Yanlış Anlaşılmanın İmkânsızlığı
Bülent Ayyıldız’ın bir süredir dergilerde öykü yolculuğunu takip ediyoruz. Bu serüven İz Yayıncılık Muhayyel serisinden çıkan ilk öykü kitabını okurla buluşturdu: Durun Yanlış Anladınız. Ayyıldız ilk olarak kapaktaki görselle ve isimle okura seslenmeye başlıyor. İstediği gibi anlamadığımız her seferinde kendini savunabilecek bir kitap.
Yayımlanan ilk öykü kitabı yazarları için ayrı bir yerde durur. Özenle seçilip sıralanmış metinler, başlıklar, kurguya dâhil edilen bölüm adları gibi liste uzayıp gider. Özellikle postmodern tekniklerle anılan yazarların ilk kitapları ise okur için tehlikeler de saklar. Çünkü kapak tasarımından özgeçmişe kadar her nokta her harf çeşitli numaralar barındırıyordur. Okur yeni bir bilmece heyecanıyla kitaba bakarken yazar da çeşitli tuzakların arkasına çoktan gizlenmiştir.
Bülent Ayyıldız’ın bir süredir dergilerde öykü yolculuğunu takip ediyoruz. Bu serüven İz Yayıncılık Muhayyel serisinden çıkan ilk öykü kitabını okurla buluşturdu: Durun Yanlış Anladınız. Ayyıldız ilk olarak kapaktaki görselle ve isimle okura seslenmeye başlıyor. İstediği gibi anlamadığımız her seferinde kendini savunabilecek bir kitap.
Her postmodernist kurgunun kesinlikle kabullendiği iki şey vardır: Her metin kusurludur. Metnin kusurları okurdan önce bulunmalı ve yazar tarafından itiraf edilmelidir.
Ayyıldız kitabındaki ilk öykünün adına “Postmodernizm’e Giriş” ile başlayarak kendi manifestosunu okura sunuyor. Kişisel tanımlar sözlüğü tadındaki bu metin, yazarın kurallarını, eksiklerini, potansiyel numaralarını okura itiraf ederek tüm handikapları kurguya katıyor. Sıraladığı tüm maddelerin uygulanışını kitabın geri kalan öykülerinde takip etmek mümkün. Okura açık çağrıda bulunurken bir yandan da ekliyor: “Modernistler paranoyak, postmodernistler şizofrendir.”
Bu tutum sayfalar ilerledikçe kitabın temel dayanak noktalarından birine dönüşüyor. Aslında metnin yazılan bir şey olduğunun kabulü yazarı karaktere dönüştürerek kurguya katmanın bir yolu. Dolayısıyla metindeki her nokta kurmacanın bir parçası halini alıyor. Yazar bilinçli ya da bilinçsiz yaptığı her numaranın, tekniğin, göndermenin kesinliğini eksilterek bunların etki alanını sonsuza kadar arttırıyor.
Öykü isimleri ve bölüm düzenlemeleriyle oldukça dikkat çekici bir görünüme kavuşan içindekiler sayfasındaki kurmaca metinlerde de sürüyor. Türk öyküsüne 2000’li yıllarla birlikte eklenen derdini aforizma laflarla anlatan karakterler, Ayyıldız kurgularında baş rolde kendine yer buluyor: “Mahkumlar herkesten iyi satranç oynar.”
Rüya İçinde Rüya
Başka kitaplara ya da metin içi göndermelerin sıklıkla kendine yer bulduğu öykülerde bu kullanım alışkanlığı kurguyla gayet doğal bir şekilde birleşiyor. Edebiyat eserleri kadar sinemadan da faydalanan Ayyıldız, kitaptaki biyografisinde bu gerçeği okura bir şekilde hissettiriyor.
Öyküler ilerledikçe kurmacanın aksiyon dolu dünyası çeşitli örnekler sunuyor. Zaman kavramının tartışıldığı öykülerin yolu sıklıkla paradokslarla kesişiyor. Ayyıldız’ın yazmaktan en keyif aldığını tahmin edebileceğimiz bu kurgu yapısı büyülü gerçekliğe göz kırpıp fantastiğe yelken açıyor.
Zamanın içinde sıkışan karakterler kitabın son öykülerinde birlikte kendi zihninde kaybolan kişilerle değişiyor. Gerçeğin her zihinde farklı olduğu düşüncesi ve paranoyaya kayan kahramanların anlattıklarıyla kurgu katmanlı bir yapıya erişiyor. Son cümleyi de okuduğunuzda birleştirilmesi gereken birçok ipucu yazar tarafından size armağan edilmiş oluyor.
Organik Postmodern
Bülent Ayyıldız, postmodern yapının temelini oluşturan metinlerarasılığı kurguyla eksiksiz birleştiriyor. Daha doğru bir ifadeyle anlatıyı doğrudan bu ilişki ağının üzerine kuruyor. Böylelikle öyküleri plastik bir formdan hızla uzaklaşarak kimi zaman anlatıya kimi zaman masala doğru kayabiliyor. Özellikle “Nokta” ve “Zaman Seyyahı” öykülerinde bunun örneklerini sezmek mümkün. Geçmiş zamanda yaşanmış bir olayın peşine düşen karakterler elinde bir bıçakla anlatıcıyı ikna etmeye çalışıyor.
İlk öykü kitabında sergilediği hünerlerle ilerdeki metinleri için ipuçları bırakan Ayyıldız’ın postmodern teknikler kadar klasik anlatıya da yeteneği olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Okura kurduğu tuzaklar, labirentler, dolambaçlı yollarla ilk öyküsünde vaat ettiği tüm numaraların karşılığını veriyor.
Başarılı bir kitap. Kütüphanemizde Atay, Borges gibi ustaların da görebileceği bir yere koymakta fayda var. Bir gün Ayyıldız’ın karakterleri toplanıp kapısını çalsa ve kurgunun onlar için getirdiklerinden dert yansa yazar önce bir sigara yakar ve cevabı kesinlikle şöyle olurdu:
Durun yanlış anladınız.