benim için tüm bu zorlu sürecin en güzel özetlerinden biri oldu. “Oğlum, deprem parasına başvurmuş, para gelmiş. Ona bizim evimiz yıkılmadı, parayı evimize sokmayalım ve buradakiler için harcayalım dedim. Ne kadar param varsa burada bitsin, insanlara faydamız olsun istiyorum' diyor. Bu cevabın bende oluşturduğu hissi tarif etmem mümkün değil…'