İklim değişikliği, 'zengin-fakir ayrımını' derinleştirebilir
Sürekli artan yoksulluk ve insan hakları konusunda uzmanlaşan Philip Alston, iklim değişikliğini fiziksel etkilerin ötesine taşıyan bir çalışmaya imza attı.
Philip Alston tarafından Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne sunulan raporda, iklim değişikliğinin zengin-fakir ayrımını derinleştirebileceğine yer verildi.
Alston’un, rapor boyunca ABD ve Brezilya Devlet Başkanları Donald Trump ve Jair Bolsanaro’yu ağır bir dille eleştirmesi de dikkat çekti.
Tıpkı bir ‘sera’ gibi çalışan dünya atmosferi, yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının neredeyse yarıya yakınını yeryüzünden yansıtır. Sera gazı olarak nitelendirilen karbondioksit, metan, su buharı, ozon, azot oksit gibi gazları da yeniden yeryüzüne gönderen atmosfer, bu gazların Sanayi Devrimi’yle birlikte büyük ölçüde artmasıyla bambaşka bir noktaya sürüklendi. İklim değişikliğine varan bu problemli süreç, birçok farklı bilim insanına göre dünya için en tehlikeli gerçeklik konumunda.
Kuraklık, sel, şiddetli kasırga gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artış, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında artış, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insan toplulukları da ciddi risk altında. Bilim dünyası, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini en aza indirmek için ortalama sıcaklıklardaki artışın azami 2°Cile sınırlanması gerektiğini belirtirken bu hedefin tutturulması için atmosferdeki karbondioksit oranının da belli bir seviyede kalması gerekiyor.
'Sadece su, besin ve barınma değil'
Özellikle Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli sayesinde birçok ülkenin özel politikalar geliştirerek etkilerini azaltmaya gayret ettiği ‘iklim değişikliği’, somut ve fazlaca belirleyici çok sayıda etkiye sahip. Bu etkiler üzerine yazılmış onlarca tez, çekilmiş yüzlerce farklı belgesel mevcutken ‘aşırı yoksulluk ve insan hakları’ konusunda uzmanlaşmış Philip Alston’un son çalışması oldukça farklı veriler ortaya koymayı başardı. ‘Küresel ısınmanın etkileri sadece su, besin ve barınma gibi temel hakları değil, demokrasi ve hukukun egemenliğini de sarsacak.’ diyen Alston, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne de daha önce görülmemiş bir rapor sundu.
Philip Alston tarafından kaleme alınan raporda ‘İnsan hakları ve demokrasi, kısa zaman içerisinde karşılaşabileceğimiz ani değişiklikleri kaldıramayabilir’ ifadelerine yer verilirken iklim bilimine karşı ‘şaşırtıcı düzeyde problemli’ ifadeler kullanan ABD BaşkanıDonald Trump ve Amazon yağmur ormanlarını madenciliğe açmaya söz veren Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro da sert bir dille eleştiriliyor. 28 Haziran’da Cenevre’de resmen sunulacak olan rapora göre iklim değişikliği krizinin en büyük etkisi, yoksulluk içinde yaşayanlar üzerinde görülebilir olacak. Bu insanların çoğu yeterli besin ve suya olan erişimlerini kaybederek ciddi problemlere teşne olacak.
Alston raporda ayrıca,
- “İklim değişikliği; kalkınma, küresel sağlık, yoksulluğun azaltılması gibi alanlarda kaydedilen son 50 yıllık gelişmeyi yok etme tehlikesi teşkil ediyor. Dünya nüfusunun en yoksul kısmı karbondioksit salınımının sadece yüzde 10’undan sorumlu olmasına rağmen gelişmekte olan ülkeler iklim krizinin getirdiği zararın yüzde 75’ini üstlenmek zorunda kalacak. Demokrasi, hukukun egemenliği, çok sayıda sivil ve siyasi hak da tehlike altında. Giderek artan eşitsizlik, yoksunluk gibi unsurlar ırkçı, ulusçu tepkiler doğuracak. Sivil ve siyasi haklara dengeli yaklaşmak iyice zorlaşacak.”
ifadelerine de yer veriyor.
2015 Paris İklim Değişikliği Anlaşması yeterli değil!
Philip Alston’un özenle ve birçok farklı parametreye dayanarak hazırladığı rapora göre iklim krizinin etkileri, bölünmeleri derinleştirecek. Raporda bu konuya dair ‘Zenginlerin aşırı sıcak, açlık ve çatışma ortamından uzaklaşmak için büyük paralar harcadığı, zengin olmayanların ise acı çekeceği bir iklim ortamı bizi bekliyor’ açıklaması da yer alıyor. Raporun önemli odak noktalarından biri ise hiç şüphesiz 2015 Paris İklim Değişikliği Anlaşması.
Alston, yayınladığı veriler ve özel istatistiki bilgilerle 2015 Paris İklim Değişikliği Anlaşması’nın bile küresel ısınmayı engelleyebilecek çözümler içermediğine değiniyor. Alston’a göre hem hükümetler hem de fosil yakıt şirketleri, iklim değişikliği ve insan haklarını koruma noktasında sorumlu şekilde hareket etmeli. Hem de hemen.