Kahramanları farklı tanıdık hikayeler

Doğup büyüdüğü coğrafyadan kopmayan yazar bu coğrafyaya ait dil, alışkanlıklar ve gelenek gibi yöreye has değerlerden beslenmiş.
Doğup büyüdüğü coğrafyadan kopmayan yazar bu coğrafyaya ait dil, alışkanlıklar ve gelenek gibi yöreye has değerlerden beslenmiş.

Kitabın ilk öyküsü olan “Yağmur Sıcağı” edebiyatımızda daha önce örneklerini gördüğümüz türden bir öykü. Ana anlatıcısı bir hayvan olan öykü, bir köpeği anlatıcı olarak seçmiş. Kendisine yapılan iyiliklere karşı bir merhamet hikayesi. Yazarın kitap boyunca sürdürdüğü eğlenceli anlatımın ilk sinyallerinin verildiği keyifli ve bir o kadar da yüreklere işleyen bir öykü.

“Bizleri, içimizdeki yeni ufuklara doğru sürekli yönlendiren düşlerimiz... Düşlerimiz olmaksızın birer ölüyüz bizler...”

(Ingvar Ambjornsen)

Yaşamımızın her dilimine dokunan öyküler, okuru kendisine çeken, sürükleyiciliği ve merakı hep en üst seviyede olan bir okuma serüveni yaşatıyor okura.
Yaşamımızın her dilimine dokunan öyküler, okuru kendisine çeken, sürükleyiciliği ve merakı hep en üst seviyede olan bir okuma serüveni yaşatıyor okura.

Kendisini “hayal gücü işçisi” olarak tanımlayan Kaan Kara’nın ilk eseri olan Pele’nin Öldüğü Yaz, tamamen kurgu ürünü olan, daha önce yaşanmamış hikayeleriyle ve birbirinden farklı insanların farklı yaşantılarını gözler önüne sererek okurunu selamlıyor. Daha önceden hiç yaşanılmamış, şahit olunmamış olayları zengin hayal gücü sayesinde etkili bir biçimde kurgulayan yazar, farklı duyguların iç içe geçişlerini öykülerinde yarattığı karakterlerin psikolojileri üzerinden son derece başarılı bir şekilde yansıtmış. Yaşamımızın her dilimine dokunan öyküler, okuru kendisine çeken, sürükleyiciliği ve merakı hep en üst seviyede olan bir okuma serüveni yaşatıyor okura. Doğup büyüdüğü coğrafyadan kopmayan yazar bu coğrafyaya ait dil, alışkanlıklar ve gelenek gibi yöreye has değerlerden beslenmiş. Bu değerleri ele alış biçimi ve yöre insanının sorunlarını anlatmadaki ustalığı öykülerin etkileyiciliğini arttıran özellikler olarak dikkat çekiyor. Bu çerçevede diyaloglarda yer verilen yöreye has sözcükler ve mizahi anlatım okuru sarıp sarmalayan bir okuma serüveninin kapılarını açıyor.

Kitabın ilk öyküsü olan “Yağmur Sıcağı” edebiyatımızda daha önce örneklerini gördüğümüz türden bir öykü. Ana anlatıcısı bir hayvan olan öykü, bir köpeği anlatıcı olarak seçmiş. Kendisine yapılan iyiliklere karşı bir merhamet hikayesi. Yazarın kitap boyunca sürdürdüğü eğlenceli anlatımın ilk sinyallerinin verildiği keyifli ve bir o kadar da yüreklere işleyen bir öykü. Kitaba ismini veren “Pele’nin Öldüğü Yaz” da ise yine hayvan karakterleri ve yöreye özgü değerler göze çarpıyor. İki horoza duyulan sevgi ve bağlanma üzerinden anlatılan başarılı bir dostluk hikayesi. Diğer öykülerde de olduğu üzere yazarın doğup büyüdüğü coğrafyayı bütün değerleri ile kaleme alması ve bu değerlerle hayal gücünü süslemesi bu öyküyü de diğerleri kadar kıymetli yapıyor. Kara’nın öykülerinde göze çarpan bir diğer husus ise öykülerin sahip olduğu görsel zenginlik. Yukarıda da bahsettiğim coğrafyayı ve değerlerini betimlemedeki ustalığı ilk öyküden itibaren göze çarpıyor. Kalemini mum ışığıyla aramıza uzatan Kaan Kara, kahramanlarının gölgeleriyle hayatlarımızın ve sokaklarımızın köşelerine fener tutuyor. Bize de bu gölge oyunundan keyif almak düşüyor.