Sıvacı entel
Nezih bir ortamda beyaz yakalı beyefendi ve hanımefendilerin iştirak ettikleri bir seminer gerçekleştirilmektedir. Konu mimaridir. Hususen de Osmanlı mimarisinin ardındaki Psikososyal matematik mevzubahis edilmektedir. Konuşmacı gayet şehirli, nezaketli ve hâkim bir ses tonuyla konuşmasına devam eder.
İsviçreli bilim adamlarının cernin işini hallettikten sonra üzerine yoğunlaşmak için gizli gizli veri topladıkları endemik entel türüdür. Kavramı tavsif eden kelimenin etimolojik kökeniyle, zat-ı şahanelerinin genealojik kökeni at başı gitmektedir. Atalarının bütün sıfatlarını haiz, esrarı küllisini mündemiç bir şahsiyet olarak anekdot entelinin bir alt katmanında mutlu mesut yaşamaktadır. Halk arasında “yancı” diye de tabir edilir. Halk da arada isabet kesbedebilir elbette. Anekdot enteli gibi harcıalem konuşmalara, uzun nutuklara gücü yetmez. O yüzden içten pazarlıklı bir sükut ve konjonktürel bir ahlakla temayüz eder. Modaya riayet ederek kirlenen ya da sivrilen sakalının titreşimleriyle daha da büyüleyici olan neseb-i gayri sahih istidlallere de mezun değildir. O anektod entelinin uhdesindedir. Müktesebatı gereği uzun sessizliklerin, çarpıcı araya girmelerin ve polifonik eeelerin adamıdır.
Postları kareli, ekose gömlekleri andırır. Bu türlerde de göbekli örneklere rastlanmaktadır. Hatta yapılan son araştırmalara göre ensefalizasyon katsayısı beyni ve göbeği arasındaki tevazün ölçüsünde ideal seviyeye ulaşır. Oyun kurma becerisi gelişmemiştir lakin oyun bozma konusunda üzerine yoktur. Bazı kaynaklarda kaos enteli, bazı kroniklerde de irrasyonel entel diye adlandırıldığı da görülmüştür. Fakat irrasyonel ifadesi türün rayicini arttırmak isteyen televizyon tarihçilerinin bir uydurması olabilir. Diğer yandan tek başına bir orkestrayı yağ kuyruğundaki kakafonik bir kalabalığa çevirmeye kadirdir.
Nezih bir ortamda beyaz yakalı beyefendi ve hanımefendilerin iştirak ettikleri bir seminer gerçekleştirilmektedir. Konu mimaridir. Hususen de Osmanlı mimarisinin ardındaki Psikososyal matematik mevzubahis edilmektedir. Konuşmacı gayet şehirli, nezaketli ve hâkim bir ses tonuyla konuşmasına devam eder. Osmanlı mimarisinde sıklıkla kullanılan bir ölçüm aleti olarak rubu’ tahtasından söz edilmektedir. Bizimki fırsatını bulmuştur. “Erbaa” yani dörtten geliyor değil mi hocam, dörtte bir demek” diyerek araya girer ve sıvadığı boşluğun üzerinde bıraktığı huzurla susmaya kaldığı yerden devam eder. İzleyicilerin şaşkın bakışlarına aldırış etmeden vakarla kuşandığı sessizliğin içerisinde çoktan erbaa ile Tokat Erbaa arasındaki muhtemel taalluk üzerine düşünmeye başlamıştır bile.