Kalemkurşunî

Her şey hayata sığmayacak kadar geniştir çünkü, ve hayat biraz kişinin ömrüyle çevrelenmiştir.
Her şey hayata sığmayacak kadar geniştir çünkü, ve hayat biraz kişinin ömrüyle çevrelenmiştir.

Hâlâ çözemiyorum. Çözmek istiyor muyum, bundan da emin değilim ama bir çözüm içinde olduğumu da hep görüyorum. İnsan hikâye anlatmak istediği için mi hikâye anlatıyor yoksa hikâyesi olduğu için mi buna yöneliyor? Şüphem de çözümsüzlük de tam burada.

- Sorum şudur, ahiret gününde, toplu olarak görülecek bir hesap var mıdır? Bir millet bir millete, bir topluluk bir topluluğa karşı hesap isteyecek midir?

- Tek bir çocuğun bile öldürüldüğü dünyada, herkesin eli kanlı demektir.

- Toprağın, suyun, tuzun ve havanın, keçinin boynuzunun ve balığın dişinin hesabını tutmuyor ve ona kafa yormuyorsan, evinin çatısını da hakkıyla düşünemezsin.

- Adalet, hesap sorulacak diye karşımıza çıkarılanlara değil, hesap soracak olana tam inandığımızda tecelli eder.

- Atomun parçalanmasının keşfinden beri bütün anlatılar anlamını yitirmiştir. Bundan beri tek değerli şey sanatın kendisidir.

- Siste kimin hangi tarafta olduğunu bilemezsin. Kendi tarafın bile silinip gitmiştir de çoktan, bu yandayım bu yandayım diye konuşur durursun. Sis, susup durmanın iklimidir.

- Hâlâ çözemiyorum. Çözmek istiyor muyum, bundan da emin değilim ama bir çözüm içinde olduğumu da hep görüyorum. İnsan hikâye anlatmak istediği için mi hikâye anlatıyor yoksa hikâyesi olduğu için mi buna yöneliyor? Şüphem de çözümsüzlük de tam burada. Kimsenin hikâyesi tek başına kendisinin olmadığı gibi tek başına kendisini de anlatamıyor. Hikâyenin başladığı yerde ötekiler… Bazen eşya, hayvan, bitki, bulut, rüya devreye giriyor. Hele aşk, ölüm, ayrılık benzeri korkular devreye girdiğinde, çözümsüzlük daha bir kökleniyor. Şu, şu oldu, ondan önce de şu, şu olmuştu, bundan böyle de şu, şu olacak demek; ya da şu, şu olacak çünkü ondan önce de şu, şu oldu çünkü ondan da önce şu, şu olmuştu demek hikâyenin kaderini değil kurgusunu değiştiriyor olabilir. Hayatta, sadece hayatta mı, Her şey hayata sığmayacak kadar geniştir çünkü, ve hayat biraz kişinin ömrüyle çevrelenmiştir, hayat içindeki sonsuz hayatlar ve bu hayatların ilginç anlatıları varken, başa dönüyor ve anlatımın, hikâye ile anlatıcının ontolojik gereklilik ve önceliğini çözmeye çalışıyorum. Boşuna belki ama çokça zevkli.