"İslam’ı anlatmanın yolu önce iyi Müslüman olmaktan geçer."
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz; Kurban Bayramı'nın mahiyetini, camilerin hayatımızdaki yerini, selamlaşmanın önemini, sosyal medyanın nasıl kullanılması gerektiğini ve daha birçok konuyla alakalı düşüncelerini GZT okurlarıyla paylaştı.
Bu yüzden kurbanı keserken taşınan niyet çok önemlidir. Allah’a yakınlaşmak niyeti ile kurbanın kesilmiş olması çok önemlidir.
İçtimâi olarak Kurban Bayramı’nda neler yapabiliriz?Kurbanda özellikle kurban etlerinin dağıtılması en önemli vazifedir. Ama bunun ötesinde biz Ramazan Bayramı’nda içtimaileşmenin yolunu, yöntemini özellikle filtre sadakası ile yaşıyoruz. Ramazan boyunca 30 gün Allah bize imkân ve sağlık veriyor. Bizde bu sağlığın bedeli olmak üzere Cenab - ı Hakka, ‘Ya Rabbi sen lütfettin bizi Ramazan ’a kavuşturdun. Ramazan da sağlık verdin oruç tuttuk’ diyerek filtre sadakası veriyoruz. Bunun amacı nedir?Oruç tuttuğu halde ekonomik imkânlar yüzünden bayram sevinci yaşayamayacak olan insanlara bayram sevinci yaşasınlar diye bir takviye yapmış oluyoruz. İmkânımızı bölüşüp, paylaşıyoruz.
Kurban kesmenin şartı ile fıtır sadakası vermenin şartı birbirine denktir.
Kurban Bayramı’nda da aynı şey kurban kesmek sureti ile oluyor. İkisi de çok önemlidir. Kurban kesmenin şartı ile fıtır sadakası vermenin şartı birbirine denktir. Zekâttan farklıdır. Zekâtta nisap miktarı dediğimiz malın 1 yıl boyunca kişinin uhdesinde bulunması ve üreyici olması esastır. 80 küsur gram bir altın karşılığı malın veya altının insan uhdesinde olması ile insan zekât mükellefi olur. Fakat kurban ve fıtır sadakasında böyle bir şart yoktur. 80 küsur mala veya bunu karşılığı ekonomik güce sahip olan kişi o akşam sahip olsa dahi kurban kesmekle ya da fıtır sadaka vermekle yükümlüdür. Bu ona vaciptir. İkisinin de içtimai toplumsal manada bir aktivite kazandıran insanların bayram sevincini yaşayabilmelerine imkân sunan bir tarafı vardır. Kurban etleri ile fakirler buluşuyor. Fıtır sadakası ile yine fakirler bayram sevinci yaşamış oluyor. Asıl olan ortak duyguyu yakalamaktır. İslam bunu önemsiyor. Bayramı da kamunun, kitlenin sevinci olarak değerlendirip herkese bu imkânı bahşetmeye çalışıyor.
Camiler asıl saadette sadece mabet değildir. Sadece ibadet edilen yerler değildir. Aynı zaman da mektep ve meşveret yeridir. Devlet yönetimin yapıldığı, sosyal problemlerin sürdüğü yerlerdir. Genellikle İslam Medeniyeti cami merkezli bir medeniyet olarak gelişmiştir. Külliye mantığı ile merkezde cami etrafında medreseler, tekkeler, hankahlar, kışlalar, bedestenler olarak şekil almıştır. Mesela, Süleymaniye Külliyesi’nde dört bir yanında dört tane medrese, hemen az ilerisinde bedesten, darüşşifa - şifahane, darüzziyafe hepsi aynı avlu içindedir. İslam Medeniyetinde cami sadece mabet gibi görülmemiştir. Caminin mabede dönüşmesi Cumhuriyet Dönenimde üretilmiş bir fikirdir. Cumhuriyet Döneminde insanlar camide sadece ibadet için buluşmuşlardır. Bu süreç son yıllarda külliye mantığı ile camilerin etrafında Kuran kursları yapılarak hatta bazen şifahaneler, aş evleri yapılmak sureti ile yeniden eski konumuna dönüyor. Yüksek apartmanların yapıldığı bu dönemde camilerin artık mutlaka fonksiyonel olması lazım. Hem estetik hem fonksiyonel olması lazım.
Bu benim mahremimdir. Dolasıyla ben bu tür insanın kendisine ait mahrem şeyleri sosyal medya üzerinden hangi türden olursa olsun paylaşılmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Sosyal medyayı çok iyi kullanmak lazım. Onu sadece mesaj vermek ve mesaj ulaştırmakla ilgili kullanabilirsiniz ama kendi mahrem ve özel hayatınızla ilgili şeylerle kullandığınızda zamanla bu geri tepen bir boomerang gibi sizi de vurabilir.
Şu anda ise maalesef sosyal medya yalan ve düzmece haberler üzerine insanları karalamak ve zorda bırakmak için kullanılıyor. Bence bu bir kul ve insanlık hakkıdır. Hiç de tasdik edilecek bir şey değildir. ‘Niye insanlar sahte hesap kullanıyor?’ Kendisini gizleyip daha rahat çamur atmak ve daha kirli laflar söylemek için. Baştan beri dediğim şey, dürüstlüktür. Dürüst olmak lazım. Dürüst olmanın yolu da, orada söyleyebildiğimi burada da söyleyebilmeliyim. Tek başıma düşündüğüm şeyi halkın arasında da demeliyim. Tabi ki tek başıma düşündüğüm şeyi illa halkın arasında söylemek zorunda değilim. Ama yalnızken, kimse görmeden söylediğim şeyi halkın arasında söylemekte zorlanıyorsam orada yine bir şahsiyet problemi var demektir. Onun için biz yazdığımız, çizdiğimiz, konuştuğumuz her şeyde hesabını veremeyeceğimiz sözü söylememeli, mesajı atmamalıyız. O tür beyanlarda da bulunmamalıyız.
Gençler Whatsapp’ı nasıl kullanmalıdır? İnsanların istirahat saatlerini ve mahremlerini bilmek lazım. Hatta eskiden normal telefonlar zamanında saat 10’dan sonra kimse aranmazdı. Özel zamanı diye aranmazdı. Çünkü artık istirahat saatiydi. İnsanların kendilerine ait zamanlarının bulunduğunu, mahrem zamanlarının bulunduğunu insanlar bilirdi. Efendimizde böyle öğretmişti. Çat kapı sahabeler peygamberimizin evine girince Allah Teâlâ Hazretleri onları uyardı.Peygamber Efendimizin de diğer insanların da mahremi, özel zamanı ve istirahat zamanı vardır. Bunların dışında insanların sosyal zamanları vardır. O yüzden saat gece 10’dan sonra herkesin istirahate çekilmiş olduğunu varsayarak bu tür sosyal medya veya telefonla rahatsız edilmemeli. Çok zaruri durumlar vardır. Ölüm gibi ya da başka bir durum vardır. Mutlaka ulaşılmalıdır. Bu konu başkadır. Ama ben mesajı göndereyim ne zaman bakarsa baksın dememek lazım. Mesela, haber gelince çıt ediyor adam uyanıyor. Onlara da kul hakkıdır diye bakmak lazım. İnsanları da boşuna tedirgin etmemek lazım.