Her yıl 15 milyon kişi ameliyat ediliyor. İstisna olması gereken ameliyat ne yazık ki sömürü aracına dönüştürülmüş durumda.Üniversite, tıp fakültesi ve hastaneler ormandaki mantarlardan daha çok. Tıpkı mantarın şifalısı ve zehirlisini ayırt edemez oluşumuz gibi sağlık meselesinde de aynını yaşıyoruz.Her yıl 9-10 milyon kişi hastanede yatıyor. Bunlar için harcanan bedel ve hizmet eden insanlar da eklendiğinde faturanın büyüklüğünü siz düşünün.Dünyayı istila etmiş olan batı tıbbının insanların sağlığını hastalık ve kazanç endüstrisine dönüştürdüğünü görüyoruz.Ahlaki değerlerden mahrum, hak-hukuk gibi erdemlerden bihaber olarak yetiştirilenler de, Rockefeller Tıbbı olarak da tanımlanan endüstrinin gönüllü hizmetkârlığını yapıyorlar.Bütün bunlar bize; canın, dolayısıyla da aklın, malın, dinin ve neslin korunmasını emreden İslam'ın temel ilkeleri ile çatışıldığını gösteriyor.Müslüman bir tıpçının da, bedenin Allah'ın bir emaneti olduğu şuuruyla hareket etmesi gerekir. Dolayısıyla da ona düşen ilk görev, emaneti muhafaza ve müdafaa etmek.Daha fazlası için Gerçek Hayat'a abone olabilirsiniz.