Suriyeli 'Misafir'in bilinmeyen hikayesini yönetmeni anlattı: 'Trafikte tanıştık'

Suriyeli 'Misafir'in bilinmeyen hikayesini yönetmeni anlattı: 'Trafikte tanıştık'
YönetmenAndaç Haznedaroğlu

Türkiye'deki Suriyeli sığınmacıların hikayesini konu alan Misafir'in Yönetmeni Andaç Haznedaroğlu, 4 yıl önce yaşadığı ve bu filmi çekmesine neden olan hikayeyi ilk kez GZT.com için anlattı.

Her Şey Aşktan ve Acı Tatlı Ekşi filmlerinin yönetmeni Andaç Haznedaroğlu, Suriye’deki savaştan kaçarak İstanbul’a gelen sekiz yaşındaki Lena’nın hikayesini anlattığı yeni filmi “Misafir” vizyona girdi. Bu filmin hayatını değiştirdiğini söyleyen Haznedaroğlu, filmin nasıl ortaya çıktığını ve filmin bilinmeyenlerini GZT okurlarıyla paylaştı.

Andaç Haznedaroğlu

Suriyeli göçmenlerin yaşamına ışık tuttuğunuz ‘Misafir’ filmini çekmeye sizi iten şey neydi ve dört yıllık hazırlık süreci nasıl geçti? Öncelikle benim karşıma çıkan gerçek bir hikâye oldu. Dört yıl önceydi. Yolda arkadaşımla giderken arabanın önüne kucağında çocukla bir kadın atladı. Çocuk ağlıyor. Biz o kadar duyarsızlaşmışız ki sohbete devam ediyoruz. Kadın Arapça bir şeyler anlatıyor, yardım istediği belli. İki yaşındaki çocuğun gözyaşı durmuyor. Bir an kendimize yabancılaştık. Ne yalan söyleyeyim “çok kirliler, kokarlar arabaya almayalım” diye düşündük. Çocuğun gözyaşları sicim gibi. Kadın önümüzden çekilmiyor. En son dayanamadık aldık arabaya. O gece sabaha kadar dört hastane dolaştık. “Kimlikleri yok” diye işlem yapılmıyor. Parasını vereceğim, diyorsun. Yine de halledemiyorsun. Çocuk ikinci kattan düşmüş, bacağı kırılmış. Sabaha karşı zor bela sargısını yaptırdık. Kadın da çocuk da mutlu. Onları aldığımız yere getirdik “Eviniz nerede” diyoruz. Bu sefer de evleri yok. Bir apartman boşluğunda yaşıyorlar. Betonun üstünde yaklaşık 10 kişi yatıyor. Arada yaralılar var. Burası Fatih, şehrin göbeği nerdeyse.

Filmin başrollerini Rawan Iskeif (soldaki) ve Saba Mubarak (sağdaki) üstleniyor.
Filmin başrollerini Rawan Iskeif (soldaki) ve Saba Mubarak (sağdaki) üstleniyor.

Vücudum uyuştu. Ertesi gün tatile gidecektim. Gözümün önünde hep o tablo. Gidemedim. Vazgeçtim. Bu insanlar, kadınlar, çocuklar bu yolu nasıl geliyor diye doğuya Suruç’a gittim. Sınıra gittiğim gün Kobani patlaması oldu. Binlerce insan, yaralı kadınlar, çocuklar sınırdan geçiyor. Urfa’nın elli derece sıcağında, çıplak ayaklarla yürüyorlar. Arkada gerçek bombalar patlıyor. Hayatta hiç bu kadar ölüme yaklaşmamıştım. Çok korktum. Gerçek bombanın ne olduğunu insanlar bilmiyor. Sürekli görüntü çekiyordum. Bütün gazeteciler oradaydı. Elektrik yok, tek priz için kavga ediyoruz. İnsanlara yardım etmeye çalışıyorum. Tarifsiz yorgun günler geçirdim.

Misafir, akrabalarını Suriye’deki savaşta kaybeden Lina'nın (Rawan Iskeif) hikayesini anlatıyor.
Misafir, akrabalarını Suriye’deki savaşta kaybeden Lina'nın (Rawan Iskeif) hikayesini anlatıyor.

Bu filmi çekmeye kara verdiğinizde sinema dünyasında nasıl bir etki yaratmasını planladınız?

Benim bu filmle ilgili festival beklentim yoktu açıkçası. Festivallerin formülleri başkadır. Yazarken de birçok festival yetkilisiyle görüştüm. O formülleri yapsaydım gerçekten uzaklaşırdım. Ben kalbimin sesine göre bir film yaptım. Her gittiği yerde seyirci açısından çok güzel karşılandı. Festivallerde seans artırdılar. Gerçek her zaman değerlidir. Dünya sinemasında birçok gişe yapmamış film var. Ben yıllar sonra onları daha çok izliyorum.