Milyarlarca yıldız olmasına rağmen uzay neden karanlık?
Evrenin sınırsızlığı ve yıldızların aklın sınırlarını zorlayacak kadar çok olduğu, bilim insanları tarafından çokça dile getirilen olgulardan bazıları. Peki, Güneş'ten bile kat kat büyük milyarlarca yıldız nasıl olur da uzayı aydınlatamaz?
Bu sorunun yanıtı hiç ama hiç kolay değil. Zaten bilim insanları, bu sorunun cevabını ancak 20.yüzyılda çözebilmişlerdir.
20. yüzyıla kadar geleneksel evren anlayışı, evrenin sonsuz ve statik bir yapıya sahip olduğunu kabul ediyordu. Ancak bu düşünce ile beraber bir sorun ortaya çıkıyordu. Çünkü eğer evren başlangıcı olmayan, sonsuz ve durağan bir yapıya sahip olsaydı gökyüzünde baktığımız her noktaya bir yıldızın denk düşmesi gerekirdi. Bu da gökyüzünün geceleri gündüz gibi parlaması anlamına gelirdi. Zaten evrende buna yetecek kadar ışıldayan madde de mevcuttu ama buna rağmen gece fevkalade karanlık.
İşte söz konusu paradoksun çözümü, 20.yüzyılda evrenin sürekli genişleyen ve dinamik bir yapıya sahip olduğunun anlaşılmasıyla mümkün olmuştur. Bu bağlamda gece gökyüzünün karanlık olmasının sebebi evrenin bir başlangıcı olmasıyla paraleldir. Çünkü evrendeki birçok yıldızın ışığı henüz bize ulaşmamıştır. Eğer geleneksel düşünceye göre evren sonsuzluktan beri var olsaydı, evrendeki bütün yıldızların ışığının bize ulaşması için yeterli zaman geçmiş olacaktı. Böylece gece gökyüzü yıldızların ışığı sayesinde ışıl ışıl parlayacaktı.
Evrenin yaşı yaklaşık 14 milyar. Şu an mümkün olan en son teknolojik cihazlarla uzayı gözlemlediğimizde bile, bize 14 milyar ışık yılından daha uzak olan maddeleri göremeyiz. Çünkü daha uzaktaki herhangi bir şeyin ya da yıldızın ışığının bize ulaşması için henüz yeterli zaman geçmemiştir. Evrenin büyüme hızı gün geçtikçe artıyor. Bu sebeple görünür evrenimiz de gittikçe çoğalacak.