12 şehit verdik, amin diyen kız kadar konuşmadık. 12 şehit verdik, 45 saniyeyi geçen haber bulamadık. 12 şehit verdik, hakeme yumruk atan başkan kadar etkilenmedik. 2004 yılında şehit olan Murat Akman'ın size bir mektubu var. “Bu yazı bir komando er mektubudur ve siz bu mektubu gazeteden okuyorsanız ölmüşüm demektir. Bir ailem olsaydı bu mektubu onlara yollamak isterdim ama yok. Size koğuştaki ranzamdan yazıyorum. Türkiye'nin dört bir yanından birbirini tanımayan ama birbirlerinin canını korumaya yemin etmiş bir sürü asker var. Birazdan operasyona gideceğiz, tek dileğimiz kayıp vermeden geri gelmek. İlerde ölürsem eğer diye bir mektup yazmak çok zor. Aklına getirmek istemez ya insan ölümü, hani her zaman bir umut vardır ya. Askerliğim bittikten sonra yırtıp atacaktım bu mektubu ama şu an okuyorsanız yırtamadım demektir. Tuhaf olan siz bu mektubu okurken ben neden öldüğümü bile bilmiyor olacağım. Bileniniz var mı ben nasıl öldüm? Kışlada her televizyona bakışımda birbirinizi öldürdüğünüzü birbirinizin canını yaktığınızı gördüm. Müziğin sesini çok açtı diye komşusunu vuranlar. Gücü kadına yetenler. Cebindeki on lirası için adam vuranlar. Kız arkadaşına baktı diye alayını bıçaklayanlar.Bileniniz var mı ben, kimi korumak için öldüm?Arabasını solladılar diye levyesini kapıp arabadan inen adam, beni bir çöp bidonuna atıp giden anam; söylesene ben kimin için öldüm? Yetimhanede ve askerde en güzel şeyin ekmeğini bölmek olduğunu öğrendik biz. Peki size neyi bölmeyi öğrettiler? Sizi önce Allah'a sonra birbirinize emanet ediyorum. Ben sizden razı oldum Allah da sizden razı olsun.”