Kendimizi Gazzeli bir çocuk yerine koyalım. Güvendikleri ve sevdikleri kişiler gözleri önünde yaralanıyor veya ölüyor, güvenli gördükleri evleri yıkılıyor. Küçücük bedenleri oyun oynamak yerine acımasızca ölüm kusan bombalar ile yaşamayı öğrenen çocuklar, eğer hayatta kalırlarsa uzun yıllar unutamayacakları travmalara maruz kalıyor. İnsanın hayattaki en temel hedefi nedir? Öncelikle var olmak. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini hatırlayalım. Henüz fizyolojik ihtiyaçlarınız ve güvenlik ihtiyacınız giderilmemişse, sevme sevilme, ait olma gibi daha üst basamakları hayal bile edemezsiniz. Maalesef Gazze'de insanlar temel ihtiyaçlarından yoksunlar. Açlığın ve mahrumiyetin yanında güvende de değiller. Bu durumdan en çok Gazzeli çocuklar etkileniyor. Kişilik gelişimlerini henüz tamamlamamış olan çocukluklar güven duygusundan mahrum bırakılarak psikolojileri üzerinde derin izler, tahribatlar oluşturuluyor. Sürekli bu korku halini yaşamak ne hissettirir bir çocuğa? Bu duygu öncelikle adalet ve değer yargılarını sorgulatır. Bu bir soykırım ve bir neslin mahvedilişidir. Tam anlamıyla bir çocuk hakları ihlali ve çocuk istismarıdır. Tüm dünyanın buna dur diyememesi ise insanlık suçu.